Selçuk için mutabakat var

Selçuk için mutabakat var

Koya Milletvekili Prof. Dr. Sami Güçlü ile yeni kurulan Konya Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi’nin yeniden yapılandırılması üzerine konuştuk. Güçlü, Selçuk’un Meram’daki fakültelerinden yeni üniversitenin oluşturulması konusunda mutabak

* Sayın Güçlü, Konya Üniversitesi’nin kuruluşu ile ilgili gelişmeleri geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşmıştınız. Kuruluş süreci şu anda hangi aşamada?

— Mart başında YÖK tarafından yeni kurulması kararı verilen yedi üniversiteden biri olan Konya Üniversitesi’nde gelinen son noktada Bakanlar Kurulu, kuruluş için gerekli hazırlığı yaparak imzaya açtı. İmzalar muhtemelen tamamlanmıştır, önümüzdeki günlerde Meclis’e intikal edecek. Meclis’ten de Milli Eğitim Komisyonu’na gönderilecektir, ben bu komisyonun üyesiyim. Üniversitenin kuruluşu ile ilgili olarak çok hızlı bir gelişme süreci ile karşı karşıya kaldık. Ancak hadisenin buraya gelmesinde çok uzun bir geçmişi var. Biz son kısmı kamuyla paylaştık.
* Kuruluş kanunu tahminlerinize göre ne zaman çıkar?
—İşin bu kısmı, Hükümet’in tutumuna ve siyasi hayatın çok önemli bir gelişmeyle karşı karşıya kalıp kalmamasına bağlıdır. Ama şu hızlı ilerleyiş, bu ay içerisinde tasarının meclise gelebileceğini, nisan, mayısta da kararın meclisten çıkabileceğini gösteriyor. Yani, yeni Anayasa’nın Meclis’te görüşülmesi, referandum veya seçim gibi bir durum olursa gecikebilir. Çok erken bir zaman içerisinde de olabilir.
KONYA ÜNİVERSİTESİ AKADEMİSYEN YETİŞTİRECEK
*Konya Üniversitesi 2010–2011 yılında öğrenci alabilecek mi?
— Hayır, Konya Üniversitesi bu dönemde öğrenci alamaz. Çünkü; Konya Üniversitesi, bir devlet üniversitesi. Devlet veya vakıf, tüm üniversitelerde gerekli şartları çok dikkatle inceleyen bir YÖK var. Devlet üniversitelerin kuruluşu siyasi iktidarın kararıyla gerçekleşiyor. Yeri, eğitim yapılacak binalar ve benzeri şartlar aranmıyor. Tüzel kişilik kazandıktan sonra bütçeden para ayrılmaya başlanıyor. Tüzel kişilik kazanmadığı için böyle bir tahsisat da yapılamıyor. Dolayısıyla 2010–11 öğretim yılında bu üniversitenin eğitime başlaması, öğrenci alması söz konusu olmaz. Ama bu üniversitenin çok önemli bir ayrıcalığı olacak. Türkiye son iki yılda üniversite sayısını çok artırdı. Vakıf ve devlet üniversiteleri dahil olmak üzere 60 yeni üniversite kuruldu. Bu üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacı var. Yeni kurulan devlet üniversitelerinin bu sebepten dolayı lisanstan daha önce lisansüstü çalışmaya öncelik vermeleri ve böyle bir misyonla kuruluşlarını gerçekleştirmesi düşüncesi var. Dolayısı ile Konya Üniversitesi de bu açıdan çok önemli. Bu bir ihtisas üniversitesidir. Nasıl bir ihtisas? Mevcut fakülteleri bünyesinde oluşturduğu çerçevede ilk önce öğrenciyi okutup o mesleği kazandırmaktan ziyade, akademisyen yetiştirmeyi amaçlayacak. Bunun anlamı kuruluşundan itibaren çok özel bir görevle, ben sizi özel olarak kuruyorum, öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak üzere teşkilatlanın, buna göre hoca kadronuzu belirleyin, demektir. Yani burada bilgi aktarılmayacak, yeni bilgi öğretilecek. Bu, Konya Üniversitesi açısından çok güzel bir misyon. Üniversitenin ifade ettiği anlamı da biraz konuşalım. Yeni bir üniversite, bir şehir için bin, iki bin kişinin çalışacağı fabrika gibi algılanmamalı. Çok daha kapsamlı bir şeydir bu. O kadar önemli fonksiyonlar görebilir ki; bir ifadeyle çok seçkin insanların, çok nitelikli eğitim almış insanların lise ve orta öğretim seviyesinde aldıkları eğitim üzerine mesleki eğitim vereceksiniz. Doktora ve ihtisas kazandıracaksınız. Bunun o topluma verebileceği şeyi sadece o şehirdeki harcamaları değil, katkı yönünden düşündüğümüz zaman bu adeta ilacın tedavi edici yönünü unutup, şeker tadından bahsetmek gibidir. Evet, şekerin tadı güzeldir ama tedavi etmez. Ama gerçek anlamda bir üniversite o toplumun sorunlarına çözüm üretebilir. Hem ekonomik, hem sosyal, hem kültürel, hem sanat, hem de edebiyat dahil olmak üzere. Dolayısı ile Konya’nın beklediği o üniversiteler şehri konusuna da büyük etki edebilir.
