Hamide Yıldırım
Kovboylar Ülkesi
Gün geçmiyor ki Türkiye’de yeni bir cinayet, kavga, tartışma veya saldırı gündeme gelmesin. Okullar, sokaklar, AVM’ler… Neredeyse her bölgede potansiyel saldırganlar, ‘yiğitlikmiş’ gibi ellerinde bıçak, silah, sopa gibi materyallerle güç gösterisi adı altında saldırganlığı meşru kılıyor. Ülke adeta Teksas’a döndü. Bırakın zorunlu haller dışında şöyle bir hava alalım diye dışarıya çıktığımızda bile her an korkunç olaylar silsilesinin içinde bulabiliriz kendimizi. Aileler çocuklarını gönül rahatlığıyla bir yerlere gönderemiyor, genç kızlarımız sokaklarda tek başına rahatlıkla yürüyemiyor, yaşlılarımız emekli maaşlarını bankalardan gidip güvenle temin edemiyor.
Şimdi bazı kişiler diyecektir bana: “Hep kötülüğü görüyorsunuz” veya “Siz zaten muhalifsiniz.” Türkiye’nin sorunlarını tartışırken, adli vakaların artmasını konuşurken bu konuların muhalefet olmakla ilgisi yok. Henüz idrak edilmemiş bir konuya da açıklık getirmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir vatandaşı olarak, sokaklardaki rahatsızlığın, evlerimizin içindeki huzursuzluğun sona ermesini istemek veya bu durumlara çözüm arayışında olmak siyasetle ilgisizdir.
Sıradanlaşmış ve sayısı her geçen gün artan adli vakaların nedenleri yalnızca ekonomiye değil, toplumsal yapıdaki çürümeye de bağlanmalı. Zira ekonomiye bağlamak dâhiyane bir kaçış olacaktır; ancak toplumsal bağların zayıflaması, aile kavramının çürümesi, nitelikli eğitimin azalması bu duruma çanak tutuyor. Ulusal ve yerel medya da bu durumda büyük bir etken. Şiddetin detaylarına yer veriliyor, daha fazla dikkat çekmek için ufak bir kıvılcım bile ateşe döndürülüyor.
ÇÖZÜM!
Bireysel ve toplumsal çözümler ivedilikle alınmalı. Aile içi eğitimden başlayan nitelikli bakış açıları, okullardaki hoşgörü ve nezaket eğitimleriyle hayatımızın her alanına yansıtılmalı. Nezaket, hoşgörü, tevazu zayıflık değil, kutsal bir sorumluluk gibi toplumun içine dağılmalı. Medya kamuoyunu bilgilendirirken bilinçli olmalı, şiddeti normalleştirmek yerine çözüm yolları aranmalı. Aile kavramını zedeleyen, Türk halkının örf ve adetlerini yanlış tanıtan televizyon dizi, reklam ve film içerikleri süzgeçten geçirilmeli. Ben, çocukların da rahatlıkla erişebildiği bu tarz içeriklere filtre getirilmesi tarafındayım. Aksi takdirde ‘kaos’ hayatımızın normal bir parçası olarak sürekli lanse edilecek.
Kovboylar ülkesi diyorum artık Türkiye’ye. Eline silahı, sopayı alan okulda, AVM’de, trafikte, sokakta her an birilerine zarar vermeye çalışıyor. Eğitimle, bilimle, üretimle haşır neşir olmak yerine birbirimize ‘dalmayı’ tercih ediyoruz.
Unutmayalım; hoşgörü, nezaket, şiddetten uzak sevgi dilinin kullanılması dünyayı daha yaşanılabilir kılar.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.