Çevik Bir, Askeri İhalelere Mühadale Etti mi?
Yayınlanma:
Her yıl 28 Şubat günü, Milli Eğitim Bakanlığı’nda çektiğim sıkıntılar aklıma gelir. Görev yaptığım ilde, devletin valisini devre dışı bırakıp, o ilin bütün yönetimine müdahale eden Garnizon komutanının, şahsıma yaptığı tehdit ve hakaretleri hatırlarım. Komutanın: “Sen irtica yuvalarına nasıl sahip çıkarsın, seni top gibi oynarım! Sana Hakkari’de su içiririm!” tehditleri kulaklarımda çınlar.
28 Şubat sürecinin perde arkasını artık bilmeyen kalmadı. Dönemin hükümetinin oluşturduğu havuz sistemi, küresel güçler için başlı başına bir suçtu. Bunu devlete faiz verenler affetmedi, bankalar çöktü, özelleştirmeler başladı. Havuz sistemi yardımıyla memurlara yapılan yüzde elli zam, zaten Türkiye’ye önerilen, sonradan Kemal Derviş’in ortaya koyduğu ekonomi modeli için, affedilmeyecek bir iyileştirme idi. Rahmetli Erbakan Hükümetinin oluşturduğu D8’ler, küresel güçler için başlı başına bir tehlike çanıydı. Erbakan ve Çiller, hükümetin devam etmesi için ellerinden geleni yaptılar, hatta BBP’nin katkısıyla oluşacak çoğunluğu sağlayan bir protokol sundukları halde, bunu kabul ettiremediler. Rahmetti Erbakan Başbakan sıfatıyla, düşmanlık oluşturmadan sakin kalmaya devam ettiği.
Hiç şüphesiz 28 Şubat’ın baş aktörü Çevik Bir idi. O kadar komutanın tutuklanmasına rağmen, Çevik Bir’in hatırlanmayışı ciddi bir soru işareti olarak duruyor.
Geçen yılki makalelerimiz birinde de yazdım. 1998 ile 2002 yılları arasındaki askeri ihaleleri, hiçbir yetkili soruşturamadı. Bu ihalelerinin kanunlara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, bir veya birkaç komutanın talimatı ile birkaç firmaya verilip verilmediğini, hiçbir yetkili sorgulayamadı.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda Elektronik Mühendisi olarak görev yapan Ahmet Necip Boynueğri, Yüksek Mahkemeye (Anayasa Mahkemesi’ne) bu konuda başvuru yaptı. Daha doğrusu suç duyurusunda bulundu. Bu girişimi bir iki gazetenin dışında, ulusal basın nedense görmedi. Dolayısıyla kamuoyu yeterince aydınlatılmadı.
Mühendis Boynueğri, 28 Şubat dönemindeki askeri ihalelerin incelenmesini istiyor. 1998 ile 2002 yılları arasındaki askeri ihalelerin kanunsuz ve keyfi olarak yapıldığını iddia ediyor. Şikâyet dilekçesinin sonunda da, Çevik BİR ile birlikte Hüseyin KIVRIKOĞLU ve 11 emekli komutanın yargılanmasını talep ediyor.
Doğrusu bu dönem ile ilgili olarak kafamızda birçok soru işareti var: Bu dönemde yapılan askeri harcamalar, kanunsuz ve keyfi bir şekilde, belli şirketlere, “adrese teslim” yöntemiyle verildi mi? Bu ihalelerde “mili sanayi”nin zaafa uğratılması amaçlandı mı? Ülkenin milyonlarca dolarının israf edilmesine, milyonlarca dolar kamu zararının oluşmasına neden olundu mu? F-4, F-5 savaş uçakları ve M-60 tank modernizasyonunun yanı sıra ATAK helikopterleri projesi ile Modern Tank projesi de bu ihaleler arasında mı?
Çevik BİR’in 1996 yılında ilan ettiği, “25 yılda 150 milyar dolarlık savunma tedarik programı”nda amaçlanan neydi? Çevik BİR bu programın sekteye uğramaması için sürece doğrudan müdahil oldu mu? Çevir BİR, bu süreç içerisinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nı kapatmak istedi mi? Çevik BİR Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na kendine yakın kimleri atadı? Çevik BİR’in atadığı bu kişiler, makamlarında ne kadar görev yaptılar, halen bu görevlerine devam edenleri var mı? Çevik BİR’in bu atamalarından sonra, siviller devre dışı bırakıldı mı? İhalelerde komisyon üyesi olan bir tane sivil çalışan var mı?
Soruları çoğaltmak mümkündür. Kamuoyu acilen bu dönemdeki askeri ihalelerin soruşturulmasını bekliyor.
