Konyalı isim asgari ücrete yüzde 59 zam talep etti!

Konyalı isim asgari ücrete yüzde 59 zam talep etti!
Asrın İş Adamları Derneği (ASRİAD) Konya Şube Başkanı Abdullah Karabağ, “Çalışanların refah düzeyinde hayatlarını sürdürebilmeleri için 2026 yılında net asgari ücretin yaklaşık 30 bin TL üzeri, mümkünse 30 bin-35 bin TL civarında olması gerekir” dedi

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun işleyişini belirleyecek Danışma Kurulu toplantısı yapıldı. Toplantıda, asgari ücreti belirleyecek olan komisyonun 15 kişiden oluşturulması kararlaştırıldı. 2026 asgari ücret miktarının belirlenmesi için ilk adımlar atıldı. Gözler aralık ayında belirlenecek yeni ücrete çevrildi. Asrın İş Adamları Derneği (ASRİAD) Konya Şube Başkanı Abdullah Karabağ, 2026 yılı asgari ücretinde iş dünyasının beklentisini Merhaba Gazetesi’ne özel açıkladı. Karabağ, “Uzmanlarda, ülkemizde enflasyon oranı, ücret artışları ve işgücü maliyetlerine dair beklentilerde karışık bir tablo var. Örneğin, bazı uzmanlar 2026 için yüzde 20 civarında artış bekliyorlar. Resmî senaryolar ve medya analizleri de yüzde 20-25 artış ya da yüzde 30’a yakın artış altında senaryolar öne koyuyor. İş dünyası temsilcileri açısından işletmenin sürdürülebilirliği endişesi var: çok yüksek artış işveren açısından maliyeti artıracağı, istihdam ve rekabet açısından risk yaratabileceği yönünde görüşler mevcut. Özetle; iş dünyasında büyük bir zam beklentisi bulunmakla birlikte, çok yüksek zam işverenin yükünü artırır kaygısı da var. Dolayısıyla beklenti enflasyonu bir miktar telafi eden ama işverenin yükünü çok yukarı taşımayan bir artış yönünde görünüyor” diye konuştu.

4-1-1.webp

‘ÇALIŞANLARIN REFAH SEVİYESİ DÜŞÜNÜLMELİ’

Karabağ, 2026 yılında uygulanacak asgari ücrete ilişkin de şunları söyledi: “Çalışanların refah düzeyinde hayatlarını sürdürebilmeleri için 2026 yılında net asgari ücretin yaklaşık 30 bin TL üzeri, mümkünse 30 bin-35 bin TL civarında olması makul bir hedef olarak değerlendirilebilir.”

4-2-1.webp

‘ENFLASYON YÜKSEK, YAŞAM MALİYETLERİ ARTIYOR’

Artan maliyetler ve enflasyon ortamında işçinin geçimini ve işletmenin sürdürülebilirliğini korumaya ilişkin zorlu bir denge olduğunu ifade eden Karabağ, “İşçi açısından enflasyon yüksek, yaşam maliyetleri artıyor. Örneğin, bazı uzmanlara göre, bugün için bekâr bir işçinin yaşama maliyeti 34.981 TL civarında hesaplanıyor. Bu durumda asgari ücretin bu düzeyin altında kalması, işçinin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağı anlamına geliyor. İşletme açısından personel maliyeti arttıkça kârlılık kesiti daralıyor, istihdamı sürdürme, fiyat rekabeti, maliyet baskısı artıyor. Örneğin Konya gibi şehirlerde esnafın maaş, yemek, servis, kıdem tazminatı derken bir çalışan için işverene maliyetin 30 bin TL’yi bulduğu yönünde açıklamaları var. Bu çerçevede, işçinin geçimini korumak ve işletmenin sürdürülebilirliğini korumak aynı anda kolay değil. Eğer asgari ücret reel olarak enflasyonun altında kalırsa işçinin alım gücü düşer; öte yandan işletmeler için maliyet artışı işlerin zorlaşmasına neden olabilir. Yani mümkün ama bir dizi ön koşulla: enflasyonun kontrolü, verimliliğin artması, maliyetlerin yönetilmesi, destek mekanizmalarının olması gibi. Bu açıdan bakıldığında, işveren-işçi-hükümet üçgeninde sosyal diyaloğun güçlü olması, ücret artışlarının verimlilik kazançlarıyla desteklenmesi, varsa prim teşvikleri gibi uygulamaların devreye girmesi önem kazanıyor” ifadelerini kullandı.

