Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

İklim Kanunu

İklim Kanunu, milletimizin itirazlarına rağmen kabul edildi ve resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Kamu bürokratlarının merkezde olduğu bir inatlaşma eseri olarak uygulanacaktır.
İktidarın dahli yok mu? Elbette, hatta baskısı var.
Çünkü iktidarın istemediği bir kanunun kabulü mümkün olamaz.
3 milyar euro geleceğinden bahsediliyor.
Adı STK olan bir takım uyum insanlarının kanaat bildirme adı altında kanunun hazırlanmasında yer aldığı bir model diye ifade edilse de TBMM dışında, hatta yurt dışı baskısıyla hazırlanan bir teklif söz konusudur.
Adı iklim olması hasebiyle şehirdeki tuzu kuru insanlardan daha çok köydeki çiftçiden hayvancılıkla uğraşanlara, kendi bahçesinde ihtiyacını gidermek için ata tohumu kullananlardan şehirdeki organik ürün arayıcılarına kadar herkesi ve hayatın bütününü ilgilendiren bu kanun, yeteri kadar konuşulmadan tartışılmadan apar topar yangından mal kaçırır gibi oldubittiye getirildi.
Üstelik en güncel konu olan israil’in İran’a saldırı sürecinde ve dünyanın başka bir şey konuştuğu bir dönemde, hatta Leman dergisinin Hz. Peygamberimize(sav) karşı yaptığı alçakça saldırı ve provokatörlüğünün tartışıldığı bir süreçte Meclis’ten geçirilmiştir.
Kim haklı kim haksız elbette ortaya çıkacak. İtirazların ve savunmaların sonucunu şimdi hep beraber göreceğiz.
Oldubittiye getirilen kanunun kime, nasıl bir kazanç sağladığı ortaya çıkınca kimler özür dileyecek bakalım.
Avrupa’nın istediği ve karşılığında para vereceği kanunları çıkaralım, uygulamada aksaklıklar ve zararlar ortaya çıkarsa gereğini yaparız demek, devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz.
Çünkü devlet hayatında “kervan yolda düzülür” diye bir mefhum olamaz, olmamalıdır.
Kanunun siyasilerin ifade ettikleri veya göründüğü kadar basit bir şey olmadığını dünyayı en çok kirleten Çin, Abd, Rusya ve AB ülkelerinin kabul etmeyip de bize zorla dayattıkları bir zulüm yasası hatta millete, devlete ve vatana yapılmış en büyük ihanet olduğu elbette ortaya çıkacaktır.
Kanunla kazananın milletimiz olmayacağı açık seçik ortaya çıkacaktır. Ama o günde inşaallah iş işten geçmiş olmaz.
Kaybedenin milletimiz olacağının sebebi, kanunun işçisinden çiftçisine, dar gelirliden ticaret erbabına kadar ilave ek yükler getirecek olmasıdır.
Yerel ölçekte olduğu gibi küresel ölçekte de kabul edilen bu kanun ile kazanan küresel siyonist sermaye, kaybeden ise Türkiye olacaktır.
Sanayiden tarıma kadar “karbon salınımını artırıyor” diyerek bu ülkeyi dipsiz bir uçuruma sürüklemeye çalışacak bu kanunun amacı iklim değişikliği ise Türkiye sanayi, tarım ve hayvancılık üretimi ile söz konusu edilen iklim değişikliğinin sebebi olmamıştır?
Sorumlu olmadığımız bir konuda küresel dayatmaya evet demenin, bir çeşit sömürge ülkesi haline getirilmek istenmesinin ne anlama geldiği, ileriki yıllarda anlaşılacaktır.
Geçmişte yine bir dayatma ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesinden sonra sekiz yıl boyunca bu memleketin evlatlarının sözleşme şemsiyesi altında, emperyalizmin taşeronu LGBT örgütlerinin operasyonlarına kurban edildiğini unutmadık.
Lanetli sözleşmeye evet diyen herkes, bugün sorumluluğu başkasını üzerine atmakla meşgul.
Şimdi aynı oyun tekrar sahnelenmek isteniyor.
Kanununa karşı yapılan eleştirilere komplo demek sorunu çözmüyor. Çünkü bu güne kadar komplo denilen her şey gerçek çıktı.
İstanbul Sözleşmesiyle bir nesil yok edildi, sonra pardon denildi,
Pandemi sahtekârlığı sürecinde de, zorla mRNA’lı aşılar dayatıldı, şimdilerde binlerce genç kalp krizinden ve pıhtı atımından vefat etti, pardon denildi.
Küreselcilerin dayattığı bu kanunla 3 milyar doları aldıktan sonra yine pardon denilip, çıkılacak zannediliyor, ama bu defa kolay olmayacak.
3 milyar dolar uğruna iklim sözleşmesinin şartlarının yerine getirilmesi, bu milletin iradesine ipotek koyma riskini taşımaktadır.
Tekelleşmiş karbon şirketleri haline gelen küreselciler, gündemi Leman dergisi ile değiştirip salavatlarla iklim kanunu herkese rağmen geçirdiler.
Kanunla milletin attığı her adımda karbon ve gaz salınımı için izin alınması gerekecek veya ek vergiler konulacak?
Biz istiyoruz ki milletimizin ve gençlerimizin geleceği bu tür dayatmalarla ipotek altına alınmasın.
FETÖ de böyle mi başlamıştı?

FARKINDA MIYIZ?

Küresel ölçekte hiçbir sorumluluğumuzun olmayan iklim değişikliği yalanının arkasına saklanarak dünyayı tek tipleştirmek isteyenlerin, uluslararası sözleşme diyerek dayattığı Paris İklim Sözleşmesi’nin gereği olan İklim Kanunu’nun, ülkemizde ve insanlarımızın yaşamında nasıl etkileri olacağını hep beraber göreceğiz.
Bu gün yok denilen yapay et dayatması geldiğinde mi pardon denilecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi

Siyaset ve Din Bezirgânları

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:22

Devletperestlik Putu

30 Kasım 2025 Pazar 11:36

Siz Kimsiniz?

26 Kasım 2025 Çarşamba 15:43

Fıkıh Mı, Hukuk Mu?

23 Kasım 2025 Pazar 11:24

Whataboutism Zulmü

19 Kasım 2025 Çarşamba 15:30

Müslüman Sadece Sen misin?

16 Kasım 2025 Pazar 12:57

Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

12 Kasım 2025 Çarşamba 14:51

10 Kasım Ayrışması

09 Kasım 2025 Pazar 12:30

Kur'an'a Karşı Saldırganlık

05 Kasım 2025 Çarşamba 15:04

Diyanetin Hutbeleri

02 Kasım 2025 Pazar 12:40