Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Devletin Kuruluş Kodları

Bugünlerde sağcısı solcusu, demokratı cumhuriyetçisi, laik olanı şeriatçısı herkes hem kendi hem de devletin geleceği ile ilgili bir takım paylaşımlar yapıyor ve bunların en çok öne çıkanlarından bir tanesi devletin kuruluş kodları dedikleri mefhum.

Yani Türkiye Cumhuriyeti kurulurken temel alınan esaslar ile içeriye ve dışarıya verilen mesajlar.

Paylaşım yapan her bir grup kendi düşüncesinin devletin kuruluş kodları olduğu iddiasıyla zaman zaman saçma sapan fikirler ileri sürebiliyor.

Aslında bu gün fikir ileri sürenlerin hiçbirisi o dönemde yaşamadığı için kuruluş ile ilgili gerçeği bilmediği gibi kendisine kuruluş kodları olduğu söylenen fikirlerin de ne anlama geldiğin tam olarak düşünme becerisine bile sahip olmadığı görülüyor.

Bunda Cumhuriyet tarihinin devleti yüceltmek amaçlı olarak Osmanlı hatta tüm tarihi geçmişi yok sayarak her şeyin cumhuriyetle başladığını iddia eden yazılanlardan ibaret olduğunu bilmemesinden kaynaklandığını düşünüyoruz.

Hal böyle olunca devletin kuruluş kodları 1920’dir diyenlerin son zamanlarda cumhuriyetin kurucuları hakkında özellikle televizyonlarda yapılan ithamları duyup gördükten bir süre sonra dumura uğramaları kaçınılmaz oluyor.

Mesela bu günün İslamcılarının devletin kuruluş kodları 1920’dir ve o günlerde yapılan kanunlar ve verilen mesajların devletin kuruluşundan sonra takip edeceği rotayı çizdiği iddialarını kabul edeceksek;

1920 Meclisi bir istiklal savaşı yürütecek meclisti, ama bu meclisçe kurulan rejim bir İslam devleti değil, zamanla batıcı, laik ve tepeden inmeci bir düzene evirilen ulus devletti.

Dolayısıyla “1920 ruhu” diyerek bu düzene İslami kılıf biçmek ne tarihe, ne fikre, ne de İslam Dinine sadık bir tavır olur.

1920 Meclisince ifade edilen ortak değerler İslam, hilafet, demokrasi, hukukun üstünlüğü, bütün milli kimliklerin tanınmasıydı ve bu hususlar doğrultusunda 1921 anayasası yazılmıştır diyorsanız;

1921 Anayasası hakkında gerçekleri şöyle sıralayabiliriz:

•1921 Anayasası kısa ve geçici bir metindi ve İslam’ı esas alan bir sistem önermez.

•1921 Anayasasının hilafetle ilgili hiçbir maddesi yoktur.

•1921 Anayasası ile ”Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle millet egemenliği değil tek parti cumhuriyetinin temeli atılmıştır.

•1921 Anayasası 1924’te yürürlükten kaldırılmıştır. Yani: 1921 anayasası ne hilafet devleti, ne şeriat devleti, ne de İslam devleti anayasasıdır. En fazla “laikliğe geçiş sürecinin ilk basamağı” olarak değerlendirilebilecek bir metindir.

1920’de demokrasi yoktu diyorsanız; tevhidi tedrisat, takrir-i sükûn ve inkılap adı altındaki milleti asli varlığından koparan uygulamalar da yoktu.

1920’de padişahlık yoktu diyorsanız; Laiklik yoktu, cumhuriyet adı altında askeri vesayet yoktu, yargı vesayeti de bürokratik vesayet de yoktu.

1920 öncesinde seçim yoktu, meclis yoktu diyorsanız; açık oy gizli tasnif usulü de, 5816 da olmadığı için tek adam, ikinci adam kültü de yoktu.

Çünkü 1920 de meclisin açılışı Kur’an’la, dualar ve salavatlarla olmuştur ve 1920’nin kodları budur.

Yok, eğer bütün bu merasimler, insanların teveccühünü kazanmak için yapılan geçici bir stratejidir, sistemsel bir bağlılık değildir, devletin kurucu kodları sizin bildiğiniz değil bizim bildiğimiz 1920’dir diyorsanız, o zaman neden hilafetin 1924’e kadar kaldırılmadığını açıklamak zorundasınız.

Hilafeti 1924’de kaldırdık, 1928’de “devletin dini İslam’dır” maddesini anayasadan çıkardık, 1937’de ise laikliği resmen anayasal ilke haline getirdik diyorsanız, 1920 üzerinden İslam, demokrasi, hukukun üstünlüğü konuşlarında tarihsel bütünlükten uzak siyasal romantizm yapılmamalıdır.

FARKINDA MIYIZ?

1920’de ne vardı ne yoktu tartışmasından ziyade 1920 den sonra ne oldu ona bakmak lazım.

1920’de ve öncesinde olmayan ne varsa, 1920 sonrasında bizzat Cumhuriyet’in kurucu kadrosu tarafından getirilmiştir.

Bu gün üzerinde çok konuşulan Hilafeti kaldırılmış, tevhidi tedrisatı getirilmiş, inkılap yasaları yürürlüğe konulmuş, laikliği anayasal ilke haline getirilmiştir.

1920’ye övgü yapıp 1924 sonrası uygulamaları eleştirenler bu anlamda önce kendi içlerindeki çelişkiyi görmelidirler. Ya da 1923 den sonrasının nasıl resetleneceğini açıklamak zorundadırlar.

Hala 1920 Meclisi milletimizin ortak iradesi ve değerlerinin temelidir. O dönemde İslam, demokrasi ve milli kimlikler bir arada yaşadı, bu birlik ruhu bugün de yol göstericimiz olabilir diyenler, karşı çıktıkları bu uygulamaların aynı kadrolar tarafından yapıldığını unutmamalıdırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi

Siyaset ve Din Bezirgânları

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:22

Devletperestlik Putu

30 Kasım 2025 Pazar 11:36

Siz Kimsiniz?

26 Kasım 2025 Çarşamba 15:43

Fıkıh Mı, Hukuk Mu?

23 Kasım 2025 Pazar 11:24

Whataboutism Zulmü

19 Kasım 2025 Çarşamba 15:30

Müslüman Sadece Sen misin?

16 Kasım 2025 Pazar 12:57

Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

12 Kasım 2025 Çarşamba 14:51

10 Kasım Ayrışması

09 Kasım 2025 Pazar 12:30

Kur'an'a Karşı Saldırganlık

05 Kasım 2025 Çarşamba 15:04

Diyanetin Hutbeleri

02 Kasım 2025 Pazar 12:40