İnsanlığın Öğreti Süreci 2-Zakir Gündoğdu

İnsanlığın Öğreti Süreci 2-Zakir Gündoğdu

İnsanlığın Öğreti Süreci 2-Zakir Gündoğdu

 

(Seni Yaratan Rabbinin Adıyla Oku

OKU”

O, İnsanı Bir Kan Pıhtısından Yarattı)

Yeryüzünde öğreti ilk insan Adem (as) ile başlayan bir süreçtir. (Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.)(Bakara 31) ayetinde de ifade edildiği gibi insana ve insanlığa yeryüzünde lazım olacak ve insanı ahirete hazırlayacak nesne, kelime ve kavramlar ilahi vahiyle öğretilmişti. Bu süreç Adem aleyhisselamın nesilleri ile devam eden ve gün geçtikçe insanların ortaya çıkan ihtiyaçları ile birlikte gelişen ve zenginleşen bir olgu olarak günümüze kadar devam etti.

İlk insan aynı zamanda ilk halife ilk Peygamberdi. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. (Bakara 30) İlk halife olarak yaratılan ilk insan bilgilerden yoksun olamazdı. İlk insan kendi zamanına göre medeni, bilgili ve yeryüzünü ihya ve inşa etmeye talip olmuş ve bu amaçla görevlendirilmişti. Halifeve peygamber olan ilk insanı bilgisizlik, cahillik ve ilkellikle suçlamak haşa Allah’a isnat edilen bir suç olarak karşımıza çıkan durumdan başka bir şey değildir. Kainatı en mükemmel bir şekilde yaratan Allah haşa içindekileri eksik ve noksan bırakamazdı.

Yeryüzünü bütün canlıların en güzel yaşayacağı şekilde inşa eden yaratıcı İnsan ve insanlığın yaşamını da en mükemmel şekilde dizayn etmeye muktedirdi. Ve öyle de olmuştur.

Allah Nahl suresi 36. Ayette şöyle buyurmaktadır;
“Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola iletti; onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün”

İlk İnsan ve ilk halife olan Adem (as) e indirilen suhuf ta bunun en büyük delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu suhufun muhtevası ile ilgili farklı görüşler ortaya çıksa da en öne çıkan iki görüş şunlardır:

  1. Adem (as)a okuma yazma öğretilmiştir ve bu suhuflar yazılı olarak beyan edilmiştir. (ki eğer bu görüş doğruysa ilk insan okuma ve yazmayı da bilen bir insandır sonucunu çıkarmak mümkündür.)

  2. Adem (as) a bu emirler soyut bilgi ve ilham yoluyla öğretilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir)

Yine adem (as)in çocuklarından Kabil in ve Habil’in Allah’a kurban sunduklarını bunların mesleklerle uğraştıklarını kurban edilecek, adanacak hayvan veya tarımsal ürünlerle meşgul olduklarını görüyoruz.

“Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında da vardır.” (A’la 18-19) ayetinde geçen suhuf kelimesi sayfa kelimesinin çoğuludur ve üzerine yazı yazılan şey anlamına gelmektedir.

Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi? (Necm 36-37)

-1-

Ebû Zer'den rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfe göre -bugüne ulaşmamış olan bu sayfaların sayısı- 100 olup şu peygamberlere indirilmiştir:

Âdem Peygamber'e 10,

Şît Peygamber'e 50,

İdrîs Peygamber'e 30,

İbrâhim Peygamber'e 10 sahife. (Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, VIII, 489)

Bu sahifelerin içeriği ve muhtevası ile ilgili kaynaklarda detaylı bilgiye rastlanılmamaktadır.Ancak şu bilinmelidir ki bütün peygamberler ilahi öğretiden geçmişlerdir

 

Her dönemde insanlığa rehber ve önder olarak gönderilen peygamberlerin kendi dönemlerinin en önünde olan, ilmi ve dini bütün donanımlara sahip mükemmel insanlar olarak insanlara ve insanlığa önderlik ve rehberlik yaptıklarını görmekteyiz. Bütün peygamberler istisnasız gökyüzünün öğrencisi yeryüzünün öğreticisi olmuşlardır. Peygamberlere tabi olan toplum ve toplumlar da peygamberlerin öğrencileri, çevrelerinin öğreticileri olmuşlardır. Bu özellikleriyle de bilgi, donanım ve birikim olarak çağlarındaki toplumlardan daha önde yürüdükleri bir gerçektir. Bulundukları her dönemde içinde bulundukları mekanlarda ilmi, irfanı, insanlığı, medeniyeti, adaleti, insanlığı dünya ve ahirette kurtuluşa götürecek reçeteyi kendileri kullandıkları gibi toplumlara da sunmuşlardır.

Bugün Müslümanlar için insanlık tarihi ile ilgili iki temel kaynak vardır. Bunlar Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim ve Rasulünün sünnet ve hadisleridir. Geçmiş dönemlere ait bunun dışında anlatılan olayların, menkıbelerin, hikayelerin ve bunlardaki detayların bir dayanağı yoktur. Harici bilgilerin İslam dışı kaynaklardan beslenerek doldurulduğu ve özellikle de Kur’an’da kitap ehli diye hitab edilen Hristiyan ve Yahudilerin kaynaklarından beslenilerek önümüze sunuldukları göz ardı edilmemelidir. Bu bilgiler elbette ki doğru olabilir ancak bunların bağlayıcılığı da yoktur bilgilerin kesinliği de. Oysaki Allah insanlar için bu detayların gerekliliğine ihtiyaç duysaydı bahsedilen konuları da önümüze koyardı. Bizden istenen detaylara dalmadan, onların içinde boğulmadan verilmek istenen mesajı gereği gibi idrak ederek yürüyebilmek, kulluk görevini yerine getirebilmektir..

Kur’an’da geçmiş peygamberlerin yaşamlarından bahseden onlarca kıssa vardır. Bu kıssalarda zaman olarak adı geçen peygamberlerin dönemleri zikredilirken mekan ve kişilerden istisnalar hariç genelde bahsedilmemiştir. Bahsedilen kişilerin de şahıs kavramı değil, düşünce, anlayış, inanış, toplum ve olaylara bakış açıları ön plana çıkarılarak bu kavramlar vurgulanmıştır. Bizim de bu kıssalardan çıkaracağımız husus, kişilere, yer ve zamana takılmak olmamalıdır. Allah’ın insanlara vermeye çalıştığı öğretileri anlama, kavrama ve idrak etme yönünde çaba sarf etmemiz esas olmalıdır. Kur’an’da ki kıssalarda İnsan profilleri üzerinde durarak Müslüman bir profilin nasıl olması gerektiği bütün teferruatlarıyla açıklanmış, Müslümanca yaşamanın nasıl olması gerektiği ortaya konmuştur. Yine Kur’an’da küfür profilinin de nasıl olduğu örneklerle modellendirilerek bütün detaylarıyla işlenmiş ve insanların kaçınması gereken modeller sunulmuştur.

İnsanın ve insanlığın yürüdüğü yolda yol ayırımlarına, virajlara ve köşe taşlarına dikkat ederek yürümesi önem arz ader. Bir kul olarak bizim üzerine düşmemiz gereken husus da; Kur’an’ın ortaya koyduğu güzel modeller gibi yaşama çabası içinde olmamızdır. Kur’an’ın ortaya koyduğu anlayış bizden bunu istemektedir.

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.