Fethullah Hallaç

Fethullah Hallaç

Kırıl Ama Sakın Eğilme!

Ekim ayı Türk Dünyası için önemli günleri içinde barındıran bir ay. Türkiye başta olmak üzere bugünkü bağımsız Türki Cumhuriyetler için de Ekim ayı bağımsızlık yolunda cumhuriyetlerin ilan edildiği bir ay olma özelliği taşıyor. Aynı zamanda 2009 yılında yapılan Nahçıvan Anlaşması sonucunda her yıl 3 Ekim tarihi; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü veya Türk Devletleri İşbirliği Günü olarak kutlanıyor. Bağımsızlık ve işbirliklerimiz kutlu ve daim olsun.

Öte yandan bugün değinmek istediğim konuysa malum olduğu üzere gündemimizden düşmeyen Gazze ve Sumud meselesi. Özellikle geçtiğimiz günlerde Sumud filosuna siyonistlerce yapılan baskınlar sonucu mesele daha da alevlendi. Filoda Türk vatandaşlarının da olması sebebiyle olacak ki Türk kamuoyunun gözü kulağı da filodan gelen haberlerdeydi. Gece yarıları sokaklarda gösteriler ve protestolar yapıldı. Kınamalar, basın açıklamaları arka arkaya geldi.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; uzak geçmişi saymazsak son iki yıldır tarihte eşi benzeri görülmemiş bir vahşetle, dehşetle, acımasızca, vicdansızca, insanlıktan çıkmışcasına çoluk çocuk demeksizin, onbinlerce insanı katleden, şehir ve medeniyetleri yok etmeyi imani bir mesele olarak gören bu lanetli, soykırımcı, siyonist katillere karşı barış dili, uluslararası hukuk, uluslararası anlaşmalar vb. insani ve beşeri dille konuşmanın ve mücadele etmenin hiçbir anlamı ve faydası olacağını düşünmüyorum. Ruslar bir atasözlerinde, ‘’Nasıl merhaba dersen, öyle cevap alırsın.’’ derler. Tüm insanlığın ve başta kendi milletimizin bunu iyi anlaması gerektiğini düşünüyorum.

Kundaktaki bebeklerin kanlarıyla beslenen bu caniler insanlığa silah doğrulturken insanlığın zeytin dalı uzatması akıl tutulmasından başka bir şey olamaz. Tarih boyunca hiçbir zafer ve başarı gül dağıtarak gerçekleşmemiştir. Türk milleti olarak tarihimizle ve atalarımızla övünmeyi çok severiz. Yüzyıllarca ecdadımızın gittiği her yere medeniyet nurları taşımasıyla övünürüz. Bu doğrudur da. Ama yine yüzyıllarca bu medeniyet ve adalet ecdadımızın kılıcından damlayan kan ile sağlanmış ve korunmuştur. Bu topraklara gül dağıtarak gelmedik ve bu toprakları elimizden almak isteyenlere karşı da gül uzatmadık. Savaş insanlık için en büyük felaketlerden birisidir, doğru. Ancak canımıza, malımıza kast etmek isteyen ve kast edenlere karşı da uysal koyun olmamalıyız, olamayız.

Bu düşünceler içerisindeyken, sürekli takip ettiğim Kazak, Kırgız, Özbek basın ve medya kanallarını tekrar tekrar inceledim. Elbette ki bizim olduğu kadar büyük Türkistan halkının da kendi gündemleri, kendi dertleri var. Bu normaldir. Ancak şunu bir kez daha fark ettim ki ana akım medya denilen şey, her zamanki gibi sistemin varlığını sorgulayan ve siyonizm aleyhinde olan bir meselede üç maymun haline giriveriyor. Ben tüm dünyada vicdan sahibi insanların Gazze meselesinde hassas olduklarını ve bu konuda işgalcilerin yaptığı vahşeti kınadığını ve lanetlediğini düşünüyor ve buna inanıyorum.

Sosyal medya araçlarındaki yorum ve tepkilerin bu konuda samimi olduğunu düşünüyorum. Ancak bununla birlikte, ‘Yanılgının İcadı’ kitabında Abdullah Reha Nazlı’nın şöyle bir tespiti vardır: ‘’Beyin, herkesin haberi olan bir konuda birilerinin bir şey yapacağı hissi yaşar ve hiçbir şey yapmadığı halde rahatlar. Ancak böyle durumlarda neredeyse her zaman hiç kimse gerçekten de hiçbir şey yapmaz. Buna ‘seyirci kalma’ etkisi denir.’’Bu paragrafın devamındaysa Dean Burnet konuyu şu şekilde özetlemiştir: ‘’Çevrede başkaları olduğunda insanların müdahale etme ya da yardım önerme olasılığı azdır.’’ Diyeceğim o ki pek çok insan bir şeyler yapılsın istiyor ama hiçbir şey yapılmıyor. Maalesef sadece sosyal medya sayfalarımızdan yaptığımız serzeniş ve çağrılarla yetinebiliyoruz. Somut olarak yapılabilen en güncel aksiyon ‘’Küresel Sumud Filosu’’ idi. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Peki tüm dünyada bu filoya yapılan baskınlar protesto edilirken ‘ana akım’ medyalar ne yaptılar? İronik bir şekilde binlerce insan sokaklardayken, bizim bazı ajanslarımız ve yayın organlarımız ısrarla dünyanın diğer ülkelerindeki protestoları gösterdi. Kendi halkımızın çağrıları ve öfkesi hiçe sayıldı. Doğru hedef ve doğru yerlerin önünde olmasalar da sokakları dolduran Türk halkının tepkileri gerektiği ilgiyi göremedi. Hal bizde böyleyken diğer Türki Cumhuriyetlerin basın yayın organlarına eleştiri getirmek çok adil değil tabii. Türk kamuoyunda anti-siyonist bir yaklaşım elbette var. Bu olmalı da. Ama ‘ana akım’ medya araçlarımızın tavrı rahmetli Ömer Lütfi Mete’nin ‘’herkesin putu kendisine şirin, herkes başkasının putuna İbrahim’’ sözünü anımsatıyor.

Artık insanlarımızın bazı şeylerin farkında olmaları gerekmez mi? Eskiden halkın kanaati ve çizgisi siyasi iradeleri belirler ve yön verirdi. Halkın tepkisi siyasilerin kararlarını etkilerdi. Günümüz dünyasında neredeyse tüm hükumetler öncelikle sermayenin çıkarlarını gözetirken halklarının da ağzına bir damla bal çalarak idare etmekle yetiniyor. Halkın ne düşündüğü ve ne istediği pek de gözetilmiyor. Böylelikle sömürü düzeni tüm dünyada sorunsuz işliyor.

Temennim; medya ve iletişim kanallarımızın, sermayelerin ve sistemin tahakkümünden kurtulup gerçekten halkın menfaatlerini ve haykırışlarını duyup duyurmasıdır. Eğer bu olursa önemli günlerimizin ve haftalarımızın anlamı ortaya çıkar ve gerçek işbirliği o zaman doğar.

Yazımı bir İtalyan gazetesinin yayın ilkesini paylaşarak bitiriyorum. Tekrar görüşünceye dek hoş ve esen kalınız.

''Frangar non Flectar.'' yani ''Kırılırım ama eğilmem!''

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fethullah Hallaç Arşivi

Asya’da Beş Türk

27 Eylül 2025 Cumartesi 10:50

Kızıl Cebe

16 Eylül 2025 Salı 15:24

Bugün de Yarın da Var Muhabere!

08 Eylül 2025 Pazartesi 14:31

Ecdat Yadigarı Yurt: Kosova

23 Şubat 2024 Cuma 06:00

Güzel Türkistan Sana Ne Oldu?

15 Şubat 2024 Perşembe 06:00

Mücahit Hacı Yoldaş ve Margilan

08 Şubat 2024 Perşembe 06:00

Gündemimiz Deprem

31 Ocak 2024 Çarşamba 06:00

Kazakistan’da Milli Kurultay

24 Haziran 2023 Cumartesi 07:00

Türkistan’da Haziran Sıcakları

17 Haziran 2023 Cumartesi 07:00