* Konya Üniversitesi için 10 yılda 10 bin öğrenci hedefinden bahsetmiştiniz.
— Hükümetin veya YÖK’ün belirlediği bir hedeften ziyade bir üniversite mensubu olarak, üniversitelerin ortalama gelişmesi gibi bir ifadedir bu. Üniversiteler, ortalama gelişme süreleri içerisinde 10-12 yılda bu rakamlara ulaşılabiliyor. Ama bu üniversitenin hedefi, Türkiye’de yeni üniversitelerin kuruluşuna da bakarsak, üniversite öğrencisi azalacak. Buradaki sayısının 8 bin olmasının bir önemi yoktur. İş tamamen nitelikli eğitime kalmıştır. Ama Türkiye’deki ortalama gelişme ve öğrenci sayısına baktığımızda bu civarda olur. Bu önemli bir rakamdır. Dolayısı ile oluşacak fakülteler, yurtlar ve benzeriyle birlikte böyle bir planlama söz konusudur.
* Konya Üniversitesi için yer düşünüldü mü?
— Hayır, şu an düşünülmedi. Bununla ilgili husus, tüzel kişilik kazandırılıp, rektör tayin edildikten sonra belirlenecek.
* Tüzel kişilik kazanıldıktan sonra bildiğim kadarıyla rektör adayları müracaat ediyor, YÖK atama için öneride bulunuyor değil mi?
— Evet, YÖK rektör adaylarından belli sayıdakini Cumhurbaşkanı’na sunuyor. Cumhurbaşkanı da atamayı yapıyor, usulü budur. En son devlet üniversiteleri arasında uygulanan usul, Anayasa mahkemesine gitmeden, uygulamada olan kanundur ona göre belirlenecek.
SELÇUK’UN YENİDEN YAPILANDIRILMASINDA MUTABAKAT VAR
* Selçuk Üniversitesi’nin bölünmesi, yeniden yapılanması ile ilgili süreç ne durumda? Gelecekte bununla ilgili ne olacak, ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
— Selçuk Üniversitesi’nin yeniden yapılanması konusu Konya’da adeta mutabakata varılan bir konudur. Üniversitemizin rektörü, milletvekilleri, hükümetimiz ve başbakanımızın bilgisi dahilinde bir konudur. 2008’in Nisan ayında üniversite rektörümüzün bize sunduğu bir değerlendirme raporunda yeniden yapılandırma konusunda Selçuk Üniversitesi’nin bünyesinde iki üniversitenin daha doğabileceğini, birisinin isminin Mevlâna, diğerinin Karatay Üniversitesi’nin olabileceğini söyledi. Biz o iki ismi yeni kurulan vakıf üniversitelerimize vermiş olduk. Selçuk Üniversitesi’nin yeniden yapılanması konusu gerçekten gündemde. Hatta Rektörümüz Süleyman Bey’in, ‘yeniden yapılandırma ile devlet üniversitesi sayısını beşe çıkaralım’ diye tezi oldu. Bunu kendisiyle çok tartışmadık ama bu düşünceyi bazı milletvekillerimizle paylaşmış. Yani Akşehir, Ereğli, Seydişehir ayaklarının olduğu yeni üniversiteler süreci… Ama bu bir üniversite rektörünün düşüncesidir, hayata geçmesi siyasi bir kararı gerektirir. Yani hükümetimiz, şu anda ilçeler seviyesinde bir üniversite kurma yönünde karar almamıştır. Vakıf üniversiteleri içerisinde ilçelerde kurulan vardır, bunda mahsur yoktur. Ama devlet üniversitelerini siz daha 2008’de tüm illerde kurmuşken, ilçelere üniversite dediğimiz anda, nüfusları önemli rakamlara ulaşmış çok sayıda ilçemiz var. Dolayısı ile 2007–2009 dönemindeki yeni üniversite hamlesinin belli bir seyir gösterip, gelişmesini takip etmeden bu aşamaya geçilmesi doğru değildir. Yani öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması lazım, bir de öğrenci arzının nasıl takip seyrettiğine bakmalıyız. Yoksa atıl kapasiteler oluştururuz ki, bu da Türkiye’nin yapması gereken bir şey değil. Bu büyük ilçelerle ilgili düşünce önemlidir, ama siyasi iktidar karar vermedikçe bu gündeme gelmeyecektir. Selçuk Üniversitesi ile ilgili durum bugün için askıdadır. Her an gündeme gelebilir ama Konya Üniversitesi’nin kuruluş prosedürü tamamlandıktan sonra bu ancak başlar diyebiliriz.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ NASIL BÖLÜNECEK?
