Bize göre imtihanlı yalancı dünya, bazılarına göre kazık çakacakları yaşam dünyasında
Asırlar önce nice krallar, hükümdarlar, sultanlar, padişahlar, baş vezirler, vezirler gelmiş gitmiştir...
Yakın yıllardan beri de bunların yerini demokrasi adı altında cumhurbaşkanı, başkan, başbakan, bakanlar ve milletvekilleri, belediye başkanı ve muhtarlar yer almış oldu...
Öncekiler de, sonrakiler de aslında; Tabiiyetlerine ve halklarına hizmet için var olmuşlardır...
Olmuşlardır ama bunların maalesef çoğunluğu kendileri yanında kendi milletlerine çıkar sağlamayı daha çok yeğlemişler, devamla yeğlemekteler de.
Felsefeleri bizzat saltanatları ve dünyaya hakim olma azmi içinde kendi milletine de refah sağlamayı düşünerek asırlardır süren, tarihlere geçen savaşlarla katliamlar yapmışlar halen yapmaktadırlar da….
***
Bırakın Amerika denilen ve önce bilinmeyen kıtaya hücumla oradaki Kızılderili yerlileri silah zoru ile yerlerinden etmeleri ve Afrika insanlarını esir yapıp hunharca hizmetlerinde kullanmalarını…
Son on yıldır da dillerine pelesenk ettikleri demokrasi getireceğiz yalanlarıyla Orta Doğu’da yaptıkları ve devam ettirdikleri mezalim ile petrollere kavuşmak bile yetmiyor ki.
Büyük ırmakları da ele geçirmek için Kürtlere özgürlük yalanı ile sahip olma azimleri.
Sadece milletler arası düşünce felsefesi değil dünyada bu şekil oluşumlar kendi menfaatleri için halkının bir kısmı refahta bir kısmı fakirlikle boğuşurken birde demokrasiyi kendilerinde görenler de hiç yenilir yutulur cinsten değil. Zamlar, kanunlar talimatnameler gırla gider.
***
Bu konuya yakinen uyan yazar Sayın Nurullah Aydın’dan bir paragraf okuyalım.
“…Yalan söylemek bir yetenektir, yüzsüzlüktür, kimlik ve kişiliktir.
Bazıları, inancına fikrine düşüncesine, konumuna, amacına, niyetine, hedeflerine göre yalan söyler. Kimi kendi çıkarı için kimi toplum çıkarı için kimi devlet için bir nedenle yalan söyler.
İnsanoğlu; yetenekli yalancılarla doğru sözlü dürüstler arası farklılıkları taşır.
Savaşlar tarihi; haklı savunma amaçlılar yanında kan dökmekten zevk alan sadist tiplerin vahşi katliamlarıyla doludur.
Barışı, sevgiyi, adaleti, paylaşımı, birlikte yaşamayı savunanlar, her zaman başarılı olamamışlardır. Bu uğurda; aydınlar, insanlar, çok büyük bedeller ödemiştir.
Gelinen noktada durumda değişiklik yoktur…”
***
Gerçi tarihte iyi bir felsefe içinde olan hükümdarlar bile eksik olmamışsa da etrafında olanlar doğru yoldan saptırmadan edememişler.
İşte Meşhur Çin düşünürü Konfüçyüs’ün yukarıdaki konuya çok yakın olan söylemi Uzak Doğu hikayesini okuyalım…
***
 ŞEHİR KAPISI...
Bir zamanlar Çin’de bilgeliğinin, ülkesini bir güneş gibi aydınlattığı, zekâsı ve zenginliğine kimsenin ulaşamadığı şanlı bir hükümdar yaşarmış.
Bir gün veziri üzgün bir halde yanına gelmiş ve;
“Yüce hükümdarım, siz ülkemizdeki en yüce insansınız.
Yaşamımızın ve olumumuzun efendisisiniz.
Ülkede tetkik gezisinde iken, ne gördüm ve duydum biliyor musunuz?..
Her yerde insanlar size şükrediyorlardı...
Bunların azınlığı bazı insanlar ise, sizin hakkınız da kötümser konuşuyorlar, yaptıklarınızı ve aldığınız kararları eleştiriyorlardı.
En güçlüden daha güçlü olan sizin gibi bir hükümdarın ülkesin de;
Böylesine bir durum ve başkaldırı nasıl olabilir?..” diye üzgünlüğünü belirtmiş...
İlave olarak da işlem yapılmasını teklif etmiş...
Hükümdar gülümsemiş ve;
“ Krallığımda ki her insan gibi, sizler için neler yaptığımı biliyorsun...
Yedi ülke benim kontrolüm de.
Benim yönetimimde ki bu ülkeler gelişti ve zenginleşti...
Bu yedi ülkedeki insanlar beni, adaletimden dolayı seviyor.
Tamamen haklısın, bir şeyler yapma teklifin de...
Bir çok şey yapabilirim...
Şehirlerimin kapılarını kapatabilirim...
Fakat yapamayacağım bir şey var!...
Tebaamın ağzını kapatamam...
Asıl önemli olan...
Bazı insanların benim hakkımda kötü şeyler söylemeleri değil;
Benim onlar için gerçekten...
İyi olan şeyleri yapmam...”
Ne dersiniz?..
Bu günlerde görebilmekte miyiz?.. Böyle idare eden, düşünen devlet adamı ve eğitimli insanları!...
Yüce Yaradan halk eder inşallah... Dileğimiz bu...
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…