Sadakatin Adı Kurban, Teslimiyetin Adı Bayram
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘And olsun seni öldüreceğim.’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.’ dedi…” (Mâide 5/27)
İbrahim (a.s) bir imtihandan geçiyor ve oğlu İsmail (a.s) ise bu imtihanda babasına “Babacığım Rabbimiz sana ne emretmiş ise yerine getir. Beni inşallah sabredenlerden bulacaksın.” Diyerek babasının imtihanında büyük bir teslimiyet göstermişti. Sorgulamamız gereken ise bizdeki İsmail’i teslimiyet, bizdeki İbrahim’i sadakat şuurunu hatırlatan her kurban bayramında bu şuuru yakalayabiliyor muyuz?
Hatırlayın dostlar. Hz. Âdem’in iki oğlu karşımıza bir ibret öyküsü olarak çıkar. Samimiyeti yakalayamayan ve nefsani duygularla hareket edenin Kurbanı kabul edilmezken diğeri ise halisane niyetle, sırf Allah’ın rızasını kazanmak için Rabbine kurban takdim etmiş ve kurbanı kabul edilmişti. Buradaki imtihanı kaybeden kardeş bir peygamber oğluydu. Hâlbuki babası iki evladına da nasihatte bulunmuş Allah (cc)’ın bir tek ilah olduğunu ve yalnızca O’na ibadet etmeleri gerektiğini, şeytanın ve nefsin ise en büyük düşmanları olduğunu tek tek ikisine de anlatmıştı. Ama sadece biri öğüt aldı. Rabbine samimiyetle kullukta bulundu ve dünya imtihanını kazanmış oldu. Diğeri ise gerçeği göremedi şeytanın yolunu takip etti ve ebedi cehennemlik oldu.
“Oluklar çift birinden nur akar birinden kir.” derken üstat dünya hayatındaki tercihimizin kendi elimizde olduğunu çok güzel bir şekilde açıklamıştır. Şunu iyi kavramamız gerekir ki: Bu kurban belki de bizim için bir dönüm noktasına vesile olacak, İsmail’i teslimiyeti karamış olacağız. Kurbanın et ve kanı asla Rabbimize ulaşmadığı ve sadece takvamızın ulaştığı Hac suresi 37.ayeti kerimede açıkça ifade edilmiştir. Şunu açıkça söylemek gerekirse Kurban Bayramı ne et yarışı, ne de tatildir. Peki öyleyse nedir?
Kurban demek, gerçek samimiyeti göstermek suretiyle fakir kardeşlerini görmektir.
Kurban bağışında bulunarak, yurtiçi ve yurt dışındaki fakir kardeşlerimizin gönlüne girebilmektir.
Küslüklere son verip birliğe beraberliğe dostluğa kucak açmaktır.
Büyüklerinin bayramlarını tebrik edip hal ve hatırlarını sormak, akrabalık bağlarını en güçlü kılmaya çalışmaktır.
Karşılık gözetmeksizin, kardeşini çıkarsız sevmektir.
Mü’min kardeşinin yardımına koşmaya “ben de varım” diyebilmektir.
Sevmektir. İslam’ın hoş görüsünü götürmektir dünyanın bir ucundaki seni bekleyen bir çift göze.
Ve nihayetinde kurban kurbiyyettir. Rabbine yakınlaşmaya bir vesiledir.
İşte böylece Kurban Bayramı gerçekten bayram olacaktır. Ve Alvarlı Efe Hazretlerinin dediği gibi “Bayram o bayram ola” sözü yerini bulsun.
Selam, dua ve muhabbetlerimi sunuyor, Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.
Bayramınız Mübarek Olsun Dostlar…