Bayram Miroğlu

Bayram Miroğlu

Şeb-i Arus, Ölüm Gecesi-Düğün Gecesi

Öldüğüm gün, tabutumu götürürlerken, bende bu dünya derdi var sanma! Benim için ağlama, yazık, «vah, vah!» deme! Beni toprağa verdiklerinde de «veda, veda!- ayrılık, ayrılık- deme!” (Hz. Mevlânâ)

***

Aşkı aramak adına çıkılan bir yolda hamdım, piştim, yandım şeklinde özetlenen bir yaşam.

Ve bu yolda Horasan’dan Karaman’a ve oradan da Aşk’ın ateşinin yakıldığı Konya’ya gerçekleştirilen bir yolculuk.

***

Dünyaya bir güneş gibi doğacak olan ve insanlığa sevdanın ne olduğunu öğretecek bir hak aşığı Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî…

Neden aşka çıkar her sözü ve bütün eserlerini aşka bina eder? ”Kâinatın yaratılışını, hayatın özünü aşk şekillendirir.” der. Aşktan nasibi olmayanlar nasipsizdirler. Kaçırılan şey dünyaya olan muhabbet yüzünden ebedi ahiret hayatıdır. Madem dünya aşk üzerine yaratıldı. Neden insanoğlu gerçek aşkı aramaz ki?

***

Aşkı en basite indirgeyip paçavra bir bez parçasına çeviren şıpsevdiler türemeye başladı bu günlerde. Sevda’nın şekli değişti. İsimde kaldı birçok şey. Manaya eremedi, özünden koptu sevdalar. Yalancı muhabbet oyunu oynamaya devam eden birçok kimse, en ufak bir olayda düşman oluverdi nedense. “Seni çok seviyorum” sözü kolayca ağızdan çıkıverdi. “Hâlbuki yalandı!” gerçek sevdayı, kalbin o en derin muhabbetini anlayamadık. Ya da işimize mi gelmedi nedir?

***

Gerçek aşkı şöyle anlatır Hz. Mevlânâ : “Cebrail gibi, akıl ile insan Allah’a ulaşamaz; yarı yolda kalır. İnsanla, Allah arası bir deniz mesafesi ise; akıl bu denizde bir yüzücü, aşk ise bir gemidir. Yüzmek güzeldir ama uzun bir yolculuk için yeterli değildir. İnsan yüzerken yorulabilir, boğulabilir. Ama gemiye binen hedefine ulaşır. (Mesnevi IV/ 1423-27)

Hz. Mevlânâ ile Şems-i Tebriz’i arasındaki muhabbeti kimse anlayamaz. Dışarıdan dünya gözüyle bakan kimse onlara “Deli” der geçer. Gerçek aşkı soranlar olur: Âşıklık nedir?” “Benim gibi olursan bilirsin!” (Mecalis-i Sab’a,82) cevabını alır.

İşte Aşkı bu denli özünde yaşayan Hz. Mevlânâ ölüm gecesine “Şeb-i Arûs” yani “Düğün gecem” der. Bunu anlayamayanlara ise şöyle seslenir: Ölümü korkutucu kılan, onu zorlaştıran, şu ten kafesidir. Teni bir sedef gibi kırdığın zaman, ölümün bir inciye benzediğini sen de göreceksin!”

***

Ölüm gecesini düğün gecesi olarak nitelendiren hak dostu Mevlânâ, maşuku olana yani Allah’a kavuşmanın adına Şeb-i Arûs diyecektir.

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!

Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir”

***

Şimdi dünyanın dört bir yanında aşkı arayan birçok insan akın akın Mevlânâ’nın daveti üzerine Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…” çağrısını anlamak üzerine Mevlânâ ya gelmektedir.

***

Gerçek aşkı arayan gönüllere selam olsun,

Muhabbeti bulanlara işte o zaman aşk olsun!

Selam, dua ve muhabbetlerimle.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bayram Miroğlu Arşivi

İsraf ve Cimrilik Hastalığı

01 Aralık 2025 Pazartesi 14:59

Ebedi Bir Hayat İçin Gayret Yok, Hayret!

17 Kasım 2025 Pazartesi 15:10

Nefse Karşı Mücadele "Büyük Cihad"

03 Kasım 2025 Pazartesi 14:55

İyilik ve Yardımlaşma Sanatı

20 Ekim 2025 Pazartesi 15:29

Kâinatı Okumak

13 Ekim 2025 Pazartesi 15:04

Din Hizmetine Adanmış Ömürler

06 Ekim 2025 Pazartesi 15:03

İlim Kendin Bilmektir

29 Eylül 2025 Pazartesi 14:05

İstişare ve Tevekkül

21 Eylül 2025 Pazar 14:51