İzmir’in Balçova ilçesinde önceki gün bir polis merkezine yapılan saldırıda Polis Memuru Hasan Akın ve 1. Sınıf Emniyet Müdürü Başmüfettişi Muhsin Aydemir şehit oldu. Türkiye’de artık şehit haberleri de normalleşti. Tabii bu olayın bir farkı oldu, saldırganın 16 yaşında olması sosyal medyada infial yarattı. 16 yaşındaki ‘çocuk’ elindeki tüfekle polis merkezine saldırıyor ve önce saldırıda sonra da saldırganı yakalama esnasında olmak üzere 2 canımızı kaybediyoruz. Resmi açıklamalara göre zanlının herhangi bir suç kaydı da bulunmuyor. Şimdi, herkesin de dilinde olan ‘suça sürüklenen çocuk’ olgusu.

‘Suça sürüklenen çocuklar’ olgusuna herkes bir şeyler söylüyor. Türkiye’de ise çocuklar gün geçtikçe haraç kesiyor, çeteleşiyor ve katlediyor. Bu tarz durumlarda ise failler ‘çocuk’ statüsünden faydalanılarak indirim alıyor. Bence bir çocuk rastgele insan öldürebiliyorsa, hukukta konusu olacak bir sorumluluk taşır. Yani hukukta varlığı söz konusudur. Şimdi herkes bana karşı çıkacaktır, bir çocuğu mu suçlayalım diye. Yalnızca o çocuğu değil aslında, onda bu nefret zeminini hazırlayan aileyi de sorgulamak lazım. Çocuğun elinden tutmayan anne baba, ona imkan sunmayan devlet ve onu görmezden gelen toplum birleşerek çocukları suça itiyor. Tabii bu noktada da ‘suçlu’ olarak yaftalanan çocuk, eline taş dalıyor silah da.

Bu durum toplumu da ikiye böldü. Sosyal medya adeta dev bir kazan gibi kaynıyor. Bir tarafta şehit haberleriyle yıkılanlar çocuğun en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor, diğer tarafta ise 16 yaşında bir çocuğun bu suça nasıl itildiği tartışılıyor.

Binlerce çocuk sokaktaki çeteleşmenin arasında yaşam kavgası veriyor. Suçla mücadele yalnızca adliye koridorlarında olmaz. Okul sıralarından hatta aile içinden başlar. Eğitimde fırsat eşitsizliği önlenmeli, aile yapısı korunmalı, adalet ve güven sistemi oturtulmalı, sosyal politikalar güçlendirilmeli. İşte o zaman gerçekten bir çocuk suça sürükleniyor mu, yoksa o gerçekten cani bir yapıya mı sahip anlaşılır.

Acı bir haber almadan yaşayacağımız günlere. Sağlıcakla değil, sağ kalın…