4-3-karabag.webp

ASGARİ ÜCRET YILDA KAÇ KEZ GÜNCELLENMELİ?

Hükümetin asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi uygulamasına yönelik açıklamalarda bulunan Abdullah Karabağ, şunları söyledi: Mevcut durumda Türkiye’de asgari ücret genellikle yılda bir kez, Ocak başı geçerli olacak şekilde belirleniyor. Ancak yüksek enflasyon ortamında yılda bir kez uygulaması sıkça yetersiz görülüyor. Örneğin, bir Konya-sendika temsilcisi “Biz yılda iki kez belirlenmesini arzu ettik” demiş. Yılda bir kez, süreç sade, öngörülebilir; işverenler için planlama açısından kolaylık; ancak yüksek fiyat artışlarının olduğu yıllarda ücretler erken eridiği için işçi açısından alım gücü kaybı yaşanabiliyor. Yılda iki kez: Enflasyonun hızla arttığı dönemlerde işçilerin geçim şartlarını daha güncel yansıtabilir; ancak işverenler için ek yük, belirsizlik yaratabilir; sık zam süreci rekabet baskısını artırabilir ve maliyet planlamasını zorlaştırabilir. Benim değerlendirmem, mevcut enflasyon ve maliyet ortamı göz önüne alındığında, yılda bir kez belirleme sistemi ideal değil, fakat eğer yılda iki kez yapılacaksa bunun kesin kurallar, şeffaf kriterler ve iş dünyasının yükünü gözeten destek mekanizmalarıyla birlikte yapılması gerekir. Yani yılda iki kez olması daha uygun olabilir kanaatindeyim, ancak bu uygulama koşulsuz olmamalı. Özellikle işletme boyutlarının, sektörlerin durumu göz önünde bulundurulmalı.”

ASGARİ ÜCRET BÖLGELERE GÖRE DEĞİŞKENLİK GÖSTERİYOR

2026 yılı için asgari ücret beklentisini açıklayan Başkan Abdullah Karabağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bazı uzmanlar bekâr bir işçinin yaşama maliyeti 34.981 TL olarak ifade ediyorlar. Yani bunu referans alırsak net 35 bin TL civarında bir rakam asgari geçim düzeyine yakın olacak gibi görünüyor. Medyada öne çıkan senaryoları düşünürsek, net 26.500 TL (yüzde 20 artış), 27.600 TL (yüzde 25 artış), 28.700 TL (yüzde 30 artış) gibi rakamlar geçiyor. Bu rakamlar geçinme düzeyi açısından bir nebze iyileşme sağlasa da tam refah düzeyi açısından yeterli olmayabilir. Yani benim kanaatim, 2026 için net asgari ücretin en az 30 bin TL-35 bin TL aralığında olması, çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılamada daha gerçekçi bir seviye oluşturabilir. Bu aralığın altındaki artışlar, işçinin alım gücünü korumakta zorlanabilir. Tabii bu rakam sadece temel ihtiyaçları kısmen karşılayabilme anlamında; rahat refah düzeyi için daha yüksek bir ücret gerekebilir. Ayrıca bölgelere, yaşam maliyetine göre değişkenlik gösterecektir.”

‘HEM ÇALIŞAN HEM DE İŞVEREN DÜŞÜNÜLMELİ’

Asrın İş Adamları Derneği (ASRİAD) Konya Şube Başkanı Abdullah Karabağ, sözlerini şu şekilde tamamladı: “2026 için iş dünyasında yüzde 20-30 aralığında bir artış bekleniyor, ancak işveren açısından sürdürülebilirlik kaygısı var. Hem işçinin geçimini hem işletmenin sürdürülebilirliğini korumak bugünün yüksek enflasyon ve maliyet ortamında oldukça zor; dengeyi sağlamak için ücret artışı tek başına yeterli değil, maliyet kontrolü, verimlilik artırımı, destek politikaları gibi unsurlar da önemli. Yılda bir kez ücret belirleme sistemi mevcut durumda tek başına ideal değil; yılda iki kez değerlendirme, özellikle yüksek fiyat artışı dönemlerinde işçilerin alım gücünü koruma açısından daha uygun olabilir ancak bu uygulamanın getireceği yükler de düşünülmeli. Konya özelinde işletmelerin personel maliyetleri, yan giderler, rekabet baskısı gibi sıkıntılar belirgin; bu da asgari ücretin sadece çalışan açısından değil, işveren açısından da dikkatle ele alınması gerektiğini gösteriyor.”

Kaynak:Ali Kaan Kurşun

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum