Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Kalplerin İyileşmesi (3)

Kalplerin İyileşmesi (3)

Buhari, sahihinde Enes bin Malik’ten rivayet ettiği bir hadis-i şerifte -Allah kendisinden razı olsun- Enes şöyle demiştir: “Nebi (s.av.) ile birlikte Tebük Savaşı’ndan döndük şöyle buyurdular: “Gerçekten Medine’de öyle adamlar var ki biz patika yollardan ve vadiden geçerken onlar bizimle beraberdir; kendilerini özür hapsetmiştir” (13) .
Müslim’in rivayetinde Cabir’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte – Allah ondan razı olsun- Resulü Ekrem (s.av.) şöyle buyurur: “Gerçekten Medine’de öyle adamlar var ki siz bir yolda yürür veya bir vadiyi geçerseniz sizinle beraber olurlar; kendilerini hastalık hapsetmiştir” (14).
O adamlar sahabedendir, kendileri Medine’de özürleri ve hastalıkları sebebiyle hapsedilmiştir. Tebük seferine Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte çıkmadılar ve lakin kalpleriyle ve niyetleriyle çıktılar. Onlar ruhlarıyla Rasulullah (s.av.) ile beraberdir, görüntüleriyle hicret yurdundadırlar. Bu, kalp ile yapılan cihattır.
İbni Kayyım rahimehullah, (Allah ona merhamet etsin): Bu, kalp ile yapılan cihattır ve o dört basamaktan biridir. Onlar: kalp, lisan, mal ve beden.
Hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Müşriklerle dillerinizle ve kalplerinizle ve mallarınızla cihat edin” (15).
Onlar hastalık yahut özür sebebiyle Medine’den çıkmayan sahabedir. Onlar, bizzat kendileri ve mallarıyla cihada çıkan kimselerle ecirde eşittirler. Bu, Allah’ın fazlındandır, dilediği kimselere verir. Allah sübhanehu ve Teâlâ’ya yarış, kesinlikle niyetle ve doğru istekle kesin azimetle olur. Şayet özür sebebiyle amelde geri kalınmışsa bu da böyledir.
İbni Receb rahimehullah, “Faziletler bedeni amellerin çokluğuyla değil, aziz ve celil olan Allah’a halis bir niyetle bağlanmakla gerçekleşir. Doğru olanı, sünnete tabi olmakla ve kalplerin maarifinin ve amellerinin çokluğuyla gerçekleşir” (15).
Bu sebeple Bekir bin Abdullah Elmüzeni – rahimehullah- Ebu Bekir sıddık’ın diğer sahabeyi geçmesinin sırrı beyanı konusunda - Allah onlardan razı olsun- şöyle dedi: “Ebu Bekir, onları ne orucuyla ve ne de namazıyla geçmiştir, kalbindeki iman ve ihlasıyla geçmiştir.”
Men lî bimisli seyrike el müdelleli
 Temşi ruveyden ve teciü fil evveli
Senin gidişatın benzerini bana kim gösterebilir
Yavaş yürür önde gelirsin
(Yani samimi imanın ve halis niyetin seni her alanda öne geçirmiştir.)
Ey muhterem kardeşim: Gerçek takva, uzuvlarda olmaz kalpte olur. Allah sübhanehu ve Teâlâ buna delil getiriyor ve Kâbe’ye sevk edilen kurbanlık develer ve kurbanlıkların kesilmesi hakkında şöyle buyurur: “ Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır, fakat ona sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davranışları müjdele! (16).
Sübhanehu Teâlâ’nın dediği gibi Allah Teâlâ’ya ulaşan kalplerin takvasıdır: “Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır. O’na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah’a amel-i salih ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı bozulur” (17).
Bütün amelden kast olunan Allah için kalplerin takvasıdır, ibadet, tek olan ve muhabbet ve tazimin ancak kendisine olan Allah içindir.
Allah katında fazilet amellerin dış görüntüsüyle değil, bilakis hakiki iman iledir. Amellerin üstünlüğü, sahibinin kalbinin şüphe bırakmayacak şekilde takip ettiği yoldur.
Hatta iki amel işleyenin her birinin rütbesinde bizim için apaçık görünür. Bu ikisinin arasında fazilet ve üstünlük sema v e arz arasındaki mesafe gibidir.
Bu husus, kalbin ıslah edilmesi, temizlenmesi ve afetlerden tahliye edilmesi konusunda itina gösterme zaruretini teyit eden şeylerden biridir ve faziletlerin süsü konusunda: Muhakkak Allah Teâlâ kullarının kalplerini nazarının / bakışının mahalli kılmıştır.
Ebu Hureyre’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte - Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Rasulullah (s.av.) şöyle buyurdu: Gerçekten Allah cesetlerinize ve suretlerinize bakmaz ve lakin kalplerinize bakar ve parmağıyla göğsüne işaret etmiştir” (18).
Devam Edecek
----------------------
Kaynaklar
13. Buhari: 4423
14.Müslim: 1911
15. Ebu Davut: 2504, Nisai: (6 /7), Ahmed (3 / 124, 152)
16. Zadül Mead (3 / 571)
17. Fâtır: 10
18. Müslim: 2564

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi
SON YAZILAR