Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

PTT Tarihçesi ve Resmi İletişim

PTT Tarihçesi ve Resmi İletişim

Yaşamımızın önemli bir kısmını iletişim oluşumları almakta. Mektuplaşma, paket ve para gönderme alma gibi işlemlerimizden tebrik kartlarının yerini telefon ve bilgisayar mesajlar alsa da devamda.
Bu işlemler nasıl yapılıyordu konusunu geçenlerdeki “Dün ve bugünlerin PTT’si” başlıklı yazımda biraz değinmiştim ama tarihçesindeki nostalji ile bugünün hayli geliştirilmiş hız ve kolaylıkları üzerindeki konuya ilerde girerim demiştim. https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/2808/Dun_ve_Bugunlerin_PTTsi.html
***
Konu ettiğim gibi önemli bir tebligat konusunda çeşitli bilgi verilmesi vesilesiyle işin aslını pınarın başından öğrenmek için PTT İl Başmüdürlüğü binasına girerken müessesenin tarihçesini de iletmek isterim.
Osmanlı devrinde önemli resmi gönderilerin atlı ulaklarla gönderildiğini okuruz ama halk nasıl faydalanırdı bilmemekteyiz.
Resmî ilk iletişim düşüncesi Posta Teşkilatının Tanzimat Fermanı ile yaşanan gelişmeleri ile başlamakta.
Osmanlı Devleti, tüm halkının ve yabancıların posta ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla “Nezaret” olarak 23 Ekim 1840 tarihinde İstanbul’da kurulmuş.
İlk Postahane Yeni Camii avlusunda “Postahane-i Amire” adı ile açılmış. İlk memurlar Süleyman Ağa, tahsildar Sofyalı Ağyazar Türkçe dışında yazılmış gönderilerin adreslerini tercüme etmek üzere mütercim olarak atanmışlar.
1843 yılında telgrafın keşfini müteakip 11 yıl sonra Osmanlıda da telgraf hizmeti başlamış.
Bakmayın siz, Osmanlı devletinde ileri adım atılmadığını, hatta bu yıllarda Padişah olan ama kendisini anarken Kızıl Sultan yaftasını hâlâ devam ettiren Siyonistlerin maşası olabilen kimse, sözde tarihçi ve tarih kitaplarından alıntılarımıza…
Avrupa’da ki gelişmeleri ve teknik ileri adımları atmaya hız veren Osmanlı Sultanı II Abdülhamid Han bunlarla kalmamış. Bu hizmetin gelişmesi ve resmî disipline girmesini sağlamak için 1855 yılında ayrı bir “Telgraf Müdürlüğü” de kurdurmuş.
1871 yılında Posta Nazırlığı ile Telgraf Müdürlüğü birleştirilerek “Posta ve Telgraf Nezareti”ne dönüştürülmüş. 1876 yılında milletlerarası posta nakli şebekesi kurulmuş, 1901 yılında koli ve havale işleminin kabulüne başlamış.
23 Mayıs 1909 tarihinde ilk manüel telefon santralının İstanbul'da hizmete verilmesinden sonra Posta ve Telgraf Nezareti, 1909 yılında “Posta, Telgraf ve Telefon Nezareti” haline dönüştürülmüş, 1913 yılında da “Posta, Telgraf ve Telefon Umum Müdürlüğü” adını alıp “PTT” olmuş.
***
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile be teşkilat devam ettirilmekle kalmayıp daha da resmi bir iletişim haline getirilmesi için önce İçişleri Bakanlığına bağlı olarak PTT Genel Müdürlüğü, 1933 yılında katma bütçeli bir idare olarak Bayındırlık Bakanlığına (ki ilk Gn. Md. Mehmet Fahri Şun’dur. 1923-1934 10,5 yıl hizmet etmiş) 1939'da ise Ulaştırma Bakanlığına bağlanarak hizmet vermeye devam etmiş.
1954 yılında KİT olan PTT Genel Müdürlüğü, 18 Haziran 1994 tarihinde Türk Telekomünikasyon kuruluşu ile telefon iletişimin ayrılması neticesi, 29 Ocak 2000 adı "T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü" olarak yine yılların adını değiştirmeyip “PTT” olarak devam etmekte.