28 Şubat sürecinde, bu konu ile ilgili kamuoyundaki kanaat; “milli sanayi”yi geliştirecek projelerin askıya alınarak, yerine yurtdışından “hazır alım” yönteminin uygulamaya başlamasıdır. Yurtiçinde rekabete dayalı ihale imkânı olan projelerin, en iyi teklif veren firmaların, devre dışı bırakılarak askerlerin yönetiminde bulunan, (OYAK ve OYTEK gibi) belli firmalara, ihaleye çıkılmadan, ihale verildiğine kamuoyu şahit olmuştur. Mühendis Ahmet Necip BOYNUEĞRİ’nin iddiasına göre; “Tugayların Otomasyonu” ve “Akıllı Kart” projeleri ihaleye çıkılmaksızın OYTEK’e yaptırıldı. Aynı şekilde GENESİS ve YARASA projeleri de HAVELSAN ve STM firmalarına aktarıldı. Boynuğeri’nin bir diğer iddiası da, Modern Tank (AMT) ve taarruz helikopteri (ATAK) proje gruplarına müdahale edildiği, tank modernizasyonu proje gurubunun bütün itirazlarına rağmen, ihaleye bağlandığı ve bazı helikopter projelerinin de MSB Müsteşarlığı üzerinden doğrudan alım yöntemiyle tamamlandığıdır.
Çevik BİR’in 28 Şubat sürecinde baş aktör olduğunu bilmeyeniniz var mı? Sivil yönetimleri dizayn etme girişimlerini, millet iradesini hiçe saydığını, kendisine sivil tepki gösterenler için (-ki bu bir kadın Bakan’dır): “Seni kazığa oturturum!” diyecek kadar hayasız cümlelerini, o günü yaşayan herkes bilir.
Biz ÇEVİK BİR’i bu yönüyle tanıyoruz da, 28 Şubat sürecinde askeri ihalelerde dolap çevirip çevirmediğini de öğrenmek, dolayısıyla bu ihalelerin soruşturulmasını istiyoruz! Bu paşanın (!) hala kamu ihalelerine (özellikle Kamu kurumlarının güvenlik ihalelerine) kurduğu şirket üzerinden girmeye devam edip etmediğini, halen güvenlik hizmeti sunduğu Kamu kurumunun olup olmadığını merak ediyoruz!
28 Şubat sürecinde OYAK’a, OYTEK’e, HAVELSAN’a, STM’ye verilen ihalelerde, kuruşuna kadar benim Ahmed’imin, Mehmed’imin, Ayşe’min, Fatma’mın vergileri var. Çevik BİR paşanın (!) maaşını, O’nun Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na atadığı üniformalıların maaşları da benim halkımın vergileri ile ödendi ve ödenmeye devam ediyor. Öyleyse 28 Şubat süreci askeri ihalelerinin soruşturulmasını isteme hakkımız fazlası ile vardır.
Çevik BİR’in “milli savunma” sanayine, dış güçlerle işbirliği içinde, darbe vurup vurmadığını çok merak ediyoruz!
28 Şubat sürecinin perde arkasını artık bilmeyen kalmadı. Dönemin hükümetinin oluşturduğu havuz sistemi, küresel güçler için başlı başına bir suçtu. Bunu devlete faiz verenler affetmedi, bankalar çöktü, özelleştirmeler başladı. Havuz sistemi yardımıyla memurlara yapılan yüzde elli zam, zaten Türkiye’ye önerilen, sonradan Kemal Derviş’in ortaya koyduğu ekonomi modeli için, affedilmeyecek bir iyileştirme idi. Rahmetli Erbakan Hükümetinin oluşturduğu D8’ler, küresel güçler için başlı başına bir tehlike çanıydı. Erbakan ve Çiller, hükümetin devam etmesi için ellerinden geleni yaptılar, hatta BBP’nin katkısıyla oluşacak çoğunluğu sağlayan bir protokol sundukları halde, bunu kabul ettiremediler. Rahmetti Erbakan Başbakan sıfatıyla, düşmanlık oluşturmadan sakin kalmaya devam ettiği.
Hiç şüphesiz 28 Şubat’ın baş aktörü Çevik Bir idi. O kadar komutanın tutuklanmasına rağmen, Çevik Bir’in hatırlanmayışı ciddi bir soru işareti olarak duruyor.
Geçen yılki makalelerimiz birinde de yazdım. 1998 ile 2002 yılları arasındaki askeri ihaleleri, hiçbir yetkili soruşturamadı. Bu ihalelerinin kanunlara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, bir veya birkaç komutanın talimatı ile birkaç firmaya verilip verilmediğini, hiçbir yetkili sorgulayamadı.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda Elektronik Mühendisi olarak görev yapan Ahmet Necip Boynueğri, Yüksek Mahkemeye (Anayasa Mahkemesi’ne) bu konuda başvuru yaptı. Daha doğrusu suç duyurusunda bulundu. Bu girişimi bir iki gazetenin dışında, ulusal basın nedense görmedi. Dolayısıyla kamuoyu yeterince aydınlatılmadı.
