A. Galip Doğan

A. Galip Doğan

İstanbul'un Fethi

İstanbul'un Fethi

Peygamberimiz (S.A.V) bu fethi hendek kazarken, Selman-ı Farisi bir kayayı kıramamıştı. Efendimiz (S.A.V) hendeğe inmiş Bismillahirrahmanirrahim diyerek kayaya vurmuş, kaya parçalanmıştı. Bu esnada bir çıngı sıçramış. Efendimiz (S.A.V) bu Bizans’ın üzerine gitti. Helak olacak buyurmuştur. Diğer çıkan kıvılcımlarda Pers İmparatorluğu üzerine gitti. Buyurarak ta o gün fethe işaret etmişlerdir. Ayrıca bu hadisi de meşhurdur. ‘İstanbul mutlaka fetholacaktır. Ne mutlu onu fetheden komutan ne mutlu onu fetheden askere’ Bu fetih müjdesini alabilmek için 10’dan fazla kuşatma oldu. En ünlü kuşatma Muaviye döneminde 90 yaşındaki Ebu Eyyubil Ensari’nin de katıldığı kuşatmadır ki o kuşatma büyük sahabe orada şehid olmuştur.
Fatih’in babası 2. Murat; Fatih Sultan Mehmet doğduğu zaman Ankara’da meskun olan Hacı Bayram’ı Veli’yi çağırtarak çocuğunun ismini koydurmuştur. Adını Muhammed koymuş. Sultan 2. Murat Hacı Bayramı Veli’ye sorar “Hocam acaba İstanbul’un fethi bize nasip olacak mı der bir müddet murakabeden sonra başını kaldırır. Şöyle der “Sultanım bu fethi siz ve biz göremeyeceğiz. Ancak şu beşikteki şehzade ile bizim köseye nasip olacaktır” der. O gün o müjdeyi verir.
Osmanlı tarihinde padişahlar içerisinde iki padişah vardı. Hem sultan hem de icazetli mürşidi kâmil birisi Fatih’in Babası 2. Murat Bayramiye tarikatından icazetli idi. Diğer 2. Abdülhamit Han şazeliye tarikatından icazetli idi.
Sultan 2. Murad oğlu Fatih’i özel hocalarda yetiştirir. Molla Fenari, Molla Hüsrev gibi. Fatih yedi yaşında hafız olmuştur. Günün ilimlerine vâkıf olduğu gibi birkaç dilde biliyordu. Manisa’da şehzade olan Mehmet ta o günlerde istihkâmcılardan bir takımı İstanbul surlarını incelemeye ve oradan parçalar getirmeye gönderdi. Dönüşte bazı askerler, bu çocuk bu taş ve kireci ne yapacak. Bizi boşuna yordu diye komutana kafa tutarlar. Komutan ise şu tarihi sözü söyler “ben bu parçaları ne yapacağımı bilmem ve karışmamda. Bana verilen görev bunu incelemek ve parça getirmektir, ne yapıyorsa yapar, beni ilgilendirmez” der. Burada da emre itaati görüyoruz. Şehzade Mehmet o parçaları laboratuarda incelemiş, nasıl bir top döküleceğini düşünmüştür. Bunun için Bizans zindanlarında esir olan Macar asıllı top ustası Ruban’ı kaçırmıştır. Padişah kendisi avam projeyi Ruban’a vermiş, bu projeyi incele çok büyük hareketli, aşırtmalı top yapacağız demiştir. Ruban büyük bir ustalıkla 60 manda ile çekilen 50 okka barut alan Şahi adlı topu döktürmüştür.
RUMELİ HİSARI
Hisarın inşaatına 15 Mayıs 1452’de başlamış, bütün Avrupa’nın karşı olmasına rağmen Hisarı yaptırmıştır. Bu hisar Tuna Nehri ile Karadeniz’den gelen yardımları kesecektir. Hisar 31 Ağustos 1452 de tamamlanmıştır.
DİVANI HÜMAYUN’UN TOPLANMASI
Padişah 1452. yılının sonlarında divanı toplamış, Bizans kuşatmasını gündeme getirmiştir.
Çandarlı Halil Paşa ve bazı zevatlar kuşatmaya karşı çıkmış. Padişahın yaşının küçük olmasından dolayı kuşatmadan vazgeçirmek istemiştir.
Hocası Akşemseddin “kuşatmaya devam buyurun. İnşallah Fetih müyesser olacaktır” diyerek, beyatını tazeler. Onun üzerine genç padişah kükrer, elini vurarak Çandarlı’ya doğru şöyle der. “siz ne zannediyorsunuz şu baş şu ten günlerdir, yastık yüzü yatak yüzü görmemiştir. Ya ben İstanbul’u ya İstanbul (Kostantiniye) beni alır” der. O gün kuşatma kararı alınır.
./..
../.
Edirne’den ordu hareket eder. 6–12 Mayıs tarihlerinden büyük hücumlar olur. Fakat zincirlerle kapalı olduğu için gemiler Haliç’e giremez. 22 parça gemiyi dağda yaptırıp, kızaklarla bir gece aniden denize indirdiler. Bir ara Kaptan-ı derya Baltacı Süleyman Paşa yanlış rota verir. Fatih atını denize sürer: Gemiye yaklaşın, gemiyi sağa al, sola adliye ikaz eder. Paşa bir de ne görsün: Padişah, atıyla denizin üstünde yüzüyor. Herhalde bu sıradan bir olay değildir. Sonra Süleyman Paşa azledilir. Yerine Kaptan-ı derya Hamza Paşa getirilir.
28 Mayıs sabahı, hocası Akşemseddin Hazretlerine Ahmet Paşa’yı gönderir. Paşa;
Akşemseddin’e; Hünkârım fethi merak eder, acaba çok mu sürecek, fetih ne zaman olacak, diye sorar? Akşemsettin tebessüm ederek: İnşaallah fetih çok yakındır, Bu müjdeyi bana İki Cihan Sultanı verdi der.
29 Mayıs 1453 Salı günü tüm hazırlıklar gözden geçirilir. Şahı adlı top, menzil alanına girer.
Sabah namazı cemaatle kılınır. Padişah çok içli ve heyecanlı bir konuşma yapar. Akşemseddin hz.de dua eder. Son sürat hücum başlar. Şahı adlı o koca top ateşlenir. Surdan bir gedik açılır.
Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi:
Şu surdan bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes
Ey deli rüzgâr artık nereden esersen es
Ulubatlı Hasan surlara ilk tırmanandır ve orada şehit olur. Cenaze namazını Fatih Sultan Mehmet kıldırır. Eğer sultan olmasaydım Ulubatlı Hasan olmayı isterdim der.
FETİHTEN SONRA
Fatih Sultan; fetihten sonra tüm halkı toplar, “bugün size zulüm edilmez: Peygamber (SAV)in Mekke’nin fethinde dediği gibi. Geçmişi sorgulama yoktur, hepinizin canı, malı, ırzı ve dini korunmuştur. Kilise, Havra, Camii serbest, herkes inandığı gibi yaşasın” der. Kalpleri fetheder.
AYASOFYA
Hıristiyan dünyasının merkezi sayılan Ayasofya kilisesinin camiye çevrilmesini emreder. Cuma günü Cuma namazını Ayasofya’da Sultan Fatih kıldırır. Namaza başlarken üç defa tekbir almış bozmuş, sonra tekrar dördüncü tekbirde namaza devam etmiştir. Hocası Akşemseddin sonra genç sultanım aklın fethe mi gitti.
Hayır hocam caminin kıblesinden şüphe ettim. Onun için 3 defa tekbiri mi bozdum. Son tekbirimde İki Cihan Sultanı’nı önümde namaz kılarken gördüm. Benim durduğum gibi kıbleye durmuştu. Onun için devam ettim der. Genç padişah çağ açıp çağ kapatmıştır. Şehrin imarı ile meşgul olurken diğer taraftan da, Roma’nın fethine hazırlanıyordu. 3 Mayıs 1481 yılında ordu ile fethe giderken, Hünkâr Çayırı’nda ordu dinleniyordu. Padişah çok ızdıraplıydı. Yakup Paşa namıyla dönme doktor genç yaşında anzelik zehriyle zehirlenmiştir. Hz. Osman’da olduğu gibi şehit olmuştur.
Onun için Aşık Paşa şöyle der
“Tabipler şerbeti kim erdi hana
Orhan içti şerbeti kana kana
Ciğerin dağladı şerbet o hanın
Boyadılar ciğeri canı kana”
Evet ruhu şad olsun mekanı cennet olsun.
AYASOFYA VAKFİYESİ
Bugün arşivlerde bulunan vakfiyede şöyle denmektedir “Ayasofya artık bir camidir, kıyamete kadar böyle kalacaktır.
./..
../.
Kim bu vakfiyenin gayesini değiştirirse Allah’ın Peygamberin, meleklerin, ümmetin ve benim lanetim üzerlerine olsun.” Evet, biz beddua alıyoruz.
Fatih’in fetih marşı: İmti salu cahidu Fillah oluptur niyetim. Dini İslam’ın mücerret gayretidir. Gayretim.
“Allah yolunda cihad edin emrine uyarak o niyetle bütün çaban ve gayretim onun içindir”
Fazlı hakkü hikmeti cundi ricalullah ile. Ehli küfrü sert eser kahreylemektir, niyetim.
“Allah’ın yardımı ve inayetiyle Evliyaullahın himmetiyle gayem Allah düşmanlarını ortadan kaldırmaktır ”
Enbiyaya, evliyaya istinadım var benim. Lütfi haktandır, ümidi Fethi nusrettin.
“Yolumuz peygamberler, evliyalar yoludur. Fetih ve yardım ancak Allah’tandır
Ey Mehmed mucizatı Ahmed-i muhtar ile. Umarım galib ola adayı dinde devletin.
“Ey Mehmed! Hakkın hakimiyeti için, Allah Rasulu (S.A.V) in mucizesi ve himmetiyle devletimin (din) düşmanlarına galip geleceğine inanıyorum.” Değerli okuyucular fethiniz mübarek olsun, en kısa zaman da Ayasofya da ezanlar okunsun.
Dua ve Selamlar.04.06.2012

Not: Sorularınız için
Tel:352 42 13 Ali Galip DOĞAN
E-Posta:[email protected] İrşad Vakfı Başkanı
Facebook: Ali Galip Doğan (İrşad Vakfı)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A. Galip Doğan Arşivi
SON YAZILAR