Say ve Alaton Gibilerin Gözüyle "Fetih 1453"

Köklü, parlak zaferlerle dolu tarihimiz ile ilgili, doğru dürüst bir film yaptığımızı söylemek çok zor. Bu alanda sınıfta kaldığımız kesin. Geçen hafta gösterime giren “Fetih 1453” filminin sadece tanıtımını izleyebildim. İnşallah bu hafta izleyeceğim.
Film gösterime girer girmez, olumlu olumsuz yorumlar yapılmaya başladı. Yorumcuların başında, piyanist Fazıl Say geliyor. Fazıl Say’ı “uluslar arası piyanist” olarak tanırsınız. Ama yorum alanı oldukça farklı! Diyor ki: “Bana Fetih 1453 filminin müziklerini yapma konusunda teklif geldi. Filmin bir bölümünü seyrettikten sonra, film müziği yapmaktan vazgeçtim. İnsanlar iyi bir film ile karşılaştıklarında mutlu olmakta. İyi bir film ise, kanımca sadece bir toplum için değil, tüm toplumların, tüm insanlığın kalbinde iyi olursa işlev görecektir. Bu film diğer toplumlarda maalesef sorun yaşacak. Sürekli Türk kahramanlığını övüyoruz. Sadece Türkler sevinecekse, başkası niye seyretsin o filmi?”
Kardeşim! Bir Batılı İstanbul’un fethine niye sevinsin? Sevinir mi? Peki Müslüman Türk Milleti İstanbul’u fethetmekte niye övünmesin? Övünmez mi? ABD, Vietnam’da perişan oldu ama çektiği filmlerle sanki savaşı kazanmış gibi halkını tedavi etmeyi başardı. Vietnam ile ilgili çekilen filmleri CIA finanse etti. Hatta bu filmleri CIA çektirdi. CIA Amerikalılara dedi ki: “Çocuklarınız boş yere ölmedi!” terapisini yaptı. Aynı ABD, soykırım yaptığı Kızılderililer ile ilgili yıllardır film çekti, hala da çekmeye devam ediyor. Bu filmler sayesinde, Beyaz adam iyi, Kızılderili kafa derisi yüzen yabani adam imajına büründü. ABD ve Batı’da bu işler hiç yadırganmaz.
ABD ve Batı eskiden olduğu gibi, bugün her zamankinden daha çok Müslüman Türkün değerlerine düşmandır. Birinci Cihan Harbi’nda Almanlarla aynı safta olmamıza rağmen, Filistin İngilizlerin eline geçince, Almanlar sabahlara kadar içki içtiler, kiliselerde çanlarını çaldılar. “Filistin’i Müslüman Türk’ten kurtardık!” diye sloganlar attıklar. Alman’ı, İngiliz’i, Fransız’ı, ABD’lisi, İstanbul’un Türklerin eline geçmesini hala hazmedebilmiş değiller. Çörçil: “Nesillerden beri İngilizceye yerleşmiş olan sözcüklerin değiştirilmesine karşıyım. Şimdiye kadar kullandığımız sözcüğün özel bir anlamı yoksa yerel kullanım biçimini benimseyebiliriz. Ancak İstanbul ve Ankara için bu, söz konusu olamaz. ‘Constantinople’ sözcüğü asla terk edilmemesi gerekir, ancak aptalların anlaması için ‘İstanbul’ yazılabilir!” der. Bunu Say gibilerin iyi okuması ve anlaması gerekir. Ama ne çare, ya okumuyorlar ya da gerçekten anlamak istemiyorlar.
Yalnız piyanist Say mı? Bir başka cepheden İshak Alaton’un salvolarını izliyoruz. İshaK Alaton Haber Türk’te aynen şunları söylüyor: “Tarihimizle niçin yüzleşmiyoruz? Türkiye Ermeni tehcirini kabul etmeli ve yüzleşmeli! Soykırım yaptığını kabul etmeli! Bu kabulle birlikte mesele kapanır gider. Çünkü babaların işlediği suçun cezası evlatlara çektirilemez. Bu evrensel bir hukuk kuralıdır!”
Türkiye “Soykırım yaptım” diyecek ve Ermeniler bu işin peşini bırakacak, öyle mi? Bu tanımanın ardından tazminat, tazminatın arkasından da toprak talebi gelecek. Bunu Ermeniler açıkça söylüyor zaten. Alaton’un bunu anlamayacak kadar saf olmadığı belli olduğuna göre, geriye art niyetli olduğu ortaya çıkıyor.
Bir yanda uluslar arası (!) piyanist Say, diğer yanda Musevi Alaton. Bunlar açık konuşanlar! İçimizde o kadar çok Say ve Alaton var ki, bunlarla ilgili kitap yazılmaya kalkışılsa, ciltler dolusu kitaplar ortaya çıkar.
Bizim ülkemiz kadar, yediği ekmeğe ihanet eden, tarihine söven bir başka ülkenin olduğunu hiç zannetmiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Türkiye'de Neler Oluyor?

26 Ağustos 2012 Pazar 18:19

Nefis Putlarınızı Kırın

09 Ağustos 2012 Perşembe 18:23

Büyük İsrail'e Adım Adım

26 Temmuz 2012 Perşembe 18:15

Suriye Kumpası

18 Temmuz 2012 Çarşamba 18:51

Necip Fazıl'ı Tanıtamayan Bakanlık

30 Mayıs 2012 Çarşamba 19:10

Osmanlı Coğrafyasında, Osmanlı Politikası

23 Mayıs 2012 Çarşamba 20:09

Soros Vakfı

16 Şubat 2012 Perşembe 17:38

Ilgınlı Onbaşı'nın Sarıkamış Mektubu

01 Şubat 2012 Çarşamba 18:17