Dosdoğru Olabilmek
Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” “Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var.” (Fussilet,30-32)
Doğru yolda olabilmek, istikamet üzere kalabilmek bir mü‘minin temel gayesi ve hedefi olmalıdır. Kişi bu istikametten ayrıldığı an hedefi değişecek ve varmak istediği menzile varamayacaktır. Peki, doğru istikamette olup olmadığımızı nasıl anlayacağız?
***
Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) Allah-u Teâla doğrudan emir vermiş ve şöyle buyurmuştur : “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” Burada yer alan “Dosdoğru Ol” ifadesinin kendisini ihtiyarlattığını belirten efendimiz, hayatı boyunca bu istikametten bir an olsun bile ayrılmamış, ümmetine de yaşantısı ve örnekliği ile gerçek istikametin nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Tekvîr Suresi 26.Ayet-i Kerime de ifade edilen sorunun muhatabı kimdir? Fe-eyne teżhebûn (Nereye gidiyorsunuz?). Bu soruya muhatap olan herkesin muhakkak bir yanıtı vardır. Kişi hâl ve yaşantısıyla bu soruyu cevaplamaktadır. Kimisinin cevabı: Para, mal, mülk. Kimisinin cevabı: Şöhret, ün, herkesin kendisini övmesi. Kimisinin cevabı: Ben her şeyi çok iyi bilirim, ben en iyisiyim, bencillik. Kimisinin Cevabı ise: Allah’ın rızasıdır. Peki, senin cevabın nedir?
***
Her namazımızın her rekâtında Fatiha Suresi okuyarak, Mevla’mıza dua ederiz. “Bizi dosdoğru yola ilet” (Fatiha,6) diye niyaz edip, kendisine nimet verilenlerin yoluna talip oluruz. Peki, kimdir kendisine nimet verilenler. Bunun cevabını ise bize Nisâ Suresi 69.Ayet-i Kerime veriyor: Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır. Bu ifadelerden şunu anlıyoruz dostlar: Bizler de doğru yolda olmak istiyorsak, kendilerine nimet verilenlerle birlikte olmak zorundayız. Onların gittiği yoldan yürümeliyiz ve kendimize rehber edinmeliyiz ki yolumuzu şaşırmayalım. İstikametimizi kaybetmeyelim. Doğru tarafta olanlar nihayetinde her zaman kazanırlar. Doğruluktan ayrılanlar ise kazandıklarını zannetseler bile nihayetinde kaybedeceklerdir. Hakkın yolunda olup hakkı, adaleti ayakta tutmak bizim doğru istikamette olduğumuzun bir göstergesidir.
***
“Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” (Müslim, İmân 62.) düsturundan Rabbim bizleri ayırmasın. (Amin)
Selam, dua ve muhabbetlerimle…