Uğurtan Akgül: Covit 19’un Anımsattıkları... 

Uğurtan Akgül: Covit 19’un Anımsattıkları... 

Siyasi Partilerin Konya’daki İl Başkan Yardımcıları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini, Merhaba Gazetesi Siyasetin Nabzı sayfaları için kaleme aldı.

CHP Konya İl Başkan Yardımcısı Uğurtan Akgül

Covit 19’un Anımsattıkları... 

 

Ömer Hayyam  Bir Şiirinde  “Dünya iki kapılı bir han / girdimi dertlere düşer insan.

Tanınmadan yaşamak en iyisi / elinde olsa da hiç doğmasan” … dizeleriyle kısaca özetler sanki olayı.

 

Bir nefeslik can işte. Yaşanan bunca olumsuzluk üzerine umut yitimine uğrandığı da bir gerçek. Covit 19’un, ölüm düşüncesini arttırdığı da doğru. Dünde bugünde hayat pamuk ipliğine bağlı. Şimdilerde daha çok bunun farkına vardık sadece. Kayıplarımız ister istemez bizler için karamsarlık nedeni. Diğer taraftan ölüm sanki hep başkaları için var, bizden uzak yanılgısını taşıyoruz. Ayrıca virüsten önce ölüm yokmuş, ölüm virüsle beraber geldi kaygısı da bunun cabası. Bunun gibi benzer birçok girift paradoks hâl yaşanıyor maalesef. “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” türünden büyük büyük cümleler bu süreçte lügatimizde ön sıralarda yerini almaya başladı.

 

Süregelen ekolojik değişmeler, kirlenme, zararlı gaz salınımları, küresel ısınma, soğuk savaş stratejileri, ilaç devlerinin Pazar genişletme çabaları, genetiğiyle oynanmış gıdaların fazlalığı gibi bilumum olumsuzlukların pik yapması, biz insanlara büyük dersler vermektedir elbet. Hayvan ve bitki çeşitliliğin azalması, bazı türlerin yok olması ekolojik dengeyi fazlasıyla sarsmaktadır. Ayrıca olayın güzel yanı tabiatta kendisini farklı bir boyutuyla göstermektedir. Uzun süreli kapanmalarda hava kirliliğinin azalması kayda değer en olumlu yanı sadece. Şehirlerden köye doğru başlayan bir akım söz konusu buda insanımızın eskiye duyulan özlem felsefesine, bakışına ciddi yansımaları olacağı kesin gözüküyor.

 

Covid-19, laboratuvar ortamında mı oluşturuldu? Sekiz milyara giden dünya nüfusunu azaltma, kontrol etme uğraşılarının uygulamalarını mı yaşıyoruz? Salgınla beraber zenginlerin daha zenginleştiği, fakirlerin daha da arttığı bir sonla mı karşı karşıyayız? . Kapitalizmin hegemonyası sayesinde bırakın yara almayı, bazı kesimlerin daha da semirdiği görülmektedir. Kendini dünyanın sahibi gören küreselci bir güruhun, virüsün müsebbibi olduğu şüphesi insanların beyninde çokça yer aldığı çok açık görülmekte.

 

Covit 19’ un , kültüre, edebiyata ve sanata ciddi anlamda yansımaları oldu ve halen devam etmekte. Virüs, düşünsel manada gelişim sağladı illaki “Virüs edebiyatı” şeklindeki tanımlamalar vücut bulmaya başladı. Lakin; Görsel ve işitsel sanatlara gönül veren emek veren nice insanımız bu süreci hala çok ağır bedeller ve kayıplar vererek yaşamakta. . En önemlisi de toplumların, devletlerin ve milletlerin birbirine her zaman ihtiyaç duyabileceği görüldü. Hiçbir fert ve toplumun tek başına, tam anlamıyla güvende olamayacağı gerçeğini su yüzüne çıkardı.

 

 

 Bugün dünyadaki bütün savaşların, sömürünün, eşitsizliğin, yoksulluğun, açlığın sorumlusu vicdansız küresel şirketlerdir.  Şirketler; Dünyanın kaynaklarını yarınlar yokmuşçasına sömürecek, insanları köle gibi çalıştıracak, siyasileri satın alacak, gerekirse savaşlar çıkartacak, insanları birbirine kırdıracak, kısaca maksimum kârı elde etmek için yapılabilecek ne varsa yapmalarını sağlayacak şekilde evirildiler.biraz vicdanı olanlar, sömürüyü biraz gevşetenler, siyasi erke biraz boyun eğenler rekabet edemediler ve batıp gittiler. Geriye gözü dönmüş canavarlar kaldı. Çok acı bir saptama olacak, tebessüm eden insan görebilmek neredeyse imkânsız eskiye oranla daha da azaldığı muhakkak.

 

Adı ister tam kapanma ister yarım kapanma olsun her durumda beni en çok kaygılandıran “Eğitim sistemimizde ki” 1,5 yıllık eksiklik ve kayıplar oldu. Ülkemizde de okulların kapalı tutulmasının yanlış olduğu, virüs salgınının çocukları çokta etkilemediği enikonu dillendirilmeye başlandı. Her ne kadar kapalı ortamlarda virüsün yayılımı dikkatleri üzerinde tutsa da, yapılan büyük çaplı bazı deneylerde maskenin virüsten korunmak için çokta etkili olmadığı gerçeğine ulaşıldı.

 

Bu bağlamda “yanlış yapmışız", "yanılmışız" “kandırıldık” dememek için bir an evvel aşıya ulaşım ve aşılanma oranlarını artırmak gerekmektedir. Bilime destek vermeliyiz en başta. Hangi bilime derseniz; Doğayı tahrip etmeden, gelecek nesillerden çalmadan, insanı zengin-fakir diye ayırt etmeden tüm canlıların uzun, sağlıklı ve onurlu bir yaşam sürmesini sağlayabilecek olan bilime. Tıp, biyoloji, fizik, hukuk, sosyoloji, psikoloji ve daha nice bilim dallarından bol bol bilim insanı lazım dünyaya.

Ve virüs usulca fısıldadı .."tüm o hırsı bitmek bilmez çabalarının sonunda elde ettiğin şaşalı "benlik" etiketlerinin ve sahip olduğunu düşündüğün değer yargılarının sonunda aslında nasıl da bir odaya sıkışacak kadar aciz olduğunu hatırlatmak istedim insanoğlu. Kendini çok büyük sanan sen, ve nanometre boyunda sana diz çöktüren ben."

Sağlıklı, huzurlu ve güneşli güzel günler göreceğimiz bir gelecek dileklerimle…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.