Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Soygun Mağduruyuz

Soygun Mağduruyuz

Nereye gidiyoruz yazı serisi


 

Ülkemizde yıllardır, (2002’den beri) döviz karşısında Yeni Türk Lirası, değerini korumakta Dolar ve Euro’nun fiyatları yükselmemektedir. Halkımız yıllardır yabancı paraların Türk Lirası karşısında değer kazanmasını “Enflasyonun bir göstergesi” olarak görmüş ve hükümetleri değerlendirirken o hükümetin, idareyi devralması ile bir seçime gitmesi arasında dövizdeki değer artışının yüzde miktarı ile ölçer olmuştur.

Halkımız, “Şimdi ekonomi ne kadar istikrarlı gidiyordu (!)” Aferin AKP hükümetine diyor ve bunu 2009 seçimlerinde sandık başına gidince de gösteriyor ve AKP’ye yine yüzde 37’ye varan bir destek sağlıyordu.

Peki, bu hükümet bu işi nasıl sağlamıştı. Bundan evvelki hükümetlerin başaramadığı bu işi bu hükümet nasıl başarmıştı. Yoksa bu bir mucize (!) mi idi. Yazımızın burasında sözü Prof. Dr. Şükrü Kızılot’a bırakıyor, onun bir ilim adamı olarak tespitlerini sunuyorum.

Kendisi ülkemizin sayılı maliye ve vergi uzmanı olan Prof. Dr. Şükrü Kızılot bu konuda yazdığı yazısının adını "Yabancılar için faiz ve borsanın dayanılmaz cazibesi" olarak koymuş ve şunları söylemiştir.

ŞÜKRÜ KIZILOT DİYOR Kİ

Türkiye yabancılar tarafından soyuluyor. Ancak bu soygun silahla yapılmıyor! Tamamen yasal. AKP iktidarının uyguladığı para politikaları ve yabancılara sağladığı yasal ayrıcalıkla yapılıyor. Bu soygun, daha sonra onlar acısından vurguna dönüşüyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen bir kazanç elde ediyorlar ve gerektiği anda "Haydi bize eyvallah, çok teşekkür ederiz" deyip gidiyorlar. Soyulan, iliğimize kadar sömürülen halkımız ama kimsenin kılı bile kıpırdamıyor.

Türkiye, AKP iktidarı döneminde "dünyanın en yüksek faizini veren" ülkesi oldu. Son bir yıl içerisinde borsada elde edilen kazanç dolar bazında yüzde 63, Euro bazında yüzde 52, Hazine bonosu ve Devlet tahvili bazında ise yüzde 50'ye ulaştı. 

Açık örnek: 31 Temmuz 2006'da dolar kuru 1.568 YTL idi. Bu kurdan dolar bozduran yabancılar yüzde 22,8 faizli Hazine bonosu aldılar. Bu bonoları 31 Temmuz 2007'de, yani tam bir yıl sonra sattılar. Dolar kuru bu kez 1.280 YTL idi. Böylece, tam bir yıl önce Türkiye’ye yatırdıkları bir milyon doları, bir milyon 504 bin dolar olarak geri götürdüler. Kazançları, bir yılda dolar bazında yüzde 50 olmuştu! Dünyanın hiçbir yerinde böyle vurgun, böyle bir yasal soygun yapmak mümkün değildir.

Bu hesaba dikkat edecek olursanız, kazancın içerisine Devlet tahvili’nin faiz gelirleri ile Borsa gelirleri dâhil edilmemiştir. Onları da katarsanız kazanç “kaymaklı gelir” olur.

FAİZ KAZANCINA VERGİ VAR MI?

Şimdi belki diyeceksiniz ki "Kazanmışlar ama vergisini de elbette vermişlerdir" Hayır, yabancılar için bu kazancın vergisi de yok! AKP iktidarı mevzuatı değiştirdi. Yabancıların faiz kazançlarına sıfır vergi (!) uygulamaktadırlar, yani vergi vermemektedirler.

Ülkemiz, yabancı yatırımcılara çalışıyor! Ancak bu yatırımcılar buraya gelip fabrika kurmuyor, insanlara is yaratmıyor. Bunlar para cambazı. Türkiye’ye sıcak para, kara para, ak para, serseri para, her neyse getiriyorlar. Paraları bozdurup borsaya, Devlet tahviline, Hazine bonosuna yatırıyorlar. İstanbul borsasının yüzde 72'si şu anda yabancıların elinde bulunmaktadır!

Ve bu iktidar bu yabancılara inanılmaz vergi ayrıcalıkları sağladı. Yabancı para yatırımcısı parasını Türkiye’ye getirdiği, ya da götürdüğü zaman kendisinden vergi alınmıyor. Borsa gibi, Devlet tahvili ve Hazine bonosu kazancında da vergi yok!

EN YÜKSEK FAİZ TÜRKİYE’DE 

Dünyanın en yüksek reel faizi Türkiye’de. Böylece dolar bozduran yabancılar yüksek faiz-düşük kur sarmalında büyük paralar kazanıp gidiyorlar. Ya da daha fazla vurmak için bekliyorlar.

Ne zamana kadar bekleyecekler? Sorun işte burada yatıyor. Paralarını çekip gittikleri anda Türk ekonomisi sarsılacak, kıyametler kopacak.

Hükümet bunu önlemek için faizi yüksek, döviz kurlarını düşük tutuyor. İhracatçı ağlaşıyor, kredi alanla veren ağlaşıyor ama hiçbir şey değişmiyor. Yabancalar bizim onlara sağladığımız avantaj ve ayrıcalıkları iyi görmüş, hep birlikte bizi içimizden vuruyorlar. İliğimize kadar somuruyorlar.

Osmanlı döneminde devleti ve milleti yine yabancılardan oluşan banker-sarraf- tefeci güruhu sömürürdü. Simdi Türkiye’yi onların benzerleri, bu kez "yatırımcı" kimliği ile sömürmeyi sürdürüyor. Bir yılda dolar bazında yüzde 50 net vurgun!

Ama kabahat onlarda değil, onlara bu vurgun ortamını yaratan bizimkilerde.

"Vergi ve faiz avantajları nedeniyle Türkiye’ye gelen sıcak (emanet) para 90 milyar dolara ulaşmış durumda. Döviz kuru düşük, faiz böyle yüksek olduğu surece, Türkiye, sıcak paranın aktığı ülke olmaya devam edecek. Türkiye yabancılar için inanılmaz bir cazibe merkezi oldu. Türkiye’ye akın ediyor, inanılmaz paralar kazanıyorlar..."

Peki, o büyük paralar, yabancıların hem de bir kuruş vergi vermeden, bir kişiye iş ve istihdam yaratmadan, bir tek fabrika kurmadan kazandığı o milyarlarca dolar kimin cebinden çıkıyor? Elbette ki bizim, bizlerin, hepimizin…

2009 BÜTÇESİNE DİKKAT

2009 yerel seçimleri tamamlanmış, geçen dönem de olduğu gibi AKP hükümeti tek başına iktidarına devam etmektedir. Ülkenin bütün yetkileri ellerinde olduğu gibi bütün bilgilere ulaşmak da bunlar için o kadar kolaydır.

Yedi senedir ülkemizi yöneten iktidar hiç geriye dönüp de bir durum muhasebesi yapmaz mı? 2002’de iktidara geldiklerine ülkenin iç ve dış borcu neydi. Aradan 7 sene geçtikten sonra durum ne olmuştur. Her yıl bu kadar ödeme yaptığımız halde (2009 bütçesinde ödenecek iç ve dış borç faizi olarak 57 milyar dolar konmuştur – Her hafta 1 milyar dolardan fazla ödeme) borcumuz bu 7 sene de ne kadar artmıştır?

Hazinenin zaman zaman satışa çıkardığı “Devlet tahvili” yüksek faizli ve 3–5 ay sonra geri ödemeli olup, bu tahviller sermayesinin % 40 yabancıların eline geçmiş bulunan Bankalarımız tarafından kapışılmıştır. Hükümet bu tahville yabancılara ödediğini, halktan vergi, zam, açıktan para basımıyla olarak geri çıkartmaktadır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi
SON YAZILAR