Failleri yargılamak yerine, meçhule gidenleri yargılayın..! (E.B.Mücevher)

Derin bir nefes alın…!
Boğulmak üzeresiniz…
Bu yazıyı nefessiz kaleme alıyorum… Sizde nefeslerinizi tutarak okuyunuz..
Şehit haberlerine, şehitlere üzüntü ve teessürler kalem savuranları, kalem ağlatanları, gıyabında cenaze namazı kılıp süslü Fatihalardan sonra yüzlerini okşayanların yüzlerine söylenecek sözlerim var benim…!
Önce tırnaktan başlayalım tırnaklı cümleler kurarak…!
“Ey toynaklarını törpüleyenler, ey göğüs köprülerini sergileyenler..”
Bu vatan elleri nasırlı anaların, aşk dolu bağırları ile kazanılmadı mı?
El ve cilt bakımı yaparken, kalplerinizdeki nasırlaşmış duygusuzluğu, içinize işlemiş şefkatsiz boşluğu, özgürlük naraları altındaki başı boşluğu doldurmadıkça her gün kendinizi kurşunladığınızın farkında mısınız?
Cinsinin cibilliyetinde, cepkensizleşen cep oburu.. Cep telefonlarından, mesaj sıkıp, mesajla vurulan gülüşlerin, var ya..!
Sen hayatın göbeğindeki eğlenceye, saçlarını dikip jöleye, kendini zamanın akışındaki serseriliğe teslim ediyorsun ya?
Sen askerliği “18 yıllık ömrün, 15 Aylık reklam arası” olarak görüyorsun ya..?
Sen budanmış ve budalaya dönüştürülmüş bir nesil oluyorsun ya? Sanal kültürün sandalında, Twitler gönderip, kendinle paylaşamadığın nasihatleri ve övündüğün vatan sevgini “Kaba Eti”nin üzerinden servis ediyorsun ya…!
 “Ey makam hırsından, kendi başını yiyesiceler..!”
“Ey kürsüden ve koltuktan vatan sevgisi naraları atanlar…”
“Ey oğulcuklarını tosunlaştırıp, çürük raporu çıkaranlar..”
“Bizi sırtımızdan vuranı, korumak için kalkanlar kuranlar..”
“Bir şehidin cenazesini “ALLAHUEKBER” nidalarıyla değil de, batı müziği ile defne kalkanlar..!”
“Sıradan bir habermiş gibi, umarsızca, içtenliksizce ve samimiyetsizce, sıradanlaşan bir acıyı göğsünde taşıyanlar..”
“Üzüntülerini, siyasi oy çıkarı bürümüşler…”
“Çözüm çözüm naraları ile özündeki vatan sevgisini çözenler..”
“Ey körpeye kurşun sıkmış köpeğe “SAYIN” diyenler..”
 “Bir hafta öncesine kadar, Madonna’nın kalçaları ile meşgul olan, köşe yazarları…”
“Kaçınız o senfoniler, orkestralar, dinlemiş kulaklarınız bir kurşunun sesini duydu ki..”
“Şehit haberlerini izlerken “Şahadet şerbeti içtiler” diye kulakları duyarken kırmızı şarap içenler..”
Biliniz ki sizin onlardan bir farkınız yok…!