Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Derdimiz de, Dersimiz de İslamcılık

Türkiye çok partili siyasi hayata geçtiğinden beridir Müslümanları toplum nazarında özellikle de siyasette kötülemek veya tamamen bertaraf etmek için, “Siyasal İslam veya Siyasal İslamcılar” ifadesinin kullanılmaya başlandığını görmekteyiz.

Kendilerini Müslümanların karşısına konuşlandırmış olan herkesin bu duruma gelmesinde, Müslümanların İslam Dinini ve kendilerini yeterince anlatamamalarının büyük payı vardır.

Müslümanların payı var da, İslam Dini ve Müslümanlar için her zaman art niyetli olanların bu serzenişte payı yok mudur diyenleri de, elbette halklı görürüz.

Müslümanlar hem İslam Dinini, hem de kendilerini Kuranı Kerimin emrettiği gibi anlatamadıkları ve tanıtamadıkları için, siyasal İslam diyerek saldırgan bir tutum içerisine giren her tür düşüncenin ortak bir dille, gündemde tutmaya çalıştıkları görüşlerinin tümünün batıl olduğunu da ortaya koyamamaları, bu yanlış tanıma ve tanımlamanın asıl sebebidir.

Müslümanlar; Osmanlı döneminden başlamak üzere, Asrı Saadet ve Raşid Halifelik dönemine kadar, İslam Tarihi olaylarını bu güne kadar ütopik bir dille sunmuş olsa da, İslam’ın demokratik ve barışçı tüm ideoloji ve fikirlerden daha iyi bir şekilde, devleti ve toplumu yönetmeye talip tabii, fıtrî din olduğunu insanlara anlatamamış olmaları, bir diğer sebeptir.

Onlar tam olarak söylemeseler de Müslümanlar; Camilerde radikal düşünce propagandaları olarak kabul edilen ve çoğunluğunu cami cemaat bilmeyen seküler laik beynamazların oluşturduğu kimselerce şikâyette bulunulan hutbelerin birkaç aşamalı bir kontrolü de içeren diyanetin yerli ve milli dininin mamulü olsa da şikâyetlerinin sebebi olan laikliği, modernleşmeyi ve küreselleşmeyi reddeden bir düşünce sistemini ifade eden ifadelerin, İMAMLARIN, VAİZLERİN VEYA DİYANETİN GÖRÜŞÜ DEĞİL, milli ve kültürel sınırları icat edenlerin zulme varan baskılarını aşarak gelen, 1400 yıllık Kuran ve Sahih Sünnet kaynaklı düşünceler olduğunu da anlatamamaları Müslümanların eksikliğidir.

Toplumda bir korku ifadesi oluşturmak ve yaymak amacıyla çokça konuşulan Şeriat konusunda, Şeriatın İslam olduğu, insanların oluşturduğu bir sistem olmadığı aksine, insanların bozulan fıtratlarını aslına döndüren bir ıslah sistemi olduğu, Şeriattan sapmanın hem insanların, hem de toplumların fıtratını bozduğu gerçeği de, insanlara gerektiği gibi anlatılamamıştır.

Şeriat söz konusu olduğunda, yine bir korku mefhumu olarak ileri sürülen Şeriat uygulamalarının, insan hak ve hukukuna aykırı olduğu iddiaları da, tarihi gerçekler ortaya konularak doğru bir şekilde ifade edilememiştir.

Hz. Peygamber(sav) ve Sahabeler(ra) dönemindeki uygulama esasları ve toplumda var olan muhafazakâr denilebilecek bir okuma üzerinden yaşanan taklitçi, tevilci bir dini anlayışı yok etmek için Nebevi anlayış dâhilinde, İslam’ın her şeye çare olduğunu ispat etmek amacıyla Şeriatı hâkim kılmanın gerekliliği de, öncelikle kendine Müslüman diyenlere öğretilememiştir.

Bu güne kadar Ayeti Kerimeleri ve Hadisleri tevil edip, ortaya açıklama adı altında anlam kaydırarak zahiri mananın dışına çıkıp, farklı bir açıklama, çelişkili ya da rahatsız edici görünen ifadeleri daha kabul edilebilir bir hale getirme çabasının, bozulmaların esas sebebi olarak görülüp toptan reddedilmesi sağlanmadıkça, düzelme yoluna girilemeyeceği kabul edilmelidir.

Çünkü insanlık yüz yıldan daha fazladır, tek kutuplu inkârcı putperest baskıcı ve işgalci bir sistemde insan kaynaklı izmlerle yönetiliyor, ama toplumlardaki problemlerin %98’inin İslam’dan kaynaklandığı şeklinde yalan söyleniyor.

Hâlbuki bu inkârcı putperest ve baskıcı izm sistemleri gelene kadar, insanlığı şu anki problemlerinin %98’i ortada bile yoktu.

FARKINDA MIYIZ?

İslam’ın hayattan çıkarılmasının ilk aşaması, dinin yerel, ırkçı bir atalar dini haline dönüştürülüp orijinal halinin bozulması, değiştirilmesi ya da saptırılması anlamına gelen tahriftir.

Tahrif ve onun yardakçısı olan tevil Kuranı Kerim ayetlerinin, hadisi şeriflerin metinlerinin değiştirilmesinden çok, bağlamlarının koparılması veya değiştirilmesi ile yapılır.

Tahrif dinde yapılacağı zamanın öncesinde ilk hazırlıklar ulusal tarih, siyaset, medya gibi birçok alanda yapılır.

Müslümanların bu sebeple dinlerindeki tahrifi ortadan kaldırabilmeleri için öncelikli görevleri, kendilerini Muvahhid bir Mümin ve Müslüman olarak yetiştirmeleri gerekliliğidir.

Bunun için de; Allahü Teâlâ’nın(cc) fıtrat kanunlarını yeryüzünde tesis edene kadar, siyasetlerini dinlerinin ayrılmaz bir parçası yapmak zorundadırlar.

Aksi durumda “Kur'an bizim anayasamızdır” sözü, boş bir ifade olmaktan öte gitmeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi

Siyaset ve Din Bezirgânları

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:22

Devletperestlik Putu

30 Kasım 2025 Pazar 11:36

Siz Kimsiniz?

26 Kasım 2025 Çarşamba 15:43

Fıkıh Mı, Hukuk Mu?

23 Kasım 2025 Pazar 11:24

Whataboutism Zulmü

19 Kasım 2025 Çarşamba 15:30

Müslüman Sadece Sen misin?

16 Kasım 2025 Pazar 12:57

Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

12 Kasım 2025 Çarşamba 14:51

10 Kasım Ayrışması

09 Kasım 2025 Pazar 12:30

Kur'an'a Karşı Saldırganlık

05 Kasım 2025 Çarşamba 15:04

Diyanetin Hutbeleri

02 Kasım 2025 Pazar 12:40