Doğayla savaş halindeyiz, kazanırsak kaybedeceğiz. ‘’Hubert Reeves ‘’. Bu sözü doğaya yaptığımız her haksız davranışta bir ziraat mühendisi olarak derinden tekrarlıyorum. Evet, kazanırsak kaybedecektik ve görünürde bu kaçınılmazdı.
Doğayla bu savaş girdabının içinde, insanoğlunun konforunu artırmak ve sınırsız ve doyumsuz ihtiyaçlarını sınırlı olan kaynaklarla karşılamak istemesi ve perde arkasındaki oluşturduğu zararları ve neler götürdüğünü ve ne yazık ki bu girdiği girdabın tehlikesinin bile farkında değildi. Farkına varmak için ranttan, konfordan, kendine has kişisel menfaatlerinden vazgeçmesi gerektiği için görmezden geliniyordu.
Fosil yakıtlarının yoğunluğu, araba egzozlarından çıkan kirli hava ve fabrika bacalarının kirli dumanı ve gelişen teknoloji ile alınmayan önlemler ve gri, bir dünyanın oluşması için ve karbondioksit gazının artması ve sera gazı ile başlamıştı küresel ısınma. Peki, sadece sebepleri bunlar mıydı? Karbondioksit yükünü alan ve dünyanın akciğerleri olan ormanlarımız bilinçsizce tahrip ediliyor sadece dünyanın akciğerleri değildi, içinde binlerce tür barındıran hayvanların en doğal yaşam alanları ellerinden alınması ve doğanın dengesinin korunmasında onlarında ekolojisi bozulması ayrı bir başlıktı.
Dünya nefes almakta zorlanıyor. Hayvanların nesli tükeniyor, buzullar eriyor, bilinçsiz kullanılan tarım ilaçlarının kırıntıları, sulara karışıp insan sağlığını tehdit eden faktörle hiç durmadan devam ederken, tek yerinde duran ve gri dünyayı görmekte zorlanan ve bilinçsizce tüketen yine beyaz adamdı!!!
Biz şanslı çocuklardık ve bize atalarımız temiz bir dünya devredilmişti belki dur diyemediğimiz boyumuzu aşan işler olsa da kendi elimizden geleni yapmalıydık… evimizde geri dönüşümlerimizi cam artıklarını, pilleri ve kızarmış yağları mutlaka ayırmalı ve ait oldukları geri dönüşümlere bırakmalıyız.ve her zaman ağaç ekmeli ve doğaya meyve çekirdekleri hariç hiçbir çöp atmamak ve aksine atılan çöpleri toplamalıyız tabiat anaya biz iyi bakarsak o bizi kucaklardı, doğanın tokatını yememek için önlemlerimizi almalıydık ve gelen felaketlerde alınmamış önlemleri bilmezden gelip . kader kelimesinin arkasına sığınmak kendimizi kandırmaktan başka ne olabilirdi?
Küresel ısınmanı olmadığı, karların kış aylarında öbek öbek yağdığı, hayvan türlerinin devam ettiği ,yağmurların arkasından gökkuşağını görmek, tabiat anayla barışık bir dünya istemek ne kadar hakkımızsa. Doğaya iyi bakmak ta doğanın hakkı olsa gerek peki ya sizce de öyle değil mi?

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.