* Selçuk Üniversite’nin bölünmesi düşüncesi, Meram’daki fakültelerin yeni üniversiteye devredilmesi şeklinde olacak galiba, öyle değil mi?
— Bölünmeyi bir coğrafi kısasa göre yapacak olursak, Kampüs’ün içindekiler ve dışındakiler ayrımını yapabiliriz. Çok önemli olmasa da, Kampüs’ün içinde olup da başka bir üniversitenin bünyesine dahil olan binanın ısınma, temizlik ve benzeri işlerinin kontrolünün kimde olacağı gibi hususları da düşünmek lazım. Daha pratik çözüm; Meram Tıp’ın, İlahiyat ve Eğitim Fakülteleri’nin oluşturduğu yeni bir üniversite kurulabilir. Veya buna üniversitenin önereceği başka bir çözüm şekli olarak içinden halen bir teknik üniversite doğabilir. Ama bunun biraz artık zamana bırakmak daha iyi olur.
* Meram’daki birimler ayrılırsa, üniversitenin ismi de Meram Üniversitesi mi olacak?
— Meram Belediye Başkanımız bu konuda gayretli. İsminin bölgemizin adını alması konusunda artık bir mutabakata varılmış durumda.
SAĞLIK YATIRIMLARINDA 2010 GELİŞMELERİ
*Sağlıkla ilgili güzel gelişmeler yaşanıyor, zaman zaman biz de sayfalarımıza yansıtıyoruz. Sizin bu konuda gayretlerinizi biliyoruz. Sağlık yatırımları ile ilgili hangi aşamaya gelindiğini anlatır mısınız? Numune Hastanesi’nin yeniden inşa süreci için yeni gelişmeler var mı ve projenin detayları belirlendi mi?
— Çetin Bey, sağlıkla ilgili konularda kamuoyuna epey bilgi aktarmışsınız. Sağlıkla ilgili olarak, evvela önümüzdeki günlerde basın toplantısı yapacağım. Önemli olan hususları öne çekeceğim, önerilerinizi dikkate alarak didaktik bir açıklama yapmayacağım. Çünkü Konya Üniversitesi’nin gelişimi ile ilgili o kadar ani oldu ki, birden bire doğum sancısı hissedildi. Bunun öncesi hakkında bilgi vermek için detaylı anlatmıştım. Ama sağlık konusunda bu ön bilgiler kamuoyunda var. 2010 yılında sağlıkta inşallah bir aksilik olmazsa Konya için çok kıymet ifade eden gelişmeler olacak. Bunlar; Numune Hastanesi’nin temelinin atılması, Karatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin temelinin atılması ve Onkoloji ile Fizik Tedavi hastanelerimizin tamamlanması. Onkoloji’nin ikmal ihalesi sonuçlandı, yer teslimi safhasına gelindi. Fizik Tedavi için tasfiye süreci devam ediyor, hemen ihaleye çıkılacak. Beyhekim Devlet Hastanesi, zaten bağımsız hastane olarak çok önemli hizmetler veriyor. Günlük poliklinik sayısı 1000’e yaklaştı. Bu kadar uzaklık ve halkın tam olarak hangi konularda hizmet verdiğini bilmemesine rağmen her geçen gün hizmet döngüsü ile kendisini besliyor.
Bunun dışında bizim ilçelerde yaptığımız önemli sağlık yatırımları var. Yani mesela, yol üzerinde olduğu için Cihanbeyli’de yükselen hastane önemli bir safhaya geldi. Sarayönü ve Kadınhanı’nda hastaneler tamamlandı. Evvela Sağlık Bakanlığı’nın Konya’ya bugüne kadar yapmış olduğu yatırım, eski para birimi ile 330 trilyon değerindedir. Bu, çok büyük bir rakamdır ve temel atacaklarımızla daha da büyüyecek. İşte Beyhekim Kampüsü’nde biten iki hastanemiz var. İnşallah hepimiz açısından kıymetli, hayırlı bir sağlık şehri, sağlık hizmetlerini sadece kendi toplumuna veren değil, bölgesel bir ihtiyaca cevap verecek düzeyde olacak. İki tıp fakültemiz de burada önemli, ileri derecedeki hastalıklara tedavi imkanı veren bir yapı var. Ama doğrusu milletvekilleri olarak, gelişmeleri çok yakından takip etmemize rağmen bir takım sıkıntılarla karşı karşıya kalınabiliyor. Siz de yakından takip ediyorsunuz, konunun aşamalarını biliyorsunuz. Burada milletvekili arkadaşlarımızın birçoğu uğraştı. Son zamanda Orhan (Erdem) Bey, Mustafa (Kabakçı) Bey, Hüsnü (Tuna) Bey halen uğraşıyor, ben ilgileniyorum. Dolayısıyla bu konuda emeği geçen bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ben hizmetlerin ne kadar zor kazanıldığına şahidim.
BÖLÜNMÜŞ YOLLAR VE ÇEVRE YOLU SORUNU
*Yeni çevre yolu projesi gündeme geldiğinden bu yana bir gelişme göremedik. Bu konuda şimdiye kadar somut bir adım atılamaz mıydı?
— Çevre yoluyla ilgili sorun bizim yerel imkânlarımızla çözebileceğimiz bir konu değildir. Çok geniş ve uzun bir yoldur, mahalli kaynaklarla değil, Ulaştırma Bakanlığımızın kaynakları ile bu çözülmelidir. Ulaştırma Bakanımız Konya’ya geldiğinde bu konuda bir adım atılacağını, bir gelişme olacağını ifade etmesine rağmen biz kaynak yetersizliği, özellikle çift yollar konusunda hükümetimizin kamuoyuna verdiği taahhüt nedeniyle kaynaklar buraya aktarıldı. Ek projeler yatırım programına alınamadı. Çift yollarla ilgili yatırımlar, Konya bölgesi için 2010’da büyük ölçüde bitecek. Müteakip zamanda bunu gündeme getireceğiz. Konya, çevre yolu projesinden vazgeçmiş değil, vazgeçmemeli de. Ama çevre yolu Konya’nın temel sorunu, bir dar boğazı değil. Adı konmuş bir projedir, teknik alt yapısı hazırdır, hayata geçirilmesi gecikmiştir, ama çok acil değildir. 2011 yılında belki üzerinde en çok durulan konu bu olabilir.
MEVCUT HAVAALANI GELİŞTİRİLECEK
*2023 yılında yapılması planlanan otoyol projeleri arasında Konya’nın yer almaması haklı olarak şehirde eleştiriyle karşılandı. Milletvekilleri olarak hem bununla hem de sivil havaalanı ile ilgili olarak girişimleriniz oldu mu? Sivil havaalanı ile ilgili olarak Ulaştırma Bakanı’nın menfi tutum içerisinde olduğunu biliyoruz. Bu konuda ne dersiniz?
— Bununla ilgili arkadaşlarımız çok daha detaylı bilgiye sahip. Hasan (Angı) Bey, Ahmet (Büyükakkaşlar) Bey konuyla birebir ilgileniyorlar. Bu havaalanı meselesiyle ilgili geldiğimiz nokta şudur. Bir askeri havaalanının bulunduğu bölgenin 100 kilometre içerisinde yeni bir hava alanı yapılması teknik olarak imkânsız, böyle bir engel var. Biz bunun dışında bir hava alanı kuralım mı hesabını yapabiliriz. Ama bunun bir alternatifi var mı, var.
* Askeri havaalanı şehrin dışına taşınamaz mı?
