A. Galip Doğan

A. Galip Doğan

GDOlü Ürünler Haram mıdır?

GDOlü Ürünler Haram mıdır?

Hocam! Bu sene ekonomik kriz sebebiyle bizim aile bütçemiz de sarsıldı. Bu yıl kurban kesmemeyi düşünüyorum. Kurban kesmesek ne olur. Kurban kesme’nin hükmü nedir? Bizi bu konu’da aydınlatır mısınız?
Kurban bayramı yaklaşıyor. Bu soru yerinde oldu. Okurumuza teşekkür ederim. Bu vesile ile bu konuda sizin durumda olanları aydınlatalım. Öncelikle Kurban sözlük manası itibariyle yaklaşmak, yakın olmak manalarına gelir. Kurban keserek Müslüman Rabbine yakın olur ve Allah (c.c) ondan razı olur. Kurban; Hanefi mezhebine göre kurban kesme şartlarına haiz olan, her Müslüman’ın yılda bir defa kurban kesmesi vaciptir. Kurban Bayramı’nda dînen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefî mezhebine göre vacip, diğer mezheplerde ise, terk edilmesi istenmeyen müekked bir sünnettir. Mâliki Mezhebi’nde de bunun vacip olduğunu savunanlar vardır. Kurban’ın sünnet olduğunu ileri sürenler de o’nun önemine ayrıca dikkat çekerler. İmam-ı Şafii "Kurban sünnettir" cümlesinin hemen arkasından "O’nun terk edilmesini istemem (sevmem)" der.1 Bu itibarla, Şafii Mezhebi’nde sünnet-i müekkede olan hüküm, Hanefilerde vacip bir hüküm ifade etmektedir.
Kur'ân-ı Kerim'de Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e hitaben şöyle buyrulmuştur;
"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes."2 Hanefî mezhebine göre; Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e vacip olan bu hüküm, aksini ispat eder bir delil, bir kayıt olmadıkça ümmetini de kapsar, dolayısıyla onların da kurban kesmeleri gerekir. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından birçok hadis-i şerif’te, hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi gerektiği bildirilmiştir. Bir hadis-i şerif’te Peygamber Efendimiz (s.a.v); "Kurban kesecek güçte olup da kesmeyen, namazgâhımıza yaklaşmasın." 3 buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şeriflerinde ise; "Her hane halkının senede bir kere kurban kesmesi gerekir." 4 Buyurduğu rivayet edilmiştir. Ayrıca, Peygamber Efendimiz (s.a.v), hicret’ten itibaren on yıla yakın bir süre hep kurban kesmiştir. Kurbanını kesen kimse hem mesuliyetten kurtulur, hem de niyetinin derecesine göre âhirette sevaba nâil olur.
Bu konu’yu biraz açalım ki daha iyi anlaşılsın. Kurban kesmede zenginliğin ölçüsü nedir? Kimler kurban kesmelidir? Bunu biraz izah edelim. Kurban kesmek dînen zengin sayılan Müslümanlara vaciptir. Kurban’da zenginliğin ölçüsü ise şöyledir: Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka, 20 miskal (80,18 gr.) altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dînen zengindir ve kurban kesmesi gerekir. Kurban’da nisabı üzerinden bir sene gibi bir müddetin geçmesi şart değildir. Ayrıca koyun, keçi ve sığır gibi otlayan hayvanlar ve ticaret malları nisap miktarında hesaba dahil edilir. Bu malların çoğalan ve artan cinsten olması da şart değildir. Mesela; yirmi tane koyunu olan bir kişinin koyunlarının toplam tutarı altın ve gümüşteki nisap miktarını buluyorsa, bu insan zengin demektir. Yine elinde nisap miktarına ulaşan ticaret malı bulunan bir kimse de kurban hususunda zengin sayılır ve kurbanı keser. Diğer taraftan, oturduğu evden başka bir gayr-ı menkulü olan bir insan, o’nun kira geliriyle aylık ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, elinde nisap miktarına ulaşan bir meblağ mevcut olursa, ona da kurban kesmek vacip olur. Bunun gibi, borçlu olan bir insan elindeki malını borcuna verdiği takdirde, geriye nisap miktarı kadar bir meblağ kalabiliyorsa, buna da kurban kesmek icap eder.
Kurban kesmesi vacip olan kimsenin, Kurban Bayramı’ndan önce olduğu gibi, Kurban Bayramı’nın 1., 2. ve 3. günleri içinde de nisap miktarına ulaşan bir mala sahip olması yeterlidir. Yâni, nisap miktarını tutan malın üzeri’nden bir yılın geçme şartı aranmaz. Meselâ Kurban Bayramı’nın birinci günü ihtiyaçlarının dışında eline nisap miktarına ulaşan bir para geçen kimsenin kurban kesmesi vâciptir. Zekât’ta olduğu gibi, zarurî (aslî) ihtiyaçlar şunlardır: Oturulan ev, evde kullanılan eşya, binek vasıtası, iş ve sanatta kullanılan malzeme ve âlet, kışlık ve yazlık elbise, bir aylık, başka bir görüşe göre bir senelik yiyecek ve içecek gibi erzak. İşte bunlardan fazla olarak, elinde nisap miktarı kadar malı olan kimseye kurban kesmek vaciptir.

