Süleyman Küçük
Türkiye Siyaseti
Bazı insanlar için, “bozuk saat gibi günde iki defa doğruyu gösterir” derler.
Bazı insanlar için ise, “merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” denir.
Eli kanlı katil Obama bunlardan birisidir.
Bakmayın “Dünyadaki sorunların yüzde 80'inin, ölümden ve önemsiz kalmaktan korkan ve iktidarı bırakmak istemeyen yaşlı erkeklerle ilgili olduğunu söylemek doğru olur” dediğine.
Kendisi de ayrılmamak için yapmadığını bırakmamıştı.
Buraya kadarki yazılanlar sadece ABD başkanları için değil elbette.
50 yılı aşkın zamandır basın yayın organlarında, Türkiye’nin ta en başından beridir iktidarı bırakmak istemeyen ihtiyarlardan çok çektiği, hala da çekmekte olduğu ifade edilmektedir.
Türk milleti, Türk siyasetçilerin yaşlılarından çektiği kadar, belki de ondan daha fazlasını ABD nin yaşlı siyasetçilerinden çekmiştir.
Bundan dolayı Türk siyasetinin ve ekonomisinin ABD ye eklemlendiğini, son ziyarete kadar bilmeyen kaldıysa da, artık görmeyen bilmeyen kalmamıştır.
Aslında siyasetçilerin hangi şartlarla beyaz Saraya davet edildiğinden tutun da, ihtilal yapanların ABD nin çocukları olduğuna varıncaya kadar, pek çok kez ispat edildi bu durum.
Türkiye’nin Filistin ve Gazze konusunda ise, Merhum Başbakan Necmeddin Erbakan Hükümeti döneminde olduğu gibi asker göndermek bir yana, batılı hrıstiyan devletlerin yaptığı gibi havadan gıda malzemesi dahi gönderememiş veya barış gücü adı altında bile olsa, net bir şekilde askeri adım atamamış olması da bu nedenledir.
ABD ne der veya Amerika ile karşı karşıya mı gelelim korkusu, hem siyasetin hem de ekonominin bütün can damarlarına kadar işlemiş durumdadır.
Azeri petrolünün Türkiye üzerinden siyonist rejime ulaştırılması ile güney vilayetlerimizden uzun süre gemilerle gıda ve savaş malzemesi sayılabilecek sanayi mallarının gönderilmesi de, bu sebepten kaynaklanmaktadır.
Şimdilerde ticaretten sonra gemi ve uçak trafiğinin de tamamen kesildiği iddialarına rağmen, daha 2 gün önce Konya basınına yansıyan siyonist rejim uçağının şehrimizin üstünden uçuş yaptığı iddialarının yalanlanmamış olması da, aynı çekincenin sonucudur.
Geçtiğimiz günlerde GAZZE, ABD ve siyonist katil sürüsü arasına sıkışan Türkiye siyasetinde, bir de Katar’da yaşanan saldırı olayı var.
2015 yılından beri Katar’da onların talebi üzerine kurduğumuz bir askeri üssümüz var ve bu üs kurulduğu günden bu yana, askeri açıdan Katar’ı koruma görevi yapıyor.
Aslında Türkiye’nin Katar, Somali, Orta Afrika, Kongo, Sudan, Libya, Afganistan, Bosna ve Suriye ile Irak dâhil olmak üzere, 10 un üzerinde yurt dışında askeri üs ve varlığı var.
Suriye, Somali, Katar üçgeninde olmasına rağmen Filistin’de, özellikle de Gazze de askeri varlığı olmaması ile ABD dostluğu arasındaki bağlantı da, ilginçtir.
Katar’da siyonist işgal gücünün yaptığı saldırıdan sonra, ortaya yeni bir takım sözler paylaşılmaya veya devreye sokulmaya başlanmasının üstünün çabukça kapatılmasını da bu dostluğa bağlayabilirsiniz.
Katarda, Amerikalılar ile görüşmeye giden HAMAS temsilcilerinin bulunduğu binanın, siyonist katiller tarafından bombalandığı ve HAMAS üyelerinin infaz edildiği tüm dünyaya ilan edilirken, HAMAS üyesinin “Yaşıyoruz, bizi Türkler kurtardı” açıklaması yayınlanmıştı.
Bir diğer konu da, NTV Washington temsilcisi Hüseyin Günay'ın, Beyaz Saray bahçesinde Anadolu Ajansı kameramanı Yasin Öztürk ile sohbeti sırasında sarf ettiği, “Türkiye bu görüşmeden hiçbir şey kazanmadı” ifadesi ile küfürlü video kaydıdır.
Basın yayın alanındaki muhaliflere göre Hüseyin Günay, 10 yıldır medyanın söylemediği tüm bilgileri, 10 saniyede söyleyivermiştir.
FARKINDA MIYIZ?
Yüzyılı aşkın zamandır, Türkiye'nin makûs kaderini değiştirdiği iddia edilen siyasetçiler olmuştur ve bunların hepsi Obama’nın ifadesiyle, siyaseti bırakmak istemeyen yaşlı erkeklerdir.
Bu durum maalesef Türkiye’nin reel ve real politikasının geldiği aşamayı gösteriyor.
Soğuk Savaş sonrası siyaset sloganları tek düzen, tek merkez şeklinde küresel bir batı hatta ABD putperestliği inancına dönüştürülmüştür.
Bu anlamda büyük sıfırlamaya doğru zorla itilen dünya siyasetinin yeniden şekilleneceği iddia ediliyorken, Türkiye’nin ekonomik, askeri ve siyasi açıdan eklemlendiği Amerika’nın anladığı siyasi dil ile konuşmayı öğrenip öğrenmediğini, yaşayarak göreceğiz.
Çünkü siyasette tarih gibi, tecrübelerle ilerler.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.