— Askeri havaalanını taşıyabiliriz ama bu da şimdi mümkün değildir. NATO buraya ciddi yatırımlar yapmış, bunun karşılığını almak isteyecektir. Peki, biz bu hava alanından sivil hizmetler için faydalanabilir miyiz? Biz, en başta Hasan (Angı) Bey olmak üzere, teknik olarak uğraşan arkadaşlarımızla bir sivil havaalanı için gerekli bütün şartları oluşturacağız. Dolayısı ile bizim yeni bir sivil havaalanına ihtiyacımız olmayacak. Mevcut havaalanı Konya’nın bütün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde geliştirilecek. Gerek pist, gerek hangarlar ve diğer konularda gerekli değişiklik yapılırsa yeni bir havaalanına gerek kalmayacak. Teknik zorluklarla birlikte yeni, sivil bir havaalanı sorunu bu şekilde çözüme kavuşturulacak. Bu, bakanlığın da bizim de kabul ettiğimiz bir görüştür.
2023 Otoyol Projesi ile ilgili bu iddialar ortaya atıldığında hepimizi rahatsız eden bir durumla karşılaştık. Milletvekili arkadaşlarımız arasındaki iş bölümü gereği ilgili bakanlıkla görüştüler. Bu, ham taslaktır. Bu ham taslak henüz bakanlığın en alt biriminde bile kesinleşmemiş düşünce. Ancak bir tek şekilde, limanlarla bağlantılı otoyollar konusunda bir ön çalışma, akabinde 2023 otoyol çalışmasında Konya’nın olmamasının imkânsız olduğunu söylediler. Henüz bu konuda kesinleşmiş bir bilgi de bize ulaşmış değil. Bunu burada bir ön bilgi olarak kamuoyuyla paylaşayım, Konya’nın gerek otoyol, gerekse liman sorunu açısından biri kamuoyunu çok ilgilendiren, diğeri de Konya ekonomisinin geleceğini çok ilgilendiren konular. Biz Ulaştırma Bakanımızla mümkünse Konya’da sadece bu iki konuyu konuşmak için toplantı yapacağız. Toplantının oluşuyla ilgili ilk temasları kurduk. Ulaştırma Bakanımız, ‘Hızlı tren hattını kontrol etmem lazım. Hızlı tren hattının kontrolünden sonra Konya’ya geleceğim, o zaman konuşuruz’ dedi. Tahminimce haziran ayından önce bu görüşmeyi yaparız. Dolayısıyla mesela Konya’nın iki temel sorunu hem otoyol, hem de limanlara demiryoluyla ulaşmak konusunu değerlendireceğiz.
“ARAMIZDAKİ AHENK GIPTA İLE İZLENİYOR”
* Son olarak milletvekilleri arasında gerçekten birlik, beraberlik var mı bu dönemde? Yeterli düzeyde mi, yoksa sadece görüntüden mi ibaret bu birliktelik?
— Çok net, şu an mecliste hangi ilin milletvekilini sorarsanız sorun tek bir cevap alırsınız; ‘Biz, Konya milletvekillerinin arasındaki ahengi büyük bir gıptayla izliyoruz.’ Bu öteden beri böyledir, yani sahte bir tarafı yok. Biz kendi irademizle değil, siyasi sorumlulukla bir araya geldik. Görev sürelerimiz de sınırlı. Bu sınırlı sürede birlikte çalışarak, bu şehre karşı sorumluluklarımızı yerine getireceğiz, sonra bir hoş seda bırakıp bırakmadığımız konuşulacak. Biz şu an şehrimizin önemsediği konularda çok önemli gelişmeler yaptık. 2007 seçimlerinden sonra biz bir araya gelişimizin 100’üncü toplantısını gerçekleştirdik. En son Hasan Angı Bey’in evinde eşlerimizle birlikte katıldığımız bir toplantı yaptık. O toplantıda 10 milletvekilimiz vardı. Ben bayanlar arasında konuşulan bir şeyi söyleyeyim; eşim aktardı; ‘İnşallah nazar değmez’ demişler. Dolayısı ile bu durum, Konyalı hemşerilerimiz ve milletvekillerimiz açısından memnuniyet vericidir. Bunun anlamı şu; Konya’ya severek geliyoruz. Bir konuyu rahat tartışıyoruz, bir konuda iş birliği ve iş bölümü yapabiliyoruz. Bence çok sayıda milletvekili olan bir ilde bunu sağlamak kolay değil. Arkadaşlarımız bu konuda özverili davranıyor. Son sözüm şu; bir sorumluluğu kavrayana sorumluluk düşer. Bu konuda bir sorumluluk duygusu taşıyoruz, buna uygun bir davranış sergiliyoruz. İnşallah iyi hizmetler ortaya çıkar. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum