Vekilim Çok Yaşa!
Ülkemizde gündem o kadar hızlı değişiyor ki, Avrupa'nın bir ayda yaşadığı olayları biz bir günde yaşıyoruz. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan bir sabah uyanıyorsunuz ve karşınızda bambaşka bir gündemle karşılaşıyorsunuz.
İşte tam da bu noktada, ‘Zenginin parası, züğürdün çenesini yorarmış’ demişler, biz de biraz yorulalım istedik.
**
Konumuz milletvekili maaşları. Birkaç gün boyunca hep birlikte konuşur, tartışır ve sonra unuturuz. Rakamlardan biraz bahsedelim.
Öncelikle, milletvekili maaşı 196 bin 775 TL’ye yükseldi. Bu maaş, 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücretin tam 8,9 katına denk geliyor. Yani, bir asgari ücretli çalışanın maaşıyla kıyasladığınızda milletvekili maaşı oldukça yüksek bir rakam olarak karşımıza çıkıyor.
Emekli milletvekillerinin maaşı ise 123 bin 759 TL olmuş. Bu da demek oluyor ki, emekli vekiller, en düşük emekli maaşı olan 14 bin 469 TL'yi 8,55 kat geçiyor.
Daha da ilginci, hem emekli hem de aktif milletvekili olanların maaşı 285 bin TL'yi bulabiliyor! Bu da asgari ücretin 13 katı demek. İnanması güç, değil mi?
**
Hadi bir de Avrupa’ya bakalım, oradaki fark ne durumda? Yunanistan'da asgari ücret ve milletvekili maaşı arasındaki fark 5,9 kat, Birleşik Krallık’ta 4,6 kat, Belçika ve Fransa’da 4,3 kat, Hollanda’da 4,1 kat, İsveç’te 3,6 kat ve İspanya’da ise 2,6 kat. Listeyi fazla uzatıp canınızı sıkmak istemem. Türkiye ise bu rakamla 8,9 katla önde! Tabii, sözde Avrupa Birliği’ne gireceğiz ya, uyum yasaları, standartlar falan... Belki bir gün bu fark da ‘uyumlu’ hale gelir, kim bilir!
**
Tabii milletvekillerinin maaşları sadece bu kadarla bitmiyor. Bir de çok sayıda avantajları var. Hatta en son gelen bir düzenlemeyle eski ve yeni milletvekillerinin araçlarına trafik cezası kesilmiyor. Öyle ki, 3600 imtiyazlı milletvekilinin aracına kesilen trafik cezaları, TBMM'den geri dönecek.
**
Bir gazeteci olarak, ‘Konya'nın milletvekillerini’ say derseniz, inanın sayamam...
Ama belediyelerin açılışlarında birkaçını görüyorum. ‘Bu kim?’ diye soruyorum, öğrenmiş oluyorum...
Hatta ‘vazifeleri’ ne derseniz, inanın bilmiyorum. Bu zaten ‘kimseyi’ ilgilendirmez!..
Nasıl ‘vekil olunur’ derseniz, bakın, onu iyi bilirim ama ‘yerim dar’!.. diyerek bu konuya daha fazla girmeyeyim.
**
Peki, Türkiye'de ‘vekil portresi’ nasıl olmalı veya nasıl oluyor derseniz...
Oturduğu temsil koltuğuna uygun giyinmeli, uygun yaşamalıdır...
Milletvekili, gerekirse görev gereği buluştuğu iş adamına bir yemek ısmarlayabilmelidir…
Çocuklarının okul taksitini, evin mutfak masrafını ve kredi kartı ödemesini düşünen bir milletvekilinden zaten ‘hayır gelmez’…
Fazla uzatmayalım...
Çenemiz yorulmasın.
**
Sonuç olarak, vekillerimize helali hoş olsun; kolay iş değil, Ankara'ya arabayla gidip gelmek, mazot olmuş 50 lira! Hele bir de geleni-gideni hiç eksik olmaz, o kadar koşturmacanın içinde maaşlarını konuşmak gerçekten doğru olmaz!
**
Şahsi olarak, canımı sıkan şey şu ki; Meclis’in kürsüsünden yemin dışında neredeyse hiç konuşmayan o kadar çok vekil var ki ve biz bunlara ömür boyu çılgın haklar ve maaş ödeyeceğiz.
**
BAŞKAN MEHMET KÖSEOĞLU İSTİFA ETTİ!
Yeniden Refah Partisi Konya İl Başkanı Mehmet Köseoğlu, geçtiğimiz hafta sürpriz bir şekilde istifa etti! Benim için gerçekten sürpriz oldu! Çünkü her 15 günde bir buluşup, Konya'nın sorunlarını gazetecilerle paylaşma sözü vermişti. Ama buluşmamıza bir hafta kala istifa etti. Nasip değilmiş!
**
Başkan yaptığı açıklamada, 'Şerefle yürüttüğüm il başkanlığı görevini, hukuki ve siyasi sebeplerden ötürü bırakmak durumundayım' dedi. Sebep hukuki veya siyasi sebeplerden olabilir, kendi açısından. Ama benim açımdan, bir partinin il başkanı olarak kazandığı belediyelerin başkanlarına sahip çıkamayan biri, ne yazık ki kendi partisini ve seçmenini nasıl sahiplenecekti? 6 belediye başkanından 2’si AK Parti’ye geçti, biri ise bağımsız olarak devam ediyor. Ve o hep suçu başkalarında aradı. Başkanına sahip çıkamayan biri, seçmenine nasıl sahip çıkabilir ki?
**
KONYASPOR
"Filler tepişir, çimenler ezilir" diye boşuna dememişler. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında en büyük darbeyi yine Anadolu takımları alıyor. Hakem hataları, tartışmalı kararlar ve adaletin şaştığı anlar hep Anadolu kulüplerinin aleyhine işliyor.
**
Şampiyonluk yarışındaki takımların hakemler üzerinden sürekli gündem yaratması, TFF’yi, MHK’yi, kulüpleri, futbolcuları ve taraftarları fazlasıyla yordu. Futbol artık sahada değil, masa başında konuşuluyor.
**
Konyaspor’un Kayserispor karşısında yaşadığı hakem skandalı, aslında bu sezonun ilk vukuatı değil. Taraftarın ve camianın haklı isyanı, sahada verilen kararların adil olup olmadığına dair büyük bir soru işareti yaratıyor.
**
88. dakikada Keyta’nın attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. VAR’da uzun süren incelemeye rağmen karar değişmedi. Şehir, bu tür kararların mağduru olmaktan bıktı. Ancak burada önemli olan, sadece hakem kararları değil, Konya’nın bu tür olaylar karşısında nasıl kenetlendiğidir.
**
Geçtiğimiz günlerde Konyaspor Kayacık Tesisleri’nde Konya protokolü tam kadro bir araya geldi. Başta Konya Valisi İbrahim Akın, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay olmak üzere belediye başkanları ve milletvekilleri, birlik ve beraberlik mesajı verdi. Bu buluşma, Konya’nın futboluna ve şehrin ortak değerlerine sahip çıkma adına önemliydi. Ancak bu sadece bir görüntü olarak kalmamalı.
**
Birlik ve beraberlik, kriz anlarında birbirine sahip çıkabilmektir. Şehirde kimse dışarıda bırakılmadan, kapılar kimsenin yüzüne kapanmadan gerçek anlamda bir bütün olabilmeliyiz. Çünkü görünen o ki Konya’nın Konya’dan başka dostu yok. Bu yüzden artık şikâyet etmek yetmez; sesimizi daha güçlü duyurmalı, hakkımızı birlikte savunmalıyız. Hak edilen adalet, mücadele edenlerin olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.