Büyük Fethin Fatih’i

İstanbul’un fethinin 562. yıldönümü!… Yüce Peygamber’imizin (s.a.v) müjdesi olarak gerçekleşmiş olan bu fethin yıldönümünü her yıl  farklı bir heyecanla  yaşıyoruz milletçe… İstanbul pek çok hükümdarın rüyasını süslemiş, O’nu fethetme sevdasıyla birçok girişimlerde bulunmuşlar  ama muvaffak olamamışlardır. Fetihten önce 22 kere kuşatılmış, bu kuşatmanın 11′i Müslümanlar, 11′i ise, diğer kavimler tarafından gerçekleştirilmiştir…

Bu büyük olay Fethi Mubin’dir. Son Nebii (s.a.v)  tarafından  özel müjdelerle  gayb aleminden  haber verilmiş, hükümdarından ordusuna kadar  övülmüştür.

“İstanbul mutlak fethedilecektir. O’nu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” Sahabe ve Müslümanların içine, şehirler dilberi “İstanbul sevdası” düşmesinin asıl sebebi işte bu müjdedir.

Bu müjdeyi duyan  Ebu Eyyub el-Ensarî Hazretleri de  96 yaşına rağmen Medine’den İstanbul üzerine sefere çıkmakta kararlıydı. Evlatları, torunları, hatta evlatlarının torunları bile vardı. Her biri: “Babacığım, dedeciğim! Sen gitme! Senin yerine biz sefere çıkalım.” demelerine rağmen, O şunları söylüyordu:

- “Hayır! Ben Kur’an-ı Kerim’i okudum. Oradaki cihat ayetlerini ve Fetih Süresi’ni müteala ettim. Peygamber Efendimizin İstanbul hakkındaki müjdesine şahit oldum. Bu sefere mutlaka çıkacağım.”

Ve Fatih Sultan Mehmet “Ya ben İstanbul’u alırım, ya da İstanbul beni.” diyordu. Ölümü göze alacak kadar kararlı alan bir insanın elinden hiçbir şey kurtulamazdı. Öyle de oldu.

Bu Büyük Kumandan, 9 yaşında hafız, 14 yaşında padişah, 21 yaşında İstanbul’un fatihi olmuş, 49 yaşında vefat etmiştir. Arapça ve Farsça olmak üzere  7 dil biliyordu. Latinceyi anadili gibi konuşurdu. İyi bir Şairdi. Edirne’de “Şahi” denilen topları döktürdü. Ve bu toplar Bizans’ı ve Avrupa’daki asırlar süren feodaliteyi bitirecekti. Bir kanunname ve anayasa hazırlatmıştı. 30 yıllık saltanatı boyunca 25 harekata bizzat komutan olarak katılmıştır. 900 bin kilometre olan Osmanlı toprakları 2 milyon 214 bin kilometreye ulaşmıştır. Ömrü boyunca 2 imparatorluk 4 krallık on prensliği Osmanlı İmparatorluğu’na bağlamıştır.

İstanbul’un fethi gerçekleştiğinde ise Fatih İstanbul’a girerken,  halk  öndeki “Akşemsettin”i padişah zannediyor, Akşemsettin “hükümdar arkada” işaretini yapınca, Fatih’teki edep, terbiye ve inceliğe bakın ki, şöyle karşılık veriyordu:

 “- Evet, hükümdar benim, lakin o da benim Hocam’dır!”

 İşte İlim ve irfanın  edebin,  zerafetin, tevazunun toplandığı nadide bir şahsiyet olarak karşımıza çıkıyor İstanbul Fatih’i… Peygamber mirasını sonraki nesillere ulaştırmada hassas terazi gibi davranmış öyle de yaşamıştır. Ruhu Şad Olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Bayram sevinci

11 Temmuz 2015 Cumartesi 06:05

Ruhun Şifası Oruç

04 Temmuz 2015 Cumartesi 06:05

Oruca Saygı

27 Haziran 2015 Cumartesi 06:00

Hoş geldin sefalar getirdin Ramazan

20 Haziran 2015 Cumartesi 06:10

Başarmalısın

13 Haziran 2015 Cumartesi 06:00

Öfkelenme hemen!

23 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Kanaatkar olmak zor mu?

16 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Ölüm freni

09 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Ben değersiz miyim?

02 Mayıs 2015 Cumartesi 06:00

Fırsat ayı Receb

25 Nisan 2015 Cumartesi 06:00