Ramazanda Kazandıklarımız
Kur’an-ı Kerim’in inzal buyrulduğu, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin içerisinde gizlendiği Ramazan ayı, bildiğimiz ve yaşadığımız gibi, büyük bir rahmet ve bereketle, senede bir defa geliyor. Demek ki Kadir Gecesini bağrında barındıran Ramazan ayı da, senede bir defa gelmiş oluyor. Bu ölçüye göre Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlı. Kâbe’de bir vakit namaz kılmanın, bir başka yerde bin vakit namaz kılmaya bedel olduğu gibi. Cenâb-ı Hak, kulluk görevlerinin ifasında ilgiyi, bereketi, sevabı ve heyecanı artırmak için zaman zaman böyle teşvik edici ve amelleri manevî kazanç yönünden câzip hale getirici nimetler lütfetmiş.
On bir ayın sultanı Ramazan, senede bir defa geliyor, ama geride kalan on bir ayın bereketlenmesine, insanlığın bedenen zihnen,ahlâken ve ruhen yükselmesine vesile oluyor.. Sevgili Peygamberimizin: “Bu ayda şeytan zincire vurulur.” “Oruç, her türlü kötülüğe kalkandır.” ifadeleri insanlardaki güven duygusunu artırıyor ve cemiyette huzur ortamı oluşturuyor. Toplumdan, yokluk çekme ve aç kalma endişesi kalkıyor, ümitler parlıyor, gönüller yeşeriyor ve diller zikre yöneliyor. Toplumda insanlar birbirlerine sevgi ile bakar ve saygı ile muamele eder hale geliyorlar. Oruçla nefsini disipline eden ve kontrol altına alan bir kimse, komşusu aç iken evinde tok olarak yatamıyor.
Bu gün, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem azâbından kurtuluş günü olan Ramazanın 23. günü. Bu günü de diğer Ramazan günleri gibi Oruç tutarak, Teravih namazı kılarak ve câmilerde mukabele dinleyerek ihya etmiş olacağız. Bu an da Ramazan günlerinden bir gün ama, Ramazan dışında kalan günlerden bir gün değil. Bu gün 23. günün orucunu tutmuş ve Teravih namazını da kılmış olacağız. Bu günler, Ramazan ayının son günleri olduğu için, daha doğrusu Ramazan ayının sona ermek üzere olduğunu haber veren günler olduğu için, aynı zamanda Cehennem ateşinden kurtuluş günleri olduğu için mü’minlerin gönüllerinde ve davranışlarında ayrı bir yer tutar ve değer ifade eder. Ramazan ayını sağlıklı ve şuurlu olarak ibadetle tamamladığımız zaman bir aylık üzerimize farz kılınan Orucumuzu tutmuş ve sünnet olan Teravih namazını da kılmış olacağız. Biz bu yüce ve yüksek dini görevi, faziletine inanarak, ecrini umarak ve ahıret mükâfatını bekleyerek, bu inançla ifa ettik. Allah-ü Teâlâ’nın bir kutsi hadîste: “Ademoğlunun her ameli kendisi içindir. Yalnız oruç müstesnâ. O benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim.” müjdesini unutmadan. Bu bildiklerimizin yanında, eğer Ramazan ayında tecelli eden güzellikleri ve nimetleri eksiksiz görebilmiş olsaydık bütün senenin Ramazan olmasını temenni ve niyaz ederdik. Bu mübârek zaman dilimine gıpta etmekle beraber Ramazan ayının dışında kalan zamanın da Ramazan ayı gibi geçmesini sağlamak bizim elimizde. Ramazan ayında orucun tesiriyle ve gecenin iklim ve ibâdet serinliğiyle kazandığımız güzel âdet ve alışkanlıkları Ramazan sonunda da devam ettirirsek aynı zaman iklimini ve sosyal yaşayışını yakalamış ve yaymış oluruz. Ramazan ayını tamamlamak üzere bulunduğumuz şu günlerde bu hususu ciddî olarak düşünmemiz, ilerde bu ayın iyiliklerine nasıl karşılık vereceğimizin hesabını iyi yapmamız gerekir gibi geliyor bana. Biz Ramazan ayına bu sene de borçluyuz, bakalım bu borcumuzu nasıl ve ne zaman öderiz?
Her şeyden önce ibâdet ve güzel ahlâkın Ramazan ayına mahsus olmadığını düşünerek diğer günlerimizi de ibâdetle geçirmeliyiz ve güzel ahlâk sahibi olmaya çalışmalıyız. Ramazan ayındaki kadar yoğun olmasa bile, az da olsa ibâdete devamı usul ve görev kabul ederek, günlük ibâdetlerimizi mutlaka yapmalıyız. Câmilere ve cemaata olan ilgi, çevreye olan geniş kapsamlı sevgi Ramazan ayından sonra da devam etmeli ve devam ettirilmeli. Bundan sonraki çirkin davranışlarımızla Ramazan ayını geldiğine pişman ettirmeyelim ki bundan sonra da bize koşarak, sevinerek ve severek gelsin.
Ramazan boyunca televizyonlardaki iftar ve sahur programları musiki ve eğlence ağırlıklı da olsa eski günlere nazaran güzeldi. En azından Ramazan ayına yakışmayan Şehzadebaşı Direkler Arası eğlenceleri ağır basmıyordu. İçeriği değişmemekle beraber diğer programların şovmen ve sunucularının bile zaman zaman da olsa, Ramazan ayında olduğumuz için böyle oldu, gibi saygı ifade eden tavırlar sergilemeleri, giyimlerine ve sahne düzenlerine biraz dikkat etmeleri hoştu. Bakalım aynı dikkat ve saygıyı Ramazan ayının dışında da Müslüman kesime karşı devam ettirecekler mi?
Bazı hayır ve eğitim kurumları yurt içinde ve yurt dışında Ramazan ayının insanî ve vicdanî cephesini çok güzel ortaya koydular. Kısa kısa da olsa bereket kervanlarıyla soydaşlarımızın yaşadığı ülkelerden ve fakir Müslümanların yoğun bulundukları bölgelerden bize zevkli anlar yaşattılar ve sevindirici haberler getirdiler. Fakir aileler, öğrenciler, yatalak hastalar ve sakatlar sevindirildi. Ramazan sevincinin onlara da ulaşması sağlandı. İnşaallah bu yardım ve iyilik kervanları Ramazandan sonra da devam eder.
Ramazan ayı yılda bir defa geliyor, ama onun da ilmini, hikmetini, ilhamını ve gücünü aldığı ve kullandığı Kur’an-ı Kerim her zaman bizimle beraber. Bu ayda olduğu gibi her zaman gönlümüzü aydınlatmaya, kalbimizi yumuşatmaya, nefsimizi disiplin altına almaya, fert ve cemiyet hayatımızı düzenlemeye rehberlik yapıyor. Diğer günlerde; “Eyvah, Ramazan ayı bizi bırakıp gitti.” diye hayıflanma ve üzülme yerine Kur’an-ı Kerime yönelirsek ve Kur’an-ı Kerimle amel edersek, câmilerde okunan mukabeleyi dinlemek suretiyle değil de kendimiz okuyarak gönül ve amel bağı kurarsak o zaman her anımız sanki birer Ramazan ayı gibi olur. Haydin hep beraber Ramazansız günleri Ramazan günleriymiş gibi yaşamaya veya güzel amellerimizle o günleri Ramazan günleri mertebesine yükseltmeye ve derecesine çıkartmaya. Var mısınız?





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.