Recep Çınar

Recep Çınar

Bir hakkı savunalım derken..

Bir hakkı savunalım derken..

Arazi vitesine takmış, saatte bilmem kaç kilometre hızla yol alırken, debriyaja da basmadan geri vitesine atarsan şanzımanı dağıtırsın...

Geri vitese attığımı düşünmeyin sakın...

Haklı olduğum bir meselede geri adım atarsam size, yani okuyucularıma, yani bana inanan insanlara ihanet etmiş sayarım kendimi...

Ve...

Ucunda idam da olsa, beni Zafer Meydanında, kulübün önünde asacaklarını bilsem de , doğrudan şaşarsam namerdim...

xxx

Gazetecilik zor iştir...

Tekere çomak sokar, birilerinin ayağına basarsanız sevilmezsiniz...

Etliye sütlüye karışmazsanız, kolay iştir gazetecilik...

Herkesi mutlu etmek isterseniz, kimseye bulaşmazsanız, nokta kadar menfaata virgül gibi eğilirseniz, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” derseniz sizden iyisi yoktur...

xxx

Hazreti Mevlana'nın “İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara. Ama kusuru arama” sözünden yola çıkarak, bir hakkı teslim etmek istiyorum...

Bu asla bir geri adım değil...

Kulüp çalışanı bir kardeşimizin işlediği kusurun, kraldan çok kralcılığının faturasını, basın sözcüsü Güven Öten'e çıkardık...

Kaş yapalım” derken “göz çıkartmışız” farkında olmadan...

Bir hakkı savunalım isterken, bir haksızlığa vesile olmuşuz...

Şu da bir gerçek ki, basın sözcülüğü nedeniyle bugüne kadar ne eleştirdim, ne de övgüler düzdüm kendisine...

Kendisini zorda bırakmamak ve “fesat” çevrelerine daha fazla malzeme vermemek adına “Dal rüzgarı affetse de kırılmıştır bir kere” atasözünü hatırlatarak, anlayışına bırakıyorum Güven Öten'in...

Kırılmışız, kırmışız...

Hele de bir bayram arefesinde...

Hakkını helal etsin, hakkımız helal olsun...

xxx

İDARECİLİK

Konyaspor'da ya da herhangi bir kulüpte yöneticilik yapmak hem kolaydır, hem de zor...

İdarecilik zanaatı, başarıdan daha çok başarısızlığa sahiplenebilmektir, hatta arkasında dimdik durabilmektir...

Sadece başarıda ortaya çıkmak, başarısızlıkta “üç maymun”u oynamak, idarecilik değil, başka birşeydir...

İdarecilik, kriz anında akil bir duruştur...

İdarecilik, gerekirse koltuğu feda etmektir...

İdarecilik, adam gibi adamlıktır...

İdarecilik, olumlu ya da olumsuz yaptığı, yapacağı bir açıklamanın, bir beyanın arkasında durabilmektir...

Bunu niye yazdım..

Her kriz anında, “Kamuoyunun yoğun talebi ile göreve geldik, kulübü kapanmaktan kurtardık, itibarını kazandırdık, zor şartlara rağmen takımı süper lige yükselttik” gibi cümle kurmalardan, ince ayarlardan bıktığım için...

25 kişilik yönetimin var, toplantıya gelen 10 kişi...

Kulübün icra makamındaki iki yöneticiden birisi istifa ediyor, diğeri toplantılara gelmiyor, yetkililere sorulduğu zaman bu iki yönetici için “izinli” deniliyor...

İzinli!!!

Beni güldürdünüz, Allah'da sizi güldürsün...

Yahu bunlar kulüp çalışanı değil ki, izinli olsunlar...

Nerde görülmüş, bir kulübün istifa eden ve toplantılara gelmeyen iki yöneticisine “izinliler” demek...

Birisi futbol şube sorumlusu Hasan Dağlı, diğeri ise paradan sorumlu başkan yardımcısı Zeki Çimen...

Trajikomik bir durum sözkonusu olan...

Maçlar oynanırken, futbol şube sorumlusu izine çıkıyor...

İyi de izinli adam tatile matile gider...

Çimen de, Dağlı da her maçta tribünde...

Bırakın bu işleri ya...

Gemi su alıyor...

Kaptan çabalıyor, gemiyi kıyıya yanaştırmak için...

Gemi, “çabalama kaptan ben gidemem” diyor...

Konyaspor başkanının durumu bu...

İyi bayramlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi
SON YAZILAR