***
Müdürlüğe girince bizzat güvenlikçilerden biri çıkarıyor yukarıya ve kapısı devamlı açık Başmüdür odasına sekreter buyur ediyor.
Daha önce tanışınca yazar olduğumu öğrenmiş olan Sayın Hakkı Altuntaş’tan öğreniyorum bilgileri.
Bu bilgi her ne kadar şahsi olsa da pek çok kişinin bilemediği ve başına gelebileceği konu olduğu için sizlere de sunmak isterim.
Sizin iki ikametgahınızdan devamlı bulunmadığınız birisinde. Örneğin yazlık gibi yere gönderilen tebligat siz orada olmasanız da, size gönderilmiş gibi muamele görebiliyor.
Haberiniz olmadan bunu yapan veya yaptıranlar iyi olmayan niyetlerini tahakkuk ettirebiliyorlar.
Öyle “benim resmi adresim burası değil ve ben almadım” veya “PTT’ye adres haberi verdim” vb. gibi itirazlarınız maalesef geçerli olmuyor.
Mutlaka o havalinin muhtarına ve zabıtasına resmen alabileceğiniz asıl adresinizi bildirmeniz gerekiyorsa da bilhassa mahkeme kararları kapınıza bir tebliğ kâğıdı yapıştırılarak tebliğ edilmiş sayılıyor
Siz Muhtara resmen bilgi vermemişseniz, sizin için iyilik düşünmeyebilenler örneğin alacağım var diye icraya verip gelen icra tebligatından yedi gün içinde haberiniz olmayıp itiraz edememişseniz. Otomatikman borcu kabul etmiş sayılıp tatbikat yapılıyor.
İstediğiniz kadar elinizde belgelerle benim borcum yok demenin faydası yok bizim hukukta. Dava açıp sonra kazanabilirsiniz ama atı alan Üsküdar’ı çoktaaan geçmiştir.
Pek çok eşlerden birinin açtığı davada haberi olmadan boşanma kararları çıkabildiği gibi.
“Olur mu?” demeyin bizim kanunlarımız lastikten daha çok elastikiyet içinde herkes kendine göre yorumlama yapabildiği için bazen işin içinden çıkılamıyor. Halen bu günlerde ki çeşitli olumsuzluklarda olanlar gözler önünde. Hukukçular bile ikiye değil üçe beşe ayrılıp fetva vermekteler.
***
Sayın Başmüdür Altuntaş “Buraya kadar gelip bunları bize sormanız gereksiz. Meşgul etmiş oluyorsunuz…” imasını bile yapabilecek iken bizzat 7201 no.lu tebligat kanununun 21. Maddesini açıklayıcı şekilde okuyuverdi.
Buna göre, sizi bulamayan tebliğ memuru sadece Muhtar veya ihtiyar heyeti üyesine değil bulamazsa o havali zabıta amir ve memuruna da vermek ve kapınıza da tebliğ kâğıdı yapıştırarak vazifesini yapma sırasında komşusuna da haber vermesi için bilgi verir denilmekte ama…
Tatbikatta zor bu işlemi yapanlar. Müvezziin veriverdiği tebliği Muhtar alıp bendenizin başına da geldiği gibi masanın gözüne atıp bekletirse…
İş işten çoktaaan geçmiş olur. Sizde ayıklarsınız pirincin taşını!
Bu bakımdan hem muhtara hem de havali zabıta amirliğine bir dilekçe ile gelecek tebligatların alabileceğiniz ikamet adresine gönderilmesini bildirmeniz de büyük fayda var..
Birde bunun dışında, başkaca kimseye haber vermeden tebligat yapımı da varmış.
35. Maddeye göre önce bir tebligat almışsanız ve sonradan değişen adresinizi tebliğ makamına bildirmemişseniz…
Memurun sonraki gelen tebligatları şuna buna vermesine gerek kalmıyor. Kapınıza yapıştırıp gidiveriyor. İşte bu daha da mühim! Hatta vahim desek yeridir.
Köşemiz, İletişim oluşumları derken kanunî iletişim ile bitiverdi.
Hakikaten bizlere çok kolaylıklar sağlanan iletişimlerle ilgili bilgileri gelecek yazıda devam ederiz inşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR