Mukaddes Beldelere Doğru...

“Ruhum sana âşık, sana hayrandır Efendim/ Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim/Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim/ Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim.”

(Peygamber Âşığı Ali Ulvî Kurucu)

Hayatımda ilk defa Kâbe’yi ve Medine ve Mekke’deki kutsal yerlere dinî bir ziyarette bulunacağım için içim kıpır kıpır…

Kâbe-i Muazzamayı tavaftan ve Safâ ile Merve denilen iki mukaddes mevki arasında sa’yetmekten ibaret Umre’ye; “Hacc-ı asğar” deniliyor.

Sevgili dostlar! Mukaddes beldelere, Müddessir sûresinde “Ve elbiselerini lekelerden uzak tut!” şeklinde mealen ifade edildiği gibi kalbimi her türlü günah ve kirden arındırmaya gidiyorum. Aldığımız seküler eğitimden dolayı içimiz-dışımız maddî ve manevî olarak o kadar çok kirlendi ve kirletildi ki, ruhen, zihnen ve manen temizlenmek vakti, Allah’ın bir lütfu ve bereketiyle geldi.

Gazeteci-yazar olarak bugüne kadar toplumla ilgili pek çok haber yaptım. Pek çok tanıdığım veya tanımadığım insanlarla, şu veya bu sebeple muhatap oldum. İnsan psikolojisini bilen bir insanım. Kendimi ayırt etmeksizin diyorum ki, toplumumuz iman buhranı içerisinde kıvranmakta, itikaden bozuk ve vicdanen tefessüh etmiş vaziyette. Toplum iki kutba ayrıldı. Bu ayrılma, devlet içerisinde paralel olarak yapılanan ve dini kullanarak kitleleri etkileyerek kandıran FETÖ örgütünün asıl hedefi, din idi. Devletin belli başlı kurumlarına çok büyük zararlar vererek 15 Temmuz öncesi ve sonrası büyük darbeler vurdu. En büyük tahribatı genç nesilleri hedefleyen din sahasında oldu. Darbe başarılı olsaydı “BOP” projesinin bir parçası olarak Ilımlı İslâm’ın ”Kâinat İmamı(!)” ve “Halife” olarak baştacı edilecekti. Dünyada ve ülkemizde İngiliz ve diğer istihbarat örgütlerinin girmediği dini cemaat kalmadı. Bu sebeple bundan sonraki paralel-yatay-dikey oluşumlara da çok dikkatli ve uyanık olmalıyız.

Hz. Peygamber'e hakaret etmek ve onu zulmetmek için müşriklerin attıkları pislik ve pisliklerin günümüzdeki bin bir çeşitli yol ve yöntemleriyle beyinler uyuşturuldu, insanlar

mankurtlaştırıldı. Kalplerde oluşan siyah lekeler gittikçe çoğaldı.

“Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkedip, şehvetlerine (heva ve heveslerine) uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardır.)

Ancak tövbe edip yeniden iman edenler ve sâlih amel işleyenler başka.” (Meryem, 59-60)

Müslüman toplumlar olarak gayya kuyusunda debelenip duruyoruz. Hıristiyan dünyası ile Müslüman âlemi dağınık vaziyette ve Benî İsrail’in hizmetinde. Siyonist Yahudiler Gazze’de ve Suriye’de her yeri bombalarla vurup darmadağın ederken hıristiyan ile müslüman idarecilerin ellerinden “kınamak”tan başka bir şey gelmiyor!

Türk-İslâm âleminin ve Müslümanların üstünlüğü, “mümin” olması yâni iman sahibi olmasına bağlı:

“O halde yılmayın, ümitsizliğe kapılmayın. Çünkü imanınız gerçekse, mutlaka üstünlük elde etmelisiniz.” (Âl-i İmrân, 139)

Ey iman edenler, iman ediniz.” (Nisâ,136)

Türk-İslâm medeniyetinin yeniden dirilişi için bizim yeniden iman etmemiz lâzım. Bizim kendimizi fikren, zihnen, zikren, madden ve manen yeniden donatmamız gerekiyor.

Unutmayalım ki; “Veren el alan elden üstündür.”

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) buyuruyor:

“Ey müminler, ölmeden evvel Allah’a tevbe ediniz. Gerçek Müslüman, dilinden ve elinden başkaları zarar görmeyen kimsedir. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız.

Allah’ın sevdiğini seviniz. Allah’ı can-ü gönülden seviniz, Allah’ın kelâmından ve zikrinden asla usanmayınız. Aranızda Allah Kelâmı ile sevişiniz.” (Kaynak: Ali Himmet Berki ve Osman Keskioğlu, Hâtemü’l – Enbiyâ Hazreti Muhammed ve Hayatı, İslam’da İlk Cuma Hutbesi, DİB Yayınları Ankara-1981. Sekizinci baskı, s. 190-191)

Kıymetli dostlar ve sevgili takipçilerim, bir gün sonra Rabbim izin verirse, Konya’dan Medine’ye doğru uçakla uçmuş olacağım. Dualarınızı eksik etmeyiniz.

Hakkınızı helâl ediniz. Benim hakkım sizlere helâl-i hoş olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi

Camideki Şölen!

04 Aralık 2025 Perşembe 12:29

Aile Bizim Neyimiz Olur?

27 Kasım 2025 Perşembe 15:41

Göl ve Barajlar Neden Kuruyor?

20 Kasım 2025 Perşembe 16:26

Balkanlar Neyimiz Olur?

06 Kasım 2025 Perşembe 14:31

Aile Olmak

23 Ekim 2025 Perşembe 13:46

'Dijital Faşizm'e Doğru...

16 Ekim 2025 Perşembe 14:34

Zâlim Siyonist Küresel Çete

02 Ekim 2025 Perşembe 15:40

Ahlâkî Çöküntüye Doğru…

25 Eylül 2025 Perşembe 15:05

Çıplaklık Kültürü

11 Eylül 2025 Perşembe 14:57