Recep Çınar

Recep Çınar

Olmadı Ömer efendi

Olmadı Ömer efendi

Son günlerde bazı gazetelerde Ömer Gündostu ile ilgili yazılanlardan açıkçası rahatsız oldum. Alacağı 3 kuruş nedeniyle sağda solda ağzını yüzünü salladığı söyleniyor. Doğrudur yanlıştır, bilemem. Ama, eğer doğru ise “dürüst” bir yaklaşım şekli değil. Hele de kaptanlık gibi payeyle onurlandırılmış bir sporcunun böyle bir davranış biçiminin ahlaki olmadığını düşünüyorum.
Bu takımdan uzaklaştırılan oyuncuların bu tür konuşmalar yapmasını, çamur atmasını anlarız, dahası “normaldir” der geçiştiririz. Ama, ya Ömer Gündostu. Onun ki, bu camianın içine sinebilir mi?
Sinmez elbet.
Nasıl bir “ruh”  halidir bu?
Sakarya patentli olsa da, bir yerlere gelmesine vesile olduğu, çuvalla para kazandığı, kaptanlık gibi bir mertebeye geldiği bir kulübe karşı böylesi bir güvensizliği nasıl sergiler? Hiç kusura bakmasın ama, kendisine duyulan güven duygusu da,  bu aşamadan sonra sekteye uğrayacaktır artık.  Bilinçli bir davranış biçimi onun ki! Profesyonelliği abartırken, geçmişe de sünger çekmeyi göze almış demek ki.  Konyaspor’a olan “vefa”sını da göstermiş oldu böylece!
Ama şu da var; Seni sen yapan, sen güvenmemiş olsan da, sana güvenerek imza attıran, daha ötesi sana kaptanlık gibi saha içindeki birinci adamlığı veren Konyaspor’a gördüğün reva, bilesin ki, çok can sıkıcı ve üzücü Ömer Gündostu. Keşke, Konyasporla Pazar’a kadar değil, mezar’a kadar dost kalabilseydin.
Konyalı seni ürettiğin futbol değerleri ile hatırlasın istiyorduk. Şark kurnazlığın ya da kapalı kapılar ardında ürettiğin “fesat”lıklar ve “dedikodu”larla değil.
Tekrar yazımın başına dönersem; takımda oynamayan bir futbolcunun adı ne olursa olsun, isterse “evliya” gibi bir imajı olsun çok tehlikelidir.  Oynamayan oyuncu kesinlikle “karıştırıcı”dır. Ali, Veli, Selami fark etmez.   Oynayan oyuncu ise asla sorun yapmaz. Oyuna 90. dakikada da girse parasını alacağını bilir ve sesini çıkarmaz.
Ömer konusuna gelince; kendisini tanıyorum. Saha içindeki Ömer ile kulübede ya da tribündeki Ömer, siyahla beyaz gibidir.
Bilmem anlatabildim mi!
Acı ama gerçek şu: Futbolcunun herşeyi paradır! Sıkıştığında sığındığı limanın adı ise profesyonellik, gerisi hikaye. Bakın taşradan büyük takımlara giden futbolculara. Hepsinin imza töreninde papağan gibi tekrarladığı tek cümle var: “Beni bugünlere getiren kulübümün renklerine aşığım ama profesyonelim de!”
Ömer’i derinden tanımayan bazı çaylaklara da mesaj olsun.
xxx
Gelelim Fahri Tatan’a.
Konyaspor bu oyuncuyu kadro dışı bırakmakla ya da göndermekle ne kaybetti? Hiçbir şey. Tam tersi kazandı ya da kazanacak. Oynarsa kaliteli bir futbolcu. Sorumluluk alıp takım oyuncusu olduğu zaman iyi bir lider de ayrıca. Ama, sorumluluk alırsa.
Lafın tıkandığı an şu: Hani bir damla bal için bir ton odun yersin ya işte öyle. Konyaspor taraftarı, 17 haftalık süreçte Fahri’nin bir damla futbolu için bir ton azap çekti.  Konyaspor zarar görmesin diye üzerine üzerine gidilmedi. Kafasına göre oynadı, kafasına göre takıldı. Çünkü o kendini Konyaspor’un üzerinde görüyordu.
Giray Bulak bütün bunları görmüş olmalı ki, yönetimin gönderme kararına anında kafa salladı. Hocamızın gelecek adına takımda damızlık istemediği anlaşılıyor. Saf kan arıyor, doğru da yapıyor. İşin özü, bu saatten sonra gidene değil gelene bakacaksın. Fahri’nin bu gidişi, içeride kalan damızlıklara da bir mesaj niteliği taşıyor.
Kendini Konyaspor’un üzerinde gören Fahri Tatan’a karşılık Eskişehirspor’dan alınacağı söylenen Emre Toraman ve artı para, Konyaspor yönetiminin iyi yolda olduğunu gösteriyor. Umarım bu düşüncelerini hayata geçirirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi
SON YAZILAR