Türkiye’de eğitim sisteminde uygulanan sınavlar sadece bir sınav olmaktan çıkar; sınav öncesi kaygı yaşarız ve sınav sonrası bekleme heyecanının üzerine çöken sistemlerle de uğraşırız.
Üniversite yerleştirme sınavı açıklandı. Milyonlarca arkadaşımız hayallerine gidecek yolda ilk adımı attı. Sınav açıklandı ama biz yine çöken sistemle karşı karşıya kaldık. Bu yıl da önceki yıllardaki olduğu gibi birçok arkadaşımız çöken sistemin mağduru oldu. Sosyal medyadan tepkiler büyüdü. Yıllardır aynı hikaye yaşanıyor. Öğrencilerimizin gösterdiği emeğin değerini yansıtamıyoruz. Çalışıp didinen gençlerimiz sonuç açıklandığını duyunca sistemin kurbanı oluyor. Sonuçlar er geç öğreniliyor tabii ama akıllarda o anın mutluluğundan çok sistemin çöküşü kalıyor. Sanırım Türkiye’de sınavı kazanmak, sistemle baş edebilmekle eş değer.
Her yıl yaşanan bu senaryonun yanı sıra bir de, sosyal medyada sık sık şikayet edilen bir konu dönüyordu; ‘bir yükseköğretim programına yerleşemediniz.’
Üniversite adaylarının iddialarına göre; yüksek sıralamalara sahip olmalarına rağmen düşük tercihli bölümlere bile yerleşememişlerdi.
Her yıl bambaşka bir eğitim sistemi, sınavlarda sürekli değişiklik yapılması, adım başı açılan üniversiteler, ful kapasite dolan bölümler ve gençlerimizin geldiği o nokta!
Eğitim bu ülkenin can damarıdır desek de bu durum hep göz ardı ediliyor. Bu öğrenciler mezun olduğunda birçoğu işsiz kalacak. Asıl mesele sistemin kısa süreliğine çökmesi de değil aslında, asıl mesele eğitimde yaşadığımız kan kaybı. Gençlerin ümidi törpüleniyor. Bu ülkenin refahı için gençler geleceğe olan inancını yitirmemeli. Hepimizin derdi ortak olmalı. Gençler beklemeye mahrum bırakılmasın istiyoruz; sınavda, sistemde, mezun olduktan sonra iş kuyruklarında. Yatırımlar eğitime yapılmalı çünkü yatırım yapılmayan eğitim geleceğe de şekil veremez.
Gençlerin beklemekten ziyade üretmekten konuştuğu güzel günler görmek ümidiyle…

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.