Şadan Sezgin

Şadan Sezgin

Dişsiz Adam

Dişsiz Adam

“Otuz dokuz sayısı hiç bu kadar aşağılanmamıştı” dedi, mantıklı düşünmeye çalışan ekmek fırını. Toplumumuzda adam olmanın kıstası kırk fırın ekmek yemeye bağlandığı sürece; midemizle düşünmeye, midemizle konuşmaya ve midemizle amel etmeye devam edeceğiz.

Ellili yaşlarında olan ve bütün dişleri dökülmüş bir adam varmış. İmkânsızlıktan dolayı ne
doktora gidebiliyor ne de ağzına takma diş yaptırabiliyormuş.
Dişleri olmadığından dolayı yeteri kadar beslenememekten bedeni de zayıf düşmeye başlamış dişsiz bu adamın. Devamlı çorba türü gıdaların içine ekmek doğrayıp lokmaları yumuşatıp bulamaç haline getirerek açlığını gidermeye ve sağlığını korumaya çalışıyormuş. Tabi bu arada dünyanın birçok lezzetini de özlüyormuş. Nefis işte…
Düştüğü bu zor durumdan kurtulması için her gece samimiyetle inandığı değerler ölçüsünde dua ediyormuş.
Bir gece bu adama bir rüya gösterilmiş. Rüyada ise şu denilmiş: “Sana üstün bir güç verildi. Bu gücünü; dişleri olmayan insanların ağzına elini tutarak öğrettiğimiz sihirli sözleri söyleyerek icra edeceksin. Bu sihirli sözler bittiğinde ise bir gün sonra tedavi ettiğin insanın tüm dişleri eksiksiz, doğal ve sağlıklı olacaktır. Bu gücünü kendine kullanmadan evvel istediğin kadar kişiye tatbik edebilirsin. Lakin bu gücünün de sonu vardır. Sonu ise bu gücünü kendine tatbik ettiğin andır. Şunu da unutma; sana verilen bu ilim çetin bir sınavdır”.
Dünyadaki hemen hemen bütün insanların belli yaştan sonra bu tür sorunları olduğunu bilen bu adam bu yeteneği kendine kullanmadan evvel başka insanlara ücret karşılığı hizmet etmeyi düşünmüş. Dişsiz bu duruma alışkın olduğundan biraz daha sabredip, para biriktirip zengin olmayı hedeflemiş. En sonunda da bu yeteneği kendime kullanır ve hasret kaldığım dünyevi tüm lezzetlere maddi sorun yaşamadan tekrar kavuşurum diye düşünmüş.
Dünyanın dört bir yanından dişsiz adamın bu özelliğini duyan zengin insanlar geliyormuş tedavi olmaya. Bu muayenenin ücreti ise 100 altınmış. Hiçbir maliyeti olmamasına rağmen fakirleri ise ücretsiz tedavi etmiyormuş; zor durumda kaldığında tüm samimiyetiyle ettiği duaları bir çırpıda unutarak. Dolayısıyla bu imkândan doğal olarak sadece zenginler faydalanıyormuş.
Dişsiz adama verilen bu ilimden; maddiyat hırsından dolayı ne kendisi faydalanabiliyor, ne ihtiyaç sahibi garibanlar. Sadece ve sadece parası olan insanlar faydalanabiliyormuş.
Maddi hırsın gözünü ve iradesini kör ettiğinden dolayı altınlara bir türlü doyamayan bu adam kendine bu ilmi kaybettirecek olan son tedaviyi bir türlü nefsine uygulayamamış. Zaman su gibi akarken, akrep ile yelkovan yüz yüze gelmekten bıkarken, duvardaki çivi her sene yeni bir takvimle tanışırken, günler ise birbirini kovalarken ecelini ansızın karşısında gören bu adam; samimi dualarına karşılık verilen nimetten faydalanamadan son nefesini vermiş.
Bir de şöyle düşünün: “Tükenmez kalemi tükenip, yazısı yarıda kalan kâtip ne hisseder”.
İlmiyle amel etmeyen her âlim gibi, maddi imkânıyla infak etmeyen her zengin gibi, yetkisiyle halkın sorunlarını çözmeyen her makam sahibi gibi; o da kendine verilen nimetin kıymetini bilememiş.
Kendisine verilen emanet ile hakkıyla amel edememiş ve bu emanet kendisine büyük bir vebal olmuş. Keşke dualarım kabul olmasaydı dedirtecek şekilde…
“Emanetin kendisi geçicidir ama vebali kalıcıdır” dedi, İbrahim TENEKECİ abimiz. Allah kalp gözünü; miyop, hipermetrop, astigmat gibi hastalıklardan korusun.
Duanın, iyi niyetin, haddi aşmanın ve unutmanın gani olduğu şu dünyada… Bittiğinde çöpe atılan tükenmez kalemler de var. Öldüğünde; kabre bitmiş şekilde konulan mevtalar da var.
“Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, kabul edilmeyen duadan, korkmayan kalpten ve doymayan nefisten Sana sığınırım” dedi, son Nebi, Sünen-i Tirmizi’de.
“Suya kanmak gibidir dünya” dedi, meczup ve şöyle devam etti: “Hep kanarsın ama bir türlü doyamazsın”.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadan Sezgin Arşivi
SON YAZILAR