''Tecrübe, her maskenin altında duranı, daha o maske inmeden tanımaktır. ''

İnsan yaşamı boyunca birtakım deneyimler yaşar ve bu yaşanmışlardan tecrübe kazanır.

Hayat tecrübesi dedikleri şey budur sanırım.

İstanbul Sözleşmesi ile ilgili son birkaç yıldır kamuoyunda tepkiler yükselmiş, pek çok kesim sözleşmeden rahatsızlık duymuş ve bunu ifade etmeye başlamıştı.

Geçenlerde İstanbul Sözleşmesi hakkında hükûmet adına Sayın Numan Kurtulmuş şöyle bir açıklamada bulundu: ''...Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa, aynı şekilde usulü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır."

Böyle bir açıklama yapılması mühimdir. Halkın sözleşmeden doğan rahatsızlığını hükûmetin fark ettiği anlamına gelir. Ancaaaakkk burada hükûmetin samimi olup olmadığı hakkında daha önceki tecrübelerimizden dolayı emin olamıyoruz.

Numan Bey ''...bu sözleşmeden çıkılır'' derken ''lır'' diye geniş zaman kullanıyor, yani ''lır'' kesinlik ifade etmiyor. ''Çalışmalar başlatıldı'' diyor, lakin çalışmalar ne zaman başladı ne zaman bitirilecek bu konuda her hangi bir tarih verilmiyor.

Yoruma açık muallak kelimelerden oluşan bu açıklamalar hasebiyle 'halkın gazı mı alınmak isteniyor acaba?' diye ister istemez aklımızdan geçirmiyor değil.

İstanbul Sözleşmesi'nden mesela seçimden önce mi, seçim sonrası mı çıkılacak?

Yine örneğin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2018 yılında genel seçim öncesi ''AB istedi diye zinayı suç olmaktan çıkartmakla hata ettik.'' demişlerdi. Fakat üstünden hem bir genel seçim hem bir yerel seçim geçti ve ceza kanunumuzda zinanın tekrar suç olduğuna dair herhangi bir kanuna rastlamadık.

Peki zinanın tekrar suç olmasına yönelik hükûmet tarafından bir çalışma başlatıldığına ilişkin bir çalışmaya rastladık mı? El- cevap HAYIR!

Peki bu doğrultuda bir adım atılacağına dair bir belirti var mı? Maalesef...

Tam da erken seçimin konuşulduğu bir dönemde Numan Bey'in bu açıklaması tevafuk olabilir mi?

Bilemiyoruz tabii...niyet okuyucusu değiliz... tecrübelerimizden hareketle sorgulama isteği duyuyoruz sadece...

Eğer seçim öncesi İstanbul Sözleşmesi feshedilirse bu millette yapılan kötülükten en azından dönmüş olacaklar. Bu sözleşmeyi yalnızca feshetmek yetmez, şu ana kadar verdiği zararı telafiye yönelik neler yapılacak, bu alanda bir çalışma başlatılacak mı?

En önemlisi bu sözleşmenin verdiği zararların sorumluğu, bedeli ne olacak, kim ödeyecek?

Hatırlanacağı üzere Ak Parti bu sözleşmeyi 11 Mayıs 2011 yılında hiç bir çekince koymadan İstanbul'da imzalamıştı. 24 Kasım 2011'de TBMM'de temsil edilen dört parti Ak Parti, CHP, MHP ve BDP(HDP)'nin oy birliğiyle onaylanmış, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmişti.

Sayın Kurtulmuş'un bu beyanı sonrasında en büyük tepki diğer partilerden gelecek diye beklerken muhafazakar Ak Partililerden gelmesi ise ayrıca ilginçtir.

Bu itirazlar ne anlama geliyor?

Müslümanların nasıl, kimler tarafından sekülerleştirildikleri ve bu uğurda neler yapabilecekleri mi?..

Selam ve dua ile...