Hoş geldin sefalar getirdin Ramazan

Bolluğu, bereketi  ve rahmeti  içinde barındıran özel bir zaman dilimine ulaştık hep birlikte hamdolsun. Evlerde tatlı bir telaş başladı Ramazanla beraber… Ramazan ayı ile birlikte iftar  ve sahur  sofraları davetlerle bereketlenecek…

Akrabalarımızla, arkadaşlarımızla, komşularımızla bir araya gelmek için fırsat sunar Ramazan ayı…

Bu da yetmez, Yüce Kitabımız Kur’an’la  meşgul olma, okuma veya dinleme fırsatı buluruz mukabelelerle…

Ayrıca fitre ve zekatlarımızla ihtiyaç sahibi yakınlarımızdan başlayarak birçok insan gözetilir. Varlıklı olanlar, olmayanlara vermek için adeta yarışırlar bu ay da….

Mescitler, teravih namazıyla  özlediği halkı ağırlamak ve  kucaklamak   için kapılarını sonuna kadar açar adeta…..

Normalde haftada bir  ailece sofraya oturmaya bile vakit bulamayan aileler Ramazan vesilesiyle biraya gelirler…

Bence en önemlisi de insan, Rabbinin varlığını iliklerine kadar hisseder. Çünkü nefsi  en iyi terbiye eden şey oruçtur. Yani açlık….  Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir Rabbine…

Hadis rivayetlerinde vardır ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?” Nefis demiş: “Ben benim, Sen Sen’sin.” Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: “Ene ene, ente ente.” Hangi nevi azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş: “Men ene? Ve mâ ente?” Nefis demiş: “Ente Rabbiye’r-Rahîm., Ve ene abdüke’l-âciz.” Yani, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben ise Sen’in âciz bir kulunum.”

Onsekiz saat aç kalmış bir insan, son derece  özenle hazırlanmış  İftar sofrasında  bekliyor, bir dakika önce ne olacak ki deyip yiyemiyor, yemiyor. Rabbinden gelecek olan emri bekliyor. 11 ay boyunca yapageldiği kötü alışkanlıklarını bırakıyor, sağnak sağnak yağan rahmeti kaçırmak istemiyor.

Bu ay öylesine bereketli ve ilahi lütuflara açıktır ki günahlardan kaçınma ve hayırlara yönelme adına harekete geçen ve bu yolda irade gösteren herkes affolunur. Nitekim  Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: “Cebrâil aleyhisselam geldi ve ‘Ramazana yetişmiş, Ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah’ın mağfiretini kazanamamış, afv ü mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!’ dedi, ben de ‘amin’ dedim.” Bu aya erişip de kendini affettirme gayretine girmeme büyük bir kayıptır.

İşte Oruç tutmanın sevabını Rabbi Rahiym, meleklerine dahi yazdırmıyor. “Mükafatını kendim vereceğim” diyor. Ve oruç tutanlar için Cennette özel bir kapı tahsis ediyor.. Reyyan Kapısı… Sadece oruç tutanların girebileceği bir kapı… Senede bir ay Ramazan orucunu tutmakla saymakta aciz kalacağımız  hayal dünyamıza sığdıramayacağımız mükafatlar Müslümanları bekliyor…Tüm ümmetin her anını en güzel şekilde değerlendirmesi temennisiyle… Hayırlı Ramazanlar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Bayram sevinci

11 Temmuz 2015 Cumartesi 06:05

Ruhun Şifası Oruç

04 Temmuz 2015 Cumartesi 06:05

Oruca Saygı

27 Haziran 2015 Cumartesi 06:00

Başarmalısın

13 Haziran 2015 Cumartesi 06:00

Büyük Fethin Fatih’i

30 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Öfkelenme hemen!

23 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Kanaatkar olmak zor mu?

16 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Ölüm freni

09 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Ben değersiz miyim?

02 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Fırsat ayı Receb

25 Nisan 2015 Cumartesi 06:00