Osman Yılmaz: Muhsin Yazıcıoğlu Dilinden 28 Şubat Darbesi 

Osman Yılmaz: Muhsin Yazıcıoğlu Dilinden 28 Şubat Darbesi 

Siyasi partilerin Konya’daki il Başkan yardımcıları; fikirlerini, siyasi görüşlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı.

BBP Konya İl Başkan Yardımcısı Osman Yılmaz 

Muhsin Yazıcıoğlu Dilinden 28 Şubat Darbesi 

28 Şubat'ta, adına Milli Güvenlik Kurulu kararları denilen, ancak millete dayatma esasına göre hazırlanan bir programın hükümetin önüne konulduğunu belirterek hükümete ve meclise rağmen ülkenin yönetilmek istendiğini söyledi.

Refah-Yol hükümetinin kurulmasına destek verdiklerinde bazı siyasetçilerin kendisine gelerek; "Bunu yapmayın. Derin güçler bu iktidarı istemiyorlar'' dediğine dikkat çeken Yazıcıoğlu; "Ben de Türkiye'de meçhul derin güçlerin değil, sandığın ve sandıktan çıkan millet iradesinin esas alınacağını söyledim ve bu hükümetin kurulmasını sağladım'' diye konuştu.

Darbe dönemlerinin artık bittiğini ifade eden Yazıcıoğlu, milletin kendi iradesi dışındaki bir yönetim şeklini kabul etmeyeceğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

''1995 yılında yapılan seçimlerde iktidarda bulunan partiler oy kaybına uğradı. Muhalefette bulunan partiler göreceli olarak oy kazanmışlardı. Biz istedik ki demokrasinin gereği olarak milletin eğilimine uygun bir siyasi iktidar ortaya çıksın. Bu ancak bir koalisyonla gerçekleşebiliyordu. Ancak bizim o zaman Anavatan ve Refah Partisi arasında yaptıracağımız koalisyonu askerler istemiyor diyerek engellediler. Ondan sonra Anayol kuruldu. Anayol dört ay yaşadıktan sonra bozuldu. Yeni bir hükümeti Meclis'ten çıkarmak gerekirdi. Tabi CHP'nin içinde olmadığı sağda bir koalisyon hükümeti ancak Refah ve DYP arasında oluşturabiliyordu. BBP' nin de o zaman 8 milletvekili vardı. Biz denge unsuruyduk. Bizim istediğimiz hükümet güven oyu alabiliyordu. Biz de milletin eğilimi doğrultusunda Refah-yol hükümetinin kurulmasını sağladık. Ancak o dönemde bir çok siyasetçi 'bunu yapmayın çünkü derin güçler bu iktidarı istemiyorlar' dediler. Ben de Türkiye'de meçhul derin güçler değil sandık belirleyici olacak ve sandıktan çıkan millet iradesi esas kabul edilecek' dedim. Ben derin güçlerin yada meçhul kişilerin dediği değil milletin sandıkta dediği olacak, TBMM'nin kararı esas olacak refahyol hükümetinin kurulmasını sağladım."

'POSTMODERN DARBE DİYORLAR, MODERNLİKLE DARBE BİR ARADA OLMAZ'

Ancak 28 Şubat'ta adına Milli Güvenlik Kurulu kararları denilen ve millete dayatma esasına göre hazırlanmış olan bir programın hükümetin önüne getirildiğini ifade eden Muhsin başkan, bunun Hükümete ve Meclis'e rağmen, yapılmak istendiğini ifade etti. Ülkenin bu oluşumlarla yönetilmek istendiğini, hakimlerin, savcıların bir yerlere çağrıldığını ve ayakta marşlar söylettirildiğini anlatan Yazıcıoğlu, "Gazete patronları çağırılıp azarlanıyor. Bazı köşe yazarlarının yazılarına son verilmesi isteniyor. Birçok iş çevreleri sivil toplum örgütleri gidip bağlılık mesajları veriyorlardı. Birçok siyasetçi el kol işaretleriyle konuşuyordu. Yani sağır dilsiz gibi konuşuyorlardı. Doğru dürüst siyasi demeç vermiyorlardı. Böyle bir dönem yaşandı. O dönemde insanlar çeşitli bahanelerle fişlendiler. Çağdaş yaşayanlar-çağdaş yaşