Fethullah Hallaç

Fethullah Hallaç

Bugün de Yarın da Var Muhabere!

Bugüne kadar Türkistan Notları başlığıyla merhaba dediğimiz bu köşede bugün farklı bir içerikle yeniden siz değerli okurlarla buluşmanın mutluluğu içerisindeyim.

Geçtiğimiz bir yıl içerisinde vatani görevimi ifa etmem nedeniyle yazılarıma da ara vermek durumunda kaldım. İnşallah gündemin sıcaklığını kaçırmadan bundan sonra Türkistan Notları ile yeniden burada olmaya devam edeceğim. Ancak öncesinde; askerlik görevimi tamamlamış olsam da bu kutsal vazifenin izlerine burada değinmeyi yine kendime bir borç bilirim.

Ankara’nın Mamak ilçesinde bulunan Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda bir yıl boyunca yedek subay statüsünde ‘’Asteğmen’’ olarak görev yaptım. Hemen her Türk gencinin hayali olan kahraman ordumuzun bir neferi olmanın gurunu yaşamak, yine her Türk gencinin olduğu kadar benim de hayalimdi. Bizden önce askere çağrılıp vazifesini yerine getiren babalarımız, dedelerimiz gibi bizim de sıramız gelince bu çağrıya kulak verdik ve şimdi sıramızı bizden sonrakilere bıraktık.

Bu süreç içerisinde çok değerli dostluklar ve tecrübeler edindim. Elimden geldiği kadar çok insanın hayatına olumlu anlamda dokunmaya çalıştım. Asker ocağında öğrenilen her şeyin ve tanışılan her kişinin önemi gerçekten çok büyük. Olumlu ya da olumsuz insanın hayatı boyunca unutamayacağı deneyimler ve isimler burada ediniliyor. Bize eğitimlerde hep, ‘’nerede çalıştığın değil kimlerle çalıştığın daha önemlidir’’ denirdi. Bunun önemini görev süremiz boyunca hep gördük. Çok şükür ki gerek eğitim dönemimde gerekse kıta görevimde çok değerli insanlarla çalıştım. Bize de sıkça hatırlatılan çok bilindik bir prensip vardır: Bilmeyen öğretemez, yapmayan yaptıramaz, sevmeyen sevdiremez ve inanmayan inandıramaz. Yine çok şanslıydım ki bilen, yapan, seven ve inanan insanlarla birlikte görev yaptım.

Bu yazıyı yazmak istememdeki bir diğer neden gelinen noktada toplumumuzun gözünde askerlik kavramının ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ne yazık ki anlamını yitiriyor olmasıdır. Bilerek ya da bilmeyerek yaşanan politik gelişmeler ve belki de siyasi iradenin bu minvaldeki yönelimiyle ister istemez milletimizin gözünde bu kuruma olan güven azalmakta ve asker ocağı kavramının da zihinlerde uyandırdığı mana ne yazık ki silinmekte.

Ancak ben tüm bunlara rağmen böyle olmadığını düşünenlerdenim. Hala bu görevin kutsal bir vazife olduğunu ve nerede ne koşulda olursa olsun ifa edilmesi gerekliliğini savunuyorum. Görev yaptığım süre içerisinde gördüm ki Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye’nin ta kendisidir. Bu orduda askerlik demek, Edirne’den Kars’a her memleketten ve kültürden insanın bir araya gelip, katı bir disiplin içerisinde harbe hazır hale getirilmesi ve eğitilmesi demektir. Bu ordu; vefanın, cefanın, sadakatin, itaatin sembolüdür. Sayısız kahramanlıklarla kazanılmış başarıların öznesidir. Gittiği her yere medeniyet nurları taşımış, coğrafyaları imar ve ihya etmiş bir ordudur! Türk Silahlı Kuvvetleri bu milletin tam bağrından çıkmıştır. Unutulmamalıdır ki bu ülkeyi bir avuç kahraman Gazi komutanlarımız kurmuştur. Yedi düvele karşı kahramanca çarpışan Mehmetçik ve o Mehmetçikleri kumanda eden kahraman Komutanlar cenk meydanındaki becerileri kadar üstün gayretlerle devletimizin temellerini inşa etmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, Fevzi Paşa, Kazım Paşa ve daha niceleri mücadele ve mücahede ile vatan toprağını düşmanın elinden koparıp almışlar ve bizlere miras bırakmışlardır. İşte bu nedenle ordumuz bu manevi ve tarihi sorumluğun da tam ortasındadır.

