‘Türkçe hak ettiği yere getirilmeli’

‘Türkçe hak ettiği yere getirilmeli’

17.Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Türkiye'den ve Türki Cumhuriyetlerden 90 akademisyenin katılımıyla 26-27 Eylül 2022 tarihleri arasında çevrim içi olarak gerçekleştirildi

17.Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı İhsan Doğramacı Erbil Vakfı, T.C. Özbekistan Taşkent Büyükelçiliği, TİKA Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü Başkanlığı, YTB Başkanlığı, Özbekistan Taşkent Ali Şir Nevai Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirildi. Türkiye'den ve Türki Cumhuriyetlerden 90 akademisyenin katılımıyla 26-27 Eylül 2022 tarihleri arasında düzenlenen kurultayda bildiriler zoom üzerinden çevrim içi olarak sunuldu. Kurultay sunuculuğunu ise Dr. Mine Nihan Doğan ve Öğretim Görevlisi Aysen Gençtürk Demirel yaptı. Kurultayın açılışı Türkiye ve Özbekistan milli marşlarının okunmasıyla birlikte başladı. İhsan Doğramacı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Gülsel Kale de 17. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı'na katıldı. Merhaba Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İbrahim Büyükeken de "İnternet Gazeteciliğinde Türkçe’nin Kullanımı ve Yapılan Yazım Hataları" konulu bir bildiri sundu.

TÜRK DİLİNİ DAHA İYİ YERLERE GETİRECEĞİZ

Kurultayın açılış konuşmasını yapan 17. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Düzenleme Kurulu Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rasim Özyürek, "Merhum İhsan Doğramacı hocamızı burada rahmetle anıyoruz. Ayrıca kendileriyle uzun zaman çalıştığım Ali Doğramacı Hocamıza da yıllarca bizlere bu konularda hep ışık tutmuştur. Tutmaya da devam etmektedir. Kurultayımıza yüz otuz akademisyen bildiri özeti göndermiş. 90 bildiri bilim kurulu üyelerince titiz bir değerlendirme sonucunda kabul görmüştür. Değerli akademisyenlerimiz, 17. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı'na bir bildiri ile katılmanızdan dolayı size şahsım ve kurultaya katılan yurtiçi, yurtdışı akademisyenler adına teşekkür ediyoruz. Bilimsel nitelikli, geniş katılımlı uluslararası bir etkinlik olan 17. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı, Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek, Türk dili ile ilgili gelişmeleri görüşmek, yeni tespitleri tartışmak amacıyla gerçekleştiriyoruz. Türk Dil Kurumu 90 yıl önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün katılımıyla 1932 yılında düzenlenen I. Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül’ü Türkçenin önemini vurgulamak için bu günü dil bayramı olarak ilân etti. Bu tarihte her yıl ülkemizde ve yurt dışı temsilciliklerimizde törenlerle “Dil Bayramı” olarak büyük bir coşku ve heyecanla kutluyoruz" dedi.

TÜRK DİLİ YABANCI DİLLERİN BOYUNDURUĞUNDAN KURTARILMALI

"Dil ile düşünce arasında çok sıkı bir bağlantı vardır" diyen Özyürek, " sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bir dil başka dillerin karışımından oluşmuşsa, o dilin söz dağarcığı yabancı sözcüklerle yüklüyse, böyle bir dille açık seçik düşünülemez. Bir toplumun düşünce alanında gelişmesi, öncelikle dilinin yetkinliğine, zenginliğine bağlıdır diyoruz. Yüce Atatürk yaptığı konuşmalarında diyordu ki: “Milli his ile dil arasındaki bağın çok kuvvetli olduğunu, her zaman dile getirmiştir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin gelişmesinde başlıca etken olduğunun burada dile getiriyoruz. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır” diyerek dilin bir ulus açısından ne kadar önemli olduğuna vurguladığı gözlerden kaçmamaktadır. Dünyada gelişmiş, yetkin ve zengin bir dilden yoksun olan uluslar toplum düşünce alanında asla yaratıcı olamazlar. Bir toplumu değiştirmek, ona yeni bir yaşama düzeni getirmek geniş ölçüde o toplumun diline bağlı olduğu asla unutulmamalıdır. Dilin, bir ulusun varlığının ve kültürünün emrinde, iyi bir anlatım aracı olarak kullanılabilmesi; sosyal yapının ortak gelişme koşullarına ayak uydurarak yol alabilmesine ve o sosyal yapının gereksinimlerine yeterince yanıt verebilmesine bağlıdır diyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu insanlık tarihinin özge kişisi, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinin kültür olduğunu ifade etmiştir. Kültür, ait olduğu toplumun temel özelliklerini barındırır. Dil ise kültürün maddi ve manevi anlamda duyulan cephesini oluşturur. Dil bozulduğu takdirde onunla aktarılan kültür gelecek nesillere asla ulaşamaz.”

adsiz-002.jpg

TÜRKÇE EBEDİYETE KADAR YAŞAYACAK

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rasim Özyürek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bilge Kağan'dan Yusuf Has Hacib'e, Kâşgarlı Mahmud'tan, Ali Şir Nevai'ye, Âşık Paşa'dan Yunus Emre'ye kimliğini kendine has bir söyleyişle inşa edebilen Türk Ulusu, tarih boyunca "Ben varım!" diyebilmiştir. Türk ulusu ben varım demeye sonsuza kadar söyleyecektir. Ne mutlu bize, bizden sonra gelecek nesillere. Ses bayrağımız Türkçe, ülkemizde ve dünyamızda dalgalandığı müddetçe var oluşumuz ebediyete dek devam edecektir. Bundan kimsenin endişesi şüphesi olmasın. Bu hususta insanlık tarihinin müstesna kişisi ulu önder Atatürk'ün şu sözüne bu kurultayda dikkat çekmek istiyoruz:” Türk Ulusu, geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olduğunu görüyoruz. Türk dili, Türk Milleti'nin kalbidir, zihnidir. “Türk Dil Kurumu’nu kurup dil meselelerine bizzat eğilerek Türkçemize verdiği önemi ortaya koyan Atatürk, dilin millî ve zengin olmasının millî hissin ortaya çıkmasında başlıca etken olduğunu vurgulamış, son derece yetkin özellikler barındıran Türk Dili’nin şuurla işlenmesi gerektiğini söylemiş ve bütün Türk Ulusu'nun bu konuya çok dikkat etmesi gerektiği ifade etmiştir."

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

adsiz-003.jpg

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.