Ali Bilgehan Koçak: 2023’ E Doğru

Ali Bilgehan Koçak: 2023’ E Doğru

Siyasi Partilerin Meram’daki ilçe başkanları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, ilçenin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı.

Gelecek Partisi Meram İlçe Başkanı Ali Bilgehan Koçak 

2023’ E Doğru

 

Rahmet ayı Ramazanımızı tamamlayarak bayramımıza ulaştık. Ulaştık ama içimiz yangın, Mescidi Aksamız yangın yeri, Doğu Türkistan’ımız yangın yeri. Aziz Milletimizin ve İslam Aleminin Ramazan Bayramı hayırlara vesile olsun. Bir önceki yazımda Ülke gündemimize dair yazacaklarım var demiştim. Ülke gündemimiz o kadar yoğun ki dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım.

  Herşeyin başı sağlık. Dünya ve Ülkemiz Covid 19 salgını ile boğuşmakta. Bu sınavdan başarılı olduk mu? Tabii ki tartışılır. En başta vefat edenlere Allahtan rahmet yakınlarına sabırlar diliyorum ve bu illetten bir an evvel feraha çıkmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Alınan tedbirler ve destekler o kadar çok düşündürücü ki dile getirmeden geçemeyeceğim. Tedbirlere baktığımız zaman pandeminin ilk başlarında uygulanırlığı yerindeydi, riayet ediliyordu. Ne olduysa 2020 Haziran ayına gelinmesi ile birlikte Turizmden gelir gelecek diye bilinçsiz turist girişlerinin yeterince tedbir alınmadan  Ülkemize girişine müsaade edilmesiydi. Sonrası Sonbahar ve Kışın gelmesiydi. Bir de elma dersem çık armut dersem çıkma mantığıyla 2 gün yasak 3 gün normal olmasıydı. Asıl önemli olan ise Realist olmak gerekirse Aşının geç yapılmaya başlanması ikinci aşıların tamamlanamaması ve LEBALEB kongrelerin yapılmasıydı. Bu tür kongreleri halkımızın gözüne soka soka yapmak ne kadar doğruydu? Bence hiç doğru değildi. Realistliğime devam ediyorum kongre yapılacaksa sadece, delegelere oy kullandırılması, mesafe kuralına uyulması ve zamana yayılması ile olabilirdi. Oy kullanırken gövde gösterisi yapmadan gelen oyunu atıp evine dönebilirdi. Bu söylediklerim ayrım yapmadan bütün partiler için geçerli. Ya destekler LEBALEB destekler verildi mi ? Karınca kaderince desek daha doğru olur. Niye böyle diyorum ESNAFIMIZA yeterince destek verilmedi aksine ertelemeli KREDİYE yönlendirdik, vergilerini TAKSİTLENDİRDİK ve bununla da övündük. Daha da yetinmedik 10TL yardım kampanyası başlattık…

Restoranlar, Cafe, Organizasyon firmaları, Kıraathaneler, Kırtasiye, Okul Kantinleri, Konfeksiyon, Pazarcı Esnafımız, Kuaförler, Eğitim, Sürücü Kursları, Özel okullar hangi birini sayayım öyle çok ki ? Destek ne kadar 1000TL oda şartları sağlarsan. Yahu yukarıda saydığım ve sayamadığım birçok esnafımız için 2020 Nisandan bu yana ne yer ne içer? Evi, iş yeri kira olanlar ne yapar? En önemlisi bu esnaflarımızın yanında çalışan milyonları aşan insanımız ne yaptı? 1000 TL yardımla olacak iş değil. Kısa bir hesapla bağkur ya da sgk primi ne kadar olduğunu bilmiyorlar herhalde. Bağkur primi aylık 1000-1200TL sgk primi en düşük 900-1100TL bu destek bunlara yeter mi? Yetmez onuda alabilirsen. Peki alacağımız tedbirlerle bu pandemi ne zaman bitecek? Tedbir bizden takdir Rabbimden de ondan. Sağlık bakanımız ve sağlık çalışanlarımız gerçekten çok çalıştı. Sağlık bakanımız bile kongrelerde olan kalabalıkların doğru olmadığını dile getiren söylemleri oldu. İşin özü Pandemi sürecinde hem maddi hemde manevi olarak sınıfta kaldık. Neden dersek şu an birçok Dünya Ülkesi normalleşme sürecinde aldıkları tedbirlerle ve aşılamayı hızlı tamamladıkları için girmeye başladı. Rabbim inşallah Ülkemizi de, Dünyamızı da bir an evvel bu illetten kurtarması duasıyla…

Ülkemizin diğer gündemlerine gelirsek hangi birini dile getirelim. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Ülkemiz rahatlayacak, daha hızlı kararlar alınıp Ülkemizin daha müreffeh bir geleceğe gideceğini beklerken neler neler oldu. Papaz olayı ve döviz kurlarının yükselmesi ile birlikte o tarihten bu zamana kadar istikrarsızlık söz konusu. Hele birde döviz kurlarına bilinçsizce yapılan müdahaleler sonucu Merkez Bankası rezervlerimizin eksiye düştüğünü, ihtiyat akçelerinin bile harcandığını gördük. Peki döviz kurlarını düşürebildik mi? Maalesef. 

Gündemde ne oluştu 128 milyar dolar nerede? İş bilenin kılıç kuşanın sözü boşuna denilmemiş neden mi? “Dolarla mı? Alıyorsunuz maaşını?” söylemlerini görünce Damat beyin iyi olduğu alanın Enerji Bakanlığı olduğunu görmüş oluyoruz. Asıl önemlisi Cumhurbaşkanlığı sisteminin Ülkemiz için tutmadığını görmekteyiz. Acilen güçlendirimiş parlementer sisteme geçilmesi germektedir. 

Bir anda ve bir gecede Merkez bankası başkanı görevden alınabiliyor ve Türk Liramız bir gecede %17 ye varan değer kaybı yaşıyor. İşin garibi de Merkez Bankası Başkanı 20 ayda 4.kez değiştiriliyor. Ayasofya’yı açmak ve İstanbul sözleşmesini iptal etmek yerinde ve doğru bir karardı. Ama şu soruyu sormadan geçemiyorum 20 yıldır Ayasofya’yı neden açmadınız? İstanbul sözleşmesi neden vaktinde fesih etmediniz? Yerli otomobil için start verdik, Aya da çıkacağız, Doğalgazı da bulduk ama doğalgazı bulmamıza rağmen durmadan da zam geldi. Ya Emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımıza ne demeli. Döviz kurlarını frenlemek için harcanan dolarlar EYT’li vatandaşlarımız için harcansaydı veya pandemi döneminde esnaflarımız için harcansaydı olmaz mıydı? En çok üzüldüğüm noktalardan biride bir bakanın eşinin firmasından dezenfektan alınmasıydı. Neyi bekliyorlar anlamadım yüce divana gönderilmesi gerekmez mi? Lokantacılar odası başkanına ne demeli? bize destekler verilmedi deyince doğal olarak bizde 6 milyon nerede sorusunu sormak zorunda kalıyoruz ister istemez? Bitmiyor ki Orman alanı oluşturuluyor sonra bu Aslım Ormanı nerde demek zorunda kalıyoruz. Bu tür soruları soracağımıza Ülkemizin kanayan 6 yarasına çözüm bulsak olmaz mı? Peki bunlar ne 

 

1- Eğitim.  Cumhurbaşkanımızın 19.10.2020 tarihinde ” eğitimde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum.” sözlerinden anlıyoruz. Kendimde bir eğitimci olarak Eğitim sistemimizin acilen baştan aşağı değiştirilmesi kanaatindeyim. Eğitim de Manevi değerlerin, İlmi değerlerin, Vatan-Bayrak aşkı değerlerinin gençlerimize daha çok verilmesi, bununla birlikte ezberci mantık değil daha çok araştıran, ilmi ve bilmi bulan evlatlarımız olmalı. Yoksa her ile Üniversite açsak ne fayda mezun oldukları zaman gençlerimize İstihdam veremedikten sonra her ile 5 üniversite açsan da olmaz. Özellikle beyin göçünü durdurmak gerek. Covit 19 aşısını Almanya’da 3 TÜRK buldu haberlerini duyunca hem sevindim hem de üzüldüm. Bu insanlar neden orda? neden Ülkemde değil? diye.  Ya Meslek Liselerimiz, esamesi bile okunmuyor. Acilen bu liselerimize de gereken önem verilmeli, yoksa bu gidişle kalifiyeli insan gücü bulmakta zorlanacağız. Eğitim sistemizi düzelttiğimiz zaman şuna eminim ki Ülkemiz bunun meyvesini 10 yıl sonra toplamaya başlar.

2- Tarım ise asıl içimizi acıtan en önemli noktamız. Dört mevsimi yaşayan bereketli topraklarımız olmasına rağmen tarımda dışa bağımlı hale getirenleri sorgulamak gerek. Ülke olarak biz tarıma ve hayvancılığa önem verseydik şu son yarım asırda emin olun Dünya beşten büyük olurdu. Öyle ki tarımda aklımıza ne gelirse hepsini ihraç eder hale geldik. Biz ne yaptık peki en basiti Konyamızda tohum üretim merkezi olan yeri kapattık yerine Şehir hastanesi yaptık. Şehir hastanesini başka bir araziye yapamaz mıydık? Elbette yapılabilirdi. Bizim faiz ekonomisinden çıkıp acil ama acil tarıma ve hayvancılığa önem vermemiz gerek. Yani tüketen değil ÜRETEN ülke olmamız gerek.

3- Sanayi, elbette sanayi de iyi olmamız gerek. Ama dedim ya 4 mevsimi yaşayan bereketli topraklarımızı değerlendirirsek Sanayimizde kendiliğinden gelişecek. Öyle ya Bilim Merkezi, Kongre salonları yahut stadlar yapacağımıza yatırımları sanayiye yatırsaydık. Yerli otomobilimiz şu an Dünya piyasasına çıkmış olurdu. İşin garibi de Bilim merkezlerini de şehrin dışına yaptık, ulaşım nasıl olacak?

4- Hizmet sektörümüz büyük sıkıntıda. Hizmet sektörünü herkes yapacak diye bir kaide yok. Hizmet sektörümüzde Özel Eğitim Kurumlarına, Restoran, Cafe ve Gıda gibi hizmet sektörlerine kıstas getirilmeli ki gereken hizmeti vatandaşımız alabilmeli. Hizmet sektörünün sorunları dinlenip onlara göre çözümler üretilmeli.

5- İnşaata baktığımız zaman ise üreten bir sektör gibi görünse de tamamen tüketen bir sektör. Ne yazık ki yatırımların tamamını son 15 yılda Ülke olarak betona yatırdık. Ülkemizin ekonomisi inşaata değil en başta tarıma ve hayvancılığa bağlı olması gerekirdi. İnşaat sektörü döviz kurlarının ve faizlerin yükselmesi ile durdu. 2018 Ağustos ayından bu zamana kadar batan bir çok müteahhit ve mağdur olan arsa sahiplerini gördük. Ülke olarak belli başlı müteahhitlere çalışmaya devam ettik, ediyoruz da. İnşaat sektörüne sınıflandırma getirildi ama iş işten geçtikten sonra.

6- Dış siyaset ise çok düşündürücü. Bütün komşularımızla aramız açıldı. Mescidi Aksa Canımızsa Doğu Türkistan cananımızdı. Doğu Türkistan için gereken tepkiyi veremedik. Dış siyasetimiz iyi olacak ki sözümüz dinlensin. Çok üzüldüğüm bir nokta Sayın Cumhurbaşkanımıza Trump denen kendini bilmezin ve Putin’in yapmış olduğu saygısızlığı hala unutamıyorum.

 

Toparlayacak olursak yukarıda sıraladığımız maddeleri düzeltip uygulamaya koyduğumuz zaman emin olun ki Ülke olarak meyvesini 10-15 yıl içinde toplamaya başlarız. Eğer ki bizler, o şunu yaptı, bu bundan oldu gibi birbirimizi kıran söylemleri bırakıp, kim yanlış yaptıysa bu yanlış, kim doğru yaptıysa da bu doğru yaptı diyebilmeliyiz. Fikir alış verişi yaparak Ay Yıldızlı Bayrağımızın altında Ezanlarımızın okunduğu her alanda Dünyanın beşten büyük olduğunu sözde değil, tüm Dünyaya göstermeliyiz. Vakit kırma zamanı değil, vakit yapıcı olma vakti, vakit kutuplaştırma vakti değil birleştirme vaktidir. İslam Dünyası Lider olarak Ülkemizi beklemekte. Artık Dünya Biden’ın ağzına değil, bizim ağzımıza bakmalı. Müreffeh bir Türkiye’miz için GELECEK yakındır inşallah. Sevgiyle bakıyor, gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın diyor, Sizleri Allaha emanet ediyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.