Eğitim hayatımızın her safhasında sıkça karşılaştığımız tarihi olaylar, savaşlar, mücadeleler Türk Silahlı Kuvvetleri çatısı altındayken ayrı bir mana taşıyor. O üniforma ve rütbeler sadece bir iş kıyafeti ve statü değil aynı zamanda bir zihin inşası, bir kültür, bir medeniyet, bir varoluş mücadelesi, sayısız şehit kanı ve alın teri taşıyor. Eğer böyle düşünülürse bu vazife anlam kazanır. Yoksa pek çok kişi için bu iş bir angarya olmaktan öteye gitmez ve maalesef gençlerimizin gözünde bu noktaya doğru götürülüyor.

Askere gidince elde tüfek savaşa gideceğini sanmak da, eline fırça alıp mıntıka yapmayı yük görmek de yersiz. Yukarıda da dediğim gibi bu iş bir bayrak yarışı. Sırası geleni bekleyen bir yer. Hangi işi yaparsanız yapın, nerede olursanız olun önemli olan bu sıra geldiğinde orada olabilmek. Her daim hazır olabilmek. Günü geldiğinde son vazifeyi de yapabilecek birilerinin olması. Bu yüzden özellikle gençlerimizin zihninde ordumuza olan güveni artıracak şeyler yapmalı ve bu işe dört elle sarılacak motivasyonu kazandırmalıyız.

Sorunlar sıkıntılar yok mu? Elbette ki var. Geçmişten kalan köhne uygulamalar, yorucu, zaman ve imkan israfına yol açan bürokratik düzen, bir takım keyfi veya menfi istekler. Bunlar elbette yaşanmaya devam ediyor. Tarihin her safhasında her yerde vardı bunlar. Belki olmaya da devam edecektir. Ama tüm bunlara karşın görevini hakkıyla yerine getiren ve varlığıyla güven veren Subay ve Astsubaylarımız da var. Hep vardılar, var olsunlar. Ezcümle, Türk Silahlı Kuvvetleri ne kadar güçlü olursa ülkemiz o kadar refah içerisinde olacaktır kanaatini taşıyorum.

Aslında bu konuyla ilgili söyleyecek çok daha fazla şeyler var tabi ancak yazıyı daha da uzatmak istemem. Son olarak, kahraman ordumuzun en seçkin muhaberecilerini yetiştiren okulumuzun marşından bir dörtlükle yazımı noktalıyorum. Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun! Tekrar görüşünceye dek esen kalın...

Sesten köprü kurar ufuklara dek, Yurdumuzu izler sabahlara dek, Göğsünü vatana siper ederek, Bugün de yarın da var muhabere.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Fethullah Hallaç Arşivi

Kırıl Ama Sakın Eğilme!

15 Ekim 2025 Çarşamba 15:27

Asya’da Beş Türk

27 Eylül 2025 Cumartesi 10:50

Kızıl Cebe

16 Eylül 2025 Salı 15:24

Ecdat Yadigarı Yurt: Kosova

23 Şubat 2024 Cuma 06:00

Güzel Türkistan Sana Ne Oldu?

15 Şubat 2024 Perşembe 06:00

Mücahit Hacı Yoldaş ve Margilan

08 Şubat 2024 Perşembe 06:00

Gündemimiz Deprem

31 Ocak 2024 Çarşamba 06:00

Kazakistan’da Milli Kurultay

24 Haziran 2023 Cumartesi 07:00

Türkistan’da Haziran Sıcakları

17 Haziran 2023 Cumartesi 07:00