Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

EDREMİTTEKİ REZÂLET

EDREMİTTEKİ REZÂLET

Edremit’te, bölgenin Yunan işgâlinden kurtuluş yıldönümü merâsiminde sergilenen sözüm ona (!) etkinlikte, aslında ‘zincire vurulan çarşaflı bir kadının temsil ettiği zihniyetten kurtulma’ adına icra edilen faaliyet başlı başına bir rezâlettir. Yunan işgâliyle çarşafın ne bağıntısı var anlaşılır değil. Bu nasıl tek taraflı ahmakça, köhnemiş bir zihniyet! Özgürlüklerin alabildiğince yaygınlaştığı bu asırda, –kendilerini özgürlük çığırtkanlığı’ ilan edenlerin, bilhassa insanların düşünce ve inançlarını hafife alan bir bakış açısıyla, Müslüman’ca düşünce ve Müslüman’ca kıyâfetle dalga geçilmesi, ne yakışıksız bir gösteri merâkı ve bu nasıl bir bağnazlıktır? Sizin özgürlük anlayışınız bu mu, kuş beyinliler?

Bu işi kotaranlar diyoruz ki; ‘Siz nasıl dînimizin özünü temsil eden bir hükmün ifâdesi olan çarşafı, bu şekilde yererek, aşağılayarak, Yunan işgâlinden kurtuluş kutlaması programına koyarsınız? Bu bir hadsizliktir. Kınıyoruz Edremit Belediyesini, CHP’lileri ve Çağdaş Yaşamı Destekleme derneğini ve dahi bu zihniyete katılanları! Yazıklar olsun!!!

Bu asırda açılan da var, saçılan da. Kim kime karışıyor, karışabiliyor? Sokaklarda ulu orta yatak odasında giyilen giysilerle dolaşan kadınlardan doğrusu gelecek nesiller adına ben hicap duyuyorum ve uyarmak istiyorum. ‘Kardeşim bak bu yaptığın doğru değil, kendini bu kadar değersizleştirme. Böyle kıyâfetler kadını düşürür, ortalık malı yapar, sen hiç mi kendine kıymet vermiyorsun? Bu kadar ucuz musun?’ demek istiyorum. Hani diyebiliyor muyum? Ama eskiden diyordum. Şimdilerde kimselere bir şey denmiyor. Hemen; ‘O benim kendi tercihim. Sen ne karışıyorsun.’ Deniyor. Hatta büyükler bile; ‘Gençlerin kendi tercihi’ diyerek âdeta bizi yargılıyorlar. Yâni ‘mahalle baskısı’ yapılıyor. Halbuki usulü dâiresince bunu yapmak uyarmak bir Müslüman’ın görevidir. Rabb’im bizi affetsin günümüzde bu görevi yapamadığımızdan dolayı bizi muaheze etmesin inşaALLAH.

Dönelim tekrar konuya, Edremit’in Yunan işgâlinden kurtuluşu adına sergilenen şovda herkesler bilsin ki, İslâm’ı temsil eden çarşaflı kadınların, yılmaz çalışmalarıyla Kurtuluş savaşı kazanıldı. Onların arka planda görünmeyen çabaları, asla görmezden gelinemez. Ve yine bilinsin ki, çarşaf Müslüman kadınının örtüsünün sembolüdür. I.cihan harbinde ülkemizin verdiği bağımsızlık mücâdelesine, o çarşaflı Müslüman kadınlar damgasını vurdu. Şerife Bacılar, Kara Fatmalar, Nene Hatunlar nasıl unutulur? Onca fedâkarlık ve cefâkarlık sonucu düşmandan kurtarılan vatan toprakları böylesi alçakça, âdice, hâince başkalarına peşkeş çekmeye meraklılara çok ucuz demek ki… Herkes bilsin ki, bu vatan topraklarının sınırları kanla çizildi, şovla, boş sözlerle, yakalıklarla değil.

Çarşaf ‘köleliğin’ değil bilakis ‘hakiki özgürlüğün’ ta kendisidir. Bugünkü çağdaşlar her şeylerin de olduğu gibi kılık-kıyâfette de Batı ne derse, hangi modayı önlerine koyarsa onu giyiyorlar. Yâni bugünkü çağdaşlar, Batı’nın kölesi, kuklası, aynasıdır. Halbuki Müslüman kadını, hür ve özgür irâdesiyle, Cenâbı Hakk’ın Kur’ânı Hakîm’de; Nur sûresi 31 ve Ahzab Sûresi 59. âyetlerinde geçtiği üzere, Yüce ve Aziz Rabb’imizin kendisi için seçtiği kıyâfete tâbi oluyor. Bugünün deyimiyle, Müslüman kadını Bat’ya değil, kula değil yalnızca Rabb’ül Âlemin’in kulu ve kölesi oluyor. Ne mutlu ona… Alkışlar, tebrikler Müslüman kadınına…

Müslüman kadını çarşafıyla hakiki özgürlüğün keyfini yaşıyor. Müslüman kadını kıyâfetiyle tamı tamına kendisi oluyor, başkası değil ve kendini kimsenin kullanmasına izin vermiyor. Hakikat şu ki, kıyafet fıtratın yansımasıdır yâni tesettür özdür, iffettir. Tesettür kadının şerefi, namusu, en büyük değeridir. Bunun tersi hüsrandır, değersizliktir, basitliktir.

Şu belli ki, çarşafa saldıran İslâm’a saldırıyor. O çarşaflılar sâyesinde Kurtuluş savaşı kazanıldı. Milli mücâdelenin alt yapısında fedâkar, cefâkar o çarşaflı analar vardı. Bu davranış gün itibârıyla toplumda kin ve nefret fikirlerini körüklemek, zihniyet ayrımı yapmaktır. Bu kepâzelik kabul edilemez.

Kadınımızın örtüsü ülkenin namusudur. Maraş’ta ‘Sütçü İmam’ Müslüman kadınının örtüsüne saldıran Fransız askerini yere sermedi mi? Hatta adına üniversite inşa edilmedi mi? Bu ne satılmış kafa? Tel’in ediyoruz bu edeb dışı fâliyeti yapanları. Yine tekrar edelim çarşaf, köleleşme şekli değil, edebin, kadın kişiliğinin ve bedeninin korunması için icra edilen bir örtünme şeklidir. Batılılar değil, Cenâbı Hak emretmiştir. Batıllar kadının açılmasını, tüm güzelliklerinin ortaya saçılmasını istemiştir. Batıya kul köle olan, bedenini teşhir edenler doğrusu kendilerine yazık ediyorlar. Ama tabi bu iş, bir tercih meselesidir Eee kim neyi tercih ederse elbette bunun bir sorumluğu vardır. Bizden söylemesi, demedi demeyin.

Daha güzel günlere erişmemiz temennisiyle, hayırla kalınız efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR