Tahassür Seni Seven Öldü Gel Gel

Cenab-ı Allah kainatı belli bir sistem üzere yaratmıştır. Arz, (toprak), Sema (atmosfer-hava), su Güneş(ısı, ışık) ve zaman. Canlıların meydana gelmesi, yaşaması için temel elementlerdir.

Bunlardan zamanı ele alırsak: Her şey canlı cansız, büyük küçük, evrensel-kainat, uzaydaki yıldızlar galaksiler hepsi zamansaldırlar. Özellikle dünyamızdaki zamanın oluşumu ve bir de belirlenip ölçümü güneş ve ay ile iledir.

İbadetlerimiz de de vakit farz ’dır. Bir ibadetin vakti içerisinde eda edilmesi farzdır. Bazı ibadetlerin vakti geçtikten sonra kaza edilmesi mümkün iken bazı ibadetlerin zamana bağlı kazası da olmaz. Örneğin hacc ibadeti Zilhicce ‘nin 8-9-10-11-12-13 günlerine kadar yapılır. Bu zaman gelmeden yapılamadığı gibi geçtikten sonra da ertesi sene aynı vakti beklemek gerekir.

Hele hele Cihat ibadeti ve cihadın aşamaları içindeki savaş, harp noktasında zamanın kazası yoktur. Hatta Cihat en ufak bir gecikme ve tembellik kabul etmez. Mesela; artık bu saatten sonra Gazze’ye yapılacak yardım (ki hala bir kıpırtı bile yok) o kadar ölüyü diriltecek mi? Onun için vakti saatinde cihat ibadeti yapılıp ocaklar sönmeden, yuvalar yıkılıp çocuklar ölmeden, yetişilmesi lazımdır. Hani bir darb-ı mesel olarak söylenir ya: Bade harabül Basra: Basra harap olduktan sonra... ne işe yarar. Yine de hangi zaman olursa olsun uçan kuştan medet umuyoruz. Sebep Ey!....

Bir arkadaşım WhatsApp’tan Profesör Nurullah Genç'in şiirinden bir mısra yazmış, çok duygulandım, ağladım. Ben de şiirin 2 kıtasını sizinle paylaşayım istedim.

Kaç kere çağırdım seni öteden turnalar uçurdum gittiğin yere bin parça eyledin kalbimi neden ruhum bir başına düştü göklere bana tebessümle bakıyor kabir Şimdi gelsen de bir gelmese de bir

derdimin yangını sardı gölgeni bir mahkum kanıyla aktı izlerim deniz ölesiye severken seni neden gemileri yaktı gözlerin Yıkıldı yolunu bekleyen şehir şimdi gel sen de bir gelmesen de bir

Aynı duyguları farklı bir üslupla Mehmet Akif de bize şu şekilde ifade etmektedir.

Gecenin sütre-i yeldasını çekmiş uryan sokulup bir saçağın altına güya uyuyan (Gecenin en uzun saati olan 31 Aralık gecesinde çıplak olarak bir saçağın altında bir duvarın bir dibinde güya uyumaya çalışan bir kişiden bahsediyor.)

Hanüman yoksulu binlerce sefilanı beşer, Sesi dinmiş yuvalar, hâke serilmiş evler. (Haneler yoksul, binlerce aç, sefil, yoksul insan evleri de yerle bir olmuş.)

Zulmetin yer yer içinden kabaran mezbeleler. Evi sırtında sokaklarda gezen aileler. (Zulmetin yer yer içinden kabaran mezbeleler dağınık çöpler evi sırtında sokaklarda gezen aileler; Gazzeliler. )

Bir Erzincan türküsü hepimizin bildiği. O da şöyle diyor: Böyle mi olur küsüp gitmek. Seni seveni terk etmek. Haram oldu yiyip içmek. İşim figan Oldu. Gel Gel Kul Aşık ever varmağa Halinden haber sormağa. Yetiş namazım kılmağa Seni seven öldü gel gel

“ ....., ....? !”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muammer Çelik Arşivi

Şamar Oğlanı

01 Aralık 2025 Pazartesi 14:56

Yazıklar Olsun!

24 Kasım 2025 Pazartesi 15:04

Ahtapot

17 Kasım 2025 Pazartesi 15:13

CHP mi Gelsin?

10 Kasım 2025 Pazartesi 12:28

Zan=Sanı

03 Kasım 2025 Pazartesi 14:57

Allah’ın Tayin Ettiği Zaman

27 Ekim 2025 Pazartesi 15:03

Neden İhanet Ettin?

20 Ekim 2025 Pazartesi 15:31

Yalan!

06 Ekim 2025 Pazartesi 15:07

Neüzübillah!

29 Eylül 2025 Pazartesi 14:08

Düşman Sabit Değil Dost Sabit Değil

22 Eylül 2025 Pazartesi 14:41