Konyalı patron Mercedes'e binmiyor! Çalışanlarını ev sahibi yapıyor
15 ülkeye ihracat yapan, sadece Türkiye’de değil, dünyanın farklı noktalarında da fabrikaları olan Elopar Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sandal, çalışanlarının yüzde 70’ine destek çıkarak, ev sahibi olmalarına katkı sağladı. Sandal, “Personelimin mutlu olması dışında bir hayalim yok” dedi.
Konya’da doğup büyüyen, kıymetli bir hayat hikayesine sahip olan Elopar Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sandal, yaşamı boyunca mütevazılığı elden bırakmadı. Kerpiç evde yaşayan ancak sürekli hayallerin peşinde koşan Sandal, makine mühendisi oldu. İş hayatına atılan Sandal, azmiyle tüm Türkiye’ye örnek oldu. Sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da fabrikaları bulunan, birkaç ülkede yaklaşık 300 kişiye istihdam sağlayan Sandal, Türkiye’de çalışan tüm personellerinin çocuğuna da burs veriyor. Çalışanlarının ev sahibi olmasına vesile olan Sandal, “Şu an 10-15 ülkeye ihracatımız var. Ford, Fiat, Volvo, Mercedes, BMW aklınıza hangi marka geliyorsa hepsiyle çalışıyoruz. Benim en büyük hayalim, çalışanlarımın mutluluğu” şeklinde konuştu.

KERPİÇ EVLE BAŞLAYAN HİKAYE
Başarı hikayesini anlatan Elopar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sandal, eski Konyalı, yeni Karamanlı olduklarını söyledi. “Babam, Ayrancı’da ilkokul öğretmeniydi, annem ev hanımıydı. Ereğli’de oturuyorduk. Babam, Aziziye Köyünde öğretmendi” diyen Sandal, o dönem kiralık bir evde oturduklarını belirtti. Ev sahibinin evden çıkmaları gerektiğini söylediğini aktaran Sandal, “O arada babam ev yapma düşüncesiyle elma bahçesinde ufak bir arsa almıştı. Biz, orayı kerpiç yaptık. Çamurları hazırladık, babam kerpiçleri kesti. 2 katlı kerpiç ev yapıldı. Çatısını kapattık ama babamın parası kapıya, pencereye yetmediği için onları koyamadık. Bir taraftan da taşınmamız gerekiyordu. O günleri hatırlayınca duygulanıyor insan. Kerpiç evimizin mutfağı betondu. Diğer taraflar ise çamurdu. Biz, yeni yaptığımız kerpiç eve taşınmak zorunda kaldık. Hasır yastıklarımız vardı, pencerelere onları kapattık. Kapıya da bir tane battaniye çaktı babam. Neredeyse kışı o şekilde geçirdik. İlkokuldan başlayarak yazları trende elma, su, gazoz ve sakız sattık. Kazancımız ise içinden çıkan kartpostaldı” şeklinde konuştu.

BÜTÜN PARAMIZI MAKİNEYE ÖDEDİK EVE YÜRÜYEREK GİTTİK
Sandal, 1966 yılında İstanbul’a geldiklerini dile getirdi. Sandal, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Annem, doktor olmamı istiyordu. Benim ise ortaokuldan itibaren hep makine mühendisi olma hayalim vardı. O hayal de biraz tamirden geliyordu. Güya ben makine mühendisi olup, kendime bir oto tamirhanesi açacaktım. Hayalimiz o zamanlar bu kadardı. Askerden dönüşte İmbat Makine Sanayi adında faaliyet gösteren bir yere girdim. İşletme mühendisiydim. 1,5 yıl çalıştıktan sonra Demirdöküm’den bir teklif aldım, oraya geçtim. Demirdöküm’de fırında ocak montaj şefiydim. Bakalit düğmeler vardı. İmbat Makine’de en çok yaptığımız şey bu melamin ve bakalit presleri yapmaktı. Mali müşavir, bir komşumuz vardı. ‘Beraber iş yapalım’ diyordu. Sonunda ‘yapalım’ dedik. ‘Bir tane melamin pres alalım. Demirdöküm’e parça yaparız’ dedim. Mali müşavirin bacanağı da Almanya’daydı o da bizimle ortak olmak istiyordu. O günün parasıyla makine 650 bin liraydı. 650 bin lirayı verdik, bir pres aldık. İmbat ile sözleşmeyi imzaladık, ödemeyi yaptık. Paramız kalmamıştı. Sefaköy Yolundan eve yürüyerek gelmek zorunda kalmıştık.”

ZAMANLA KAPASİTEMİZİ ARTIRDIK
İlk etapta işe 3 kişi başladıklarını, sayının zamanla 17’ye çıktığını ifade eden Elopar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sandal, “Sayıyı 50’den fazla yapmayacağım diyordum. 100 kişi oldu” diye konuştu. İmbat Makine’den bir mühendis arkadaşının ve usta başının da kendileriyle birlikte iş yapmak için teklifte bulunduğunu hatırlatan Sandal, ayrıca şunları kaydetti: “Bu arkadaşlarımız da aramıza katılınca sayımız 5 oldu. 5 ortaklı limited şirketi olduk. 6 ay sonra bizimle işe ilk giren mali müşavirin bacanağı ortaklıktan ayrılmak istedi. Onun hisselerini verdik, 4 kişi kaldık. Kapasitemizi artırdık, ben de şirketin başına geçtim. Daha sonra diğer iki ortak da ayrıldı, biz iki kişi kaldık. Bu süre zarfında birkaç firmayla daha çalışmaya başladık. 1989 yılına geldiğimizde bir gelişme daha yaşandı. Bir mühendis arkadaşımız General Motors’a bağlı araba kablo donanımları yapan firmada çalışmaya başladı. Bir gün beni çağırdı. ‘Mehmet Bey, benim bir şeye acil ihtiyacım var’ dedi. Bana holder dediğimiz bir malzeme verdi. Gittim malzemeyi aldım, akşam geldim frezede onları işledim. İkinci gün sabah erkenden de götürdüm istediğini kendisine teslim ettim. Aradan 10 gün geçmişti, beni yine aradı ve yanına çağırdı. ‘Bir iş var, çok önemli bir iş, bunu ciddiye al’ dedi. Öyle öyle bu işe başladık.”
DÜNYANIN EN BÜYÜK KONNEKTÖR ARŞİVİ ELOPAR’DA
Elopar Grubu’nun en büyük işinin araba kablo donanımı yapmak olduğunu hatırlatan Sandal, bu işi yapan firmaların genelde yabancılar olduğunu söyledi. Özellikle Japonların, Amerikalıların ve Almanların sektörde güçlü olduğunu vurgulayan Sandal, “Biz, bu sektöre giren ve üretim yapan ilk Türk firmayız. Ana işlerimizden bir tanesi araba kablo donanımı yapan fabrikalar kurmak. Biz, bu işe ilk başladığımızda konnektör tutucuları yaptık. 1994 yılında Opel Vectra’nın kablo donanım hatlarını kurarken onların test masalarını da üretmeye başladık. 1991 yılında ciro anlamında yüzde 100 büyüdük. Dünyada en büyük konnektör arşivi şu anda bizde. Aşağı yukarı 40-50 bine yakın konnektör arşivimiz var. Bir süre sonra yabancı firmaların da bize olan ilgisi arttı. Geniş ekipman ve tesisimizin olmasını istiyorlardı. Onların zoruyla gittiğimiz ilk yer Romanya oldu. Polonya’ya da böyle gittik. Bulgaristan’a böyle fabrikalar kurduk. Fas’ta fabrikamız var. Tunus’ta bir fabrikamız var. Mısır’a yeni fabrika kuruyoruz. Yurt dışında 10 fabrikamız, 300 civarında çalışanımız var. Türkiye’de ise İzmit, Bursa, İstanbul, Ankara, Karaman’da fabrikalarımız var. Ben, elimden geldiğince işleri çeşitlendirme yoluna gittim. Mesela biz elektrik malzemeleri de üretiyoruz. Fason işler de yapıyoruz, makine de üretiyoruz. Talaşlı imalatlar da yapıyoruz. Savunma sanayisinde de varız. Şu an 10-15 ülkeye ihracatımız var. Ford, Fiat, Volvo, Mercedes, BMW aklınıza hangi marka geliyorsa hepsinin projelerinde yer aldık.”
BAŞARININ TANIMI YAPTIĞINIZ İŞİ ADAM GİBİ YAPABİLMEKTİR
Ulaşılamazsa bile her insanın bir hayalinin olması gerektiğine dikkat çeken Sandal, “Dedim ya benim hayalim küçük bir atölyeydi. Hayalim, basamak basamak büyüdü. Ben, bugün hayallerimin çok üstündeyim” dedi. Hayal kuramayan insanın geleceğinin olmayacağının altını çizen Elopar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sandal, şu cümlelerle konuşmasını noktaladı: “Bugün çalışanlarımın mutlu olması dışında bir hayalim yok. Yeter ki onlar mutlu, gelecekleri ise garanti olsun. Biz, her çalışanımızın çocuğuna burs veririz. Çünkü onların okuması çok önemli. Hayallerimden biri birlikte mesai yaptığımız çalışanlarımızın ev sahibi olmasıydı. Şu anda çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 70’inin ev sahibi olmasına destek olduk. Mutluluğu parada arayanlar veya ‘para mutluluk getirir’ diyenler var. Ben, onları geçtim. Paranın çok fazla mutluluk verdiğini düşünmüyorum. Mesela bana ‘neden Mercedes’e binmiyorsun’ diyorlar. Sevmiyorum. 14 yıldır Skoda’ya biniyorum. Gösterişi pek sevmem. Mütevazi olmak çok daha güzel. Ben girdiğim hiçbir işe ‘ne kadar para kazanırım’ diye girmedim. Her zaman yapacağım her işi layıkıyla yerine getirebilir miyim düşüncesini taşıdım. Zaten siz böyle düşünürseniz para sonradan bir şekilde geliyor. Esas olan para değil, yapacağınız bir işi hakkıyla, adam gibi yapabilmektir. Başarının tanımı, yaptığınız işi adam gibi yapabilmektir.”
Kaynak:Muharrem Dursun





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.