Hocam! Son günlerde Türkiye’nin gündeminde GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı ürünler) ile ilgili güncel bir tartışma var. Bizler tüketici olarak ne yapacağımızı şaşırdık. Kendi sağlığımız ve çocuklarımızın sağlığı tehdit altında. Geleceğe güvenle bakamaz hale geldik. Kansorejen madde içeren gıda maddelerinin ardından şimdi de GDO’lu ürünler gündeme geldi. Dîni açıdan bu ürünler haram mıdır.?
Bu okurumuz gündemde olan bir konu ile ilgili soru sormuş kendisine teşekkür ediyoruz. Yeni bir problemle karşılaşıyoruz. Fıkıh kitaplarında genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünlerle ilgili bir fetva yok. Çünkü, bu konu yeni ortaya çıkan bir konudur. Bilimsel verilere ihtiyaç var. Tek yönlü verilerle caiz veya değil hükmü verilemez. Bu durumda temel fıkıh kurallarına bakılır. Bu ürünlerin sağlığa kesin olarak zararı var mıdır? Bu tespit edilir. İnsanlığa zarar vereceği ortaya çıkarsa, din buna asla cevaz vermez. İslâm dîni şüphelilerden uzak durulmasını tavsiye ediyor. GDO’lu gıdalarla ilgili İslâm âlimlerince bir fetva verilene kadar, bu tür gıdalara dikkatle yaklaşılması gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir çok hadis-i şeriflerinde şüphelilerden sakınmamızı bize tavsiye ediyor.
Bir misalle bunu izah edersek daha iyi anlaşılır kanaatindeyim. Sigara ile ilgili önceki âlimler mekruhtur fetvasını vermişler. Çünkü, o zamanda bilimsel olarak sigaranın zararları tespit edilmiş değildi. O zaman kesin haram hükmü verilememişti. İstisnalar hariç, bir çok âlim geçmişte tütün mamulleri ile ilgili mekruh fetvasını vermişlerdir. Ancak, bu gün bilimsel olarak, kesinlikle insan sağlığına zararlı olduğu tıpta tespit edildi. Bu gün günümüz âlimlerinin çoğu sigara haramdır fetvasını verdiler. Mısır’da El-Ezher Üniversitesi bu konuda fetva yayınladı. Ayrıca Suudi Arabistan’da yapılan fıkıhla ilgili toplantılarda âlimler sigaranın haram olduğuna dair fetva verdiler. Şimdi GDO’lu gıdalar da fıkıh âlimlerince araştırılacak ve bilimsel veriler ışığında bir fetva ortaya çıkacaktır. Tüm okurlarımıza sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
---------------------------
1 eş-Şafii, el-Ümm, II, 287.
2 Kevser, 108/2.
3 İbn Mace, Edahi, 2; Müsned, 2/321.
4 Tirmizi, Edahî, 18; Ebu Davud, Edahî, 3.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A. Galip Doğan Arşivi
SON YAZILAR