Mühendis Boynueğri, 28 Şubat dönemindeki askeri ihalelerin incelenmesini istiyor. 1998 ile 2002 yılları arasındaki askeri ihalelerin kanunsuz ve keyfi olarak yapıldığını iddia ediyor. Şikâyet dilekçesinin sonunda da, Çevik BİR ile birlikte Hüseyin KIVRIKOĞLU ve 11 emekli komutanın yargılanmasını talep ediyor.
Doğrusu bu dönem ile ilgili olarak kafamızda birçok soru işareti var: Bu dönemde yapılan askeri harcamalar, kanunsuz ve keyfi bir şekilde, belli şirketlere, “adrese teslim” yöntemiyle verildi mi? Bu ihalelerde “mili sanayi”nin zaafa uğratılması amaçlandı mı? Ülkenin milyonlarca dolarının israf edilmesine, milyonlarca dolar kamu zararının oluşmasına neden olundu mu? F-4, F-5 savaş uçakları ve M-60 tank modernizasyonunun yanı sıra ATAK helikopterleri projesi ile Modern Tank projesi de bu ihaleler arasında mı?
Çevik BİR’in 1996 yılında ilan ettiği, “25 yılda 150 milyar dolarlık savunma tedarik programı”nda amaçlanan neydi? Çevik BİR bu programın sekteye uğramaması için sürece doğrudan müdahil oldu mu? Çevir BİR, bu süreç içerisinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nı kapatmak istedi mi? Çevik BİR Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na kendine yakın kimleri atadı? Çevik BİR’in atadığı bu kişiler, makamlarında ne kadar görev yaptılar, halen bu görevlerine devam edenleri var mı? Çevik BİR’in bu atamalarından sonra, siviller devre dışı bırakıldı mı? İhalelerde komisyon üyesi olan bir tane sivil çalışan var mı?
Soruları çoğaltmak mümkündür. Kamuoyu acilen bu dönemdeki askeri ihalelerin soruşturulmasını bekliyor.
28 Şubat sürecinde, bu konu ile ilgili kamuoyundaki kanaat; “milli sanayi”yi geliştirecek projelerin askıya alınarak, yerine yurtdışından “hazır alım” yönteminin uygulamaya başlamasıdır. Yurtiçinde rekabete dayalı ihale imkânı olan projelerin, en iyi teklif veren firmaların, devre dışı bırakılarak askerlerin yönetiminde bulunan, (OYAK ve OYTEK gibi) belli firmalara, ihaleye çıkılmadan, ihale verildiğine kamuoyu şahit olmuştur. Mühendis Ahmet Necip BOYNUEĞRİ’nin iddiasına göre; “Tugayların Otomasyonu” ve “Akıllı Kart” projeleri ihaleye çıkılmaksızın OYTEK’e yaptırıldı. Aynı şekilde GENESİS ve YARASA projeleri de HAVELSAN ve STM firmalarına aktarıldı. Boynuğeri’nin bir diğer iddiası da, Modern Tank (AMT) ve taarruz helikopteri (ATAK) proje gruplarına müdahale edildiği, tank modernizasyonu proje gurubunun bütün itirazlarına rağmen, ihaleye bağlandığı ve bazı helikopter projelerinin de MSB Müsteşarlığı üzerinden doğrudan alım yöntemiyle tamamlandığıdır.
Çevik BİR’in 28 Şubat sürecinde baş aktör olduğunu bilmeyeniniz var mı? Sivil yönetimleri dizayn etme girişimlerini, millet iradesini hiçe saydığını, kendisine sivil tepki gösterenler için (-ki bu bir kadın Bakan’dır): “Seni kazığa oturturum!” diyecek kadar hayasız cümlelerini, o günü yaşayan herkes bilir.
Biz ÇEVİK BİR’i bu yönüyle tanıyoruz da, 28 Şubat sürecinde askeri ihalelerde dolap çevirip çevirmediğini de öğrenmek, dolayısıyla bu ihalelerin soruşturulmasını istiyoruz! Bu paşanın (!) hala kamu ihalelerine (özellikle Kamu kurumlarının güvenlik ihalelerine) kurduğu şirket üzerinden girmeye devam edip etmediğini, halen güvenlik hizmeti sunduğu Kamu kurumunun olup olmadığını merak ediyoruz!
28 Şubat sürecinde OYAK’a, OYTEK’e, HAVELSAN’a, STM’ye verilen ihalelerde, kuruşuna kadar benim Ahmed’imin, Mehmed’imin, Ayşe’min, Fatma’mın vergileri var. Çevik BİR paşanın (!) maaşını, O’nun Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na atadığı üniformalıların maaşları da benim halkımın vergileri ile ödendi ve ödenmeye devam ediyor. Öyleyse 28 Şubat süreci askeri ihalelerinin soruşturulmasını isteme hakkımız fazlası ile vardır.
Çevik BİR’in “milli savunma” sanayine, dış güçlerle işbirliği içinde, darbe vurup vurmadığını çok merak ediyoruz!





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.