Abdullah Gül’e yeni görev!

Abdullah Gül “Kayserili” ve derin bir siyasetçi.

Şu an boş gibi gözükse de “boş” birisi değil.

Tayyip Erdoğan ve AKP için boş gibi duran ama boş durmayan birisinin başıboş kalması tehlikelidir.

Peki ne mi olur?

Daha önce Melih Gökçek örneğinde yaşadık. Bir zamanlar Melih Gökçek şimdikinden daha güçlü idi. Tayyip Erdoğan o zaman da güçlü idi ama şimdiki kadar değildi. Dışarıya ne kadar renk vermeseler de ikilinin arası biraz limoni idi ve Melih Gökçek her an her şey yapabilirdi.

Ankara Büyükşehir adaylığı tartışılırken, Tayyip Erdoğan, Gökçeği kesmez bıçakla eğleyerek son dakikada, bilmem kaçıncı sefer–kerhen de olsa- “Al şu Ankara Belediyesini, otur oturduğun yerde, başka işler karıştırma” dedi ve Melih Gökçeği tabiri caizse “bitirdi.”

Şimdi benzeri bir durumla karşı karşıyayız. Bu sefer durum daha da ciddi. Yarın, öbür gün ne olacağı belli olmaz.

Dedik ya Abdullah Gül “boş” birisi değil. Bülent Arınç gibi “özgül ağırlığı” olan bir isim.

Gerçi Bülent Arınç bu lafı ettiğine bin pişman oldu, ne kadar özgül ağırlığı olduğunu da cümle alem gördü ama Abdullah Gül kendisi böyle bir laf ettiği falan yok. Onun da bir miktar özgül ağırlığı vardır herhalde. Bu ağırlığın miktarı önemli değil. Az veya çok tartışılır ama ilerde bu ağırlıktan “bir şeyler” olur mu?  Olabilir.

Öyleyse ne yapmak lazım? Korkulu rüya görmektense uyanık olmak lazım.

İşte uyanıkça bir formül:

Abdullah Gül önümüzdeki seçimde Ak Parti’den milletvekili yapılır. Tabii ki vaktiyle hem Başbakanlık, hem de Cumhurbaşkanlığı yapan bir kimsenin “sade” bir milletvekili olması yakışmaz. O zaman ne olacak? Başbakan veya Bakan mı? Hayır.

Ona yakışan makam Meclis Başkanlığı. Daha önce bu makamın bir üstü ve bir altını yapan bir isim, şimdi de bu iki makamın ortası olan TBMM Başkanlığına oturur, böylece TC’nin ilk 3 koltuğunun da tadına bakmış olur ve “iş biter.”

Hem halen bu koltukta oturan Cemil Çiçek’ten de, daha önce bu işi yapanların hepsinden de fazlası var, eksiği yok.

Hatta laf aramızda böyle bir seçimde Ak Parti’yi bırak, muhalefetin çoğundan da oy alır, belki ittifakla bile seçilir.

Meclis Başkanlığı biraz tarafsızlık gerektiren bir makam. Aynı Cumhurbaşkanlığı gibi. Her ne kadar Tayyip Erdoğan alenen bu tarafsızlığın gereğini yerine getirmese de Abdullah Gül bu tarafsızlık görüntüsünü ondan daha iyi verir. Hatta Tayyip Erdoğan bazı netameli kararlar arefesi yurt dışına gider ve “Cumhurbaşkanı Vekili” sıfatıyla bunları Gül’e imzalatır ve günü gelip lazım olunca “O imza bana ait değil” der çıkar.

Meclis Başkanlığı protokolde 2 numara ama biraz da sembolik bir makam. Ayda-yılda birkaç kritik oylama dışında fazla bir etkisi yok. 3-4-5… numaralı koltuklar belki ondan daha önemli.

Eh ne diyelim, şimdiden hayırlı olsun desek biraz erken. Çünkü siyasette bırak bir kaç ayı, 5 dakika sonra bile ne olacağı belli olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Özkafa Arşivi

Ne Güzel Hayat Ne Güzel Ölüm!

19 Ekim 2025 Pazar 08:49

Arafe Günü Hakkında Kapsamlı Bilgiler

05 Haziran 2025 Perşembe 06:10

Bayram Nostaljisi

28 Mart 2025 Cuma 11:02

Üç Aylar Gelince...

31 Aralık 2024 Salı 06:00

GONYALICA ELLİNCİ SENE

21 Ağustos 2019 Çarşamba 10:17

ABUBAKAR - ALBARAKA

22 Mart 2017 Çarşamba 06:05

Kiralık babaanne

10 Şubat 2017 Cuma 06:05

Emekliye promosyon!

03 Şubat 2017 Cuma 06:10

Şimdi Amerika'ya "eyyy" çekme zamanı

01 Şubat 2017 Çarşamba 06:05

Evet mi hayır mı?

30 Ocak 2017 Pazartesi 08:05