Ramazan öncesi hayırlı bir iş yapalım dedik ve Kanal 42 Haber Müdürü Süleyman Kuloğlu ve Merhaba’dan Halid Şen’le birlikte Konya’nın meşhur Topal Hoca’sı olarak bilinen M. Ali İnal Hoca’yı ziyarete gittik.

İyi ki de gitmişiz. Öyle dua aldık ki ben ömrümde böyle dua almamıştım.

Hocamız “Benim gibi gariban bir hastayı şenlendirdiğiniz için şu anda Allahu Teala ve melaike-i kiram sizinle beraber” deyince gözlerim yaşardı.

Bir de “Rabbım, 70 yaşını geçen mü’min elleri boş çevirmeyeceğini, ne isterlerse vereceğini vaadediyor” diyerek 86 yaşında bizlere ve tüm ümmet-i Muhammed’e öyle güzel dualar etti ki artık ölsem de gam yemem!

Evet Topal Hocamız 1931 Sızma doğumlu. Hiç evlenmemiş ve genç yaşından beri ayakları tutmuyor. 7 ay Ankara’da, 7 ay da İstanbul’da hastanelerde yatmış. Koşarak gittiği yerlerden sedyede, tekerlekli sandalyede zor çıkabilmiş.

 O günden bugüne de sağlığına, zor şartlara rağmen hayata küsmeyip, pes etmeyip kendini Kur’an hizmetine adamış.

Kendisine kaç talebe okuttuğunu sorduğumuzda yaklaşık 150-200 bin cevabını veriyor.

Yaş 85, vücut iflas ama zeka, hafıza tam yerinde.

Bize hem Kur’an, ilim, manevi sahada sınırsız hizmeti sayıp dökerken, hem de siyaseti, güncel gelişmeleri takip etmekten uzak kalmadığını hakkalyakin gördük.

Sözü eline bir aldı ki Adnan Menderes, Necmeddin Erbakan, Turgut Özal’dan başlayıp, Mustafa Özkafa, Mehmet Şen, Mustafa-Musa Özkan, Mehmet Köseoğlu, Haşim Bayram, Ali Naci Dağlı, Naci Adanalı, Nevzat Arabacı… gibi pek çok isimle ilgili hatırayı bir çırpıda sayıverdi.

Bu arada yatağının başucundaki anahtar amblemli battaniye epey dikkatimizi çekti. Anahtar deyince rastgele bir anahtar anlamayın. Milli Selamet’in anahtar amblemli battaniyesi hasta yatağındaki Topal Hoca’nın sanki bir hatıra defteri, ajandası gibi.

Ona baktıkça Şahin Sineması’ndaki konferansları, Menderes’in idam sehpasından kasten yere düşürülüp tekrar ipi çekilerek eziyet ede ede can vermesini, 12 Eylül’de Erbakan Hoca’nın başına silah dayanarak “Seni de Menderes gibi yaparız” diye tehdit edilmesini, Ali Naci Dağlı’nın İran macerası, Radyo çalışmalarını… ve daha neleri hatırlayıp bize anlatıverdi.

Bir öğle namazını kılmak için saat 11’de hazırlığa başlayıp 2 saatte ancak namaza hazır hale gelebildiğini ama buna rağmen de “Allah’ıma bin şükür, hiçbir hastalığım yok, doktorla-ilaçla işim yok, benim doktorum O (cc)! ” diyerek semaya bakmasını  ve “En büyük sıkıntım İslam dünyasının perişan hali” diyerek Müslümanları dert edinmesini duygulanarak dinliyoruz.

Çoluğu çocuğu olmayan ve Karatay’da kendi başına yıkılmaya yüz tutmuş bir evde yaşayan, sakat ayaklarıyla 200 bin talebe yetiştiren Hocamıza Allah’tan sıhhat afiyet diliyoruz.

Onun da belki bizim yardım ve duamıza ihtiyacı var ama ondan bin kat daha fazla hepimizin onun duasına ihtiyacı var.

Reddedilmemesi vaad olunan bir dua almak istiyorsanız, buyurun bizden söylemesi.

Allah Hocamıza sıhhat, afiyet, hayırlı ömür ve hayırlı akıbet versin.