Kurban Bayramı da bitti gitti… *** Gerilerde kaldı… Ömür dediğin bir AN… Gerisi yalan DOLAN… *** Necip Fazıl Kısakürek Üstad, bakın akıp giden zamanı şiirinde nasıl nakşediyor; *** Nedir zaman, nedir? Bir su mu, bir kuş mu? Nedir zaman, nedir? İniş mi, yokuş mu? *** Bir sese benziyor; Arkanız hep zifir! Bir sese benziyor; Önünüz tüm kabir! *** Doğduğumuz günden itibaren hızla kabirlerimize koşuyoruz… *** Küçükken götürüldüğüm mezarlık ziyaretlerini hatırladım bu bayram mezarlıkta… *** Hiçbir şey ifade etmezdi bana… Taşlar ve üstü engebeli, toprak birikintileri… *** Orada yatan hiç kimseyi tanımazdım… Babam fısıldar gibi konuşurdu… *** ‘İşte annem, dedem, babam’ diye… *** O coşkulu bayram sabahları babamın yüzünde ki kederi anlayamazdım… *** Şimdi bu bayram benim çocuklarımın benim kederimi anlamakta güçlük çektikleri gibi… *** Kendimi soğuk taşların arasında fısıldarken buldum… *** ‘İşte babam, dedem, halam, amcam’diye… *** Ürperdim… Çocukken yüzümdeki anlamsız ifadeyi çocuklarımın yüzünde görünce… *** Bu bayram sabahı kabristanda şirazem yerinden oynadı… *** O soğuk taşlar üzerinde ne çok tanıdığın ismi var… *** Engebeli toprak birikintileri altında ne canlar istirahatta… *** Ömürde kaç bayram kaldı sorusunu sordurarak, bir bayramda böyle geçti gitti… *** Yazımızı yine Necip Fazıl’ın TABUT şiiriyle bitirelim… *** Ufka bakarlar; Ölüm uzakta mı, uzakta... Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta... *** Can Pazarında; Kurbanda… Bir garip mezarlık ziyaretinin bize düşündürdüklerini paylaştık bugün sizlerle… *** Pazartesi günü daha keyifli bir yazıda buluşmak dileğiyle…
Önceki ve Sonraki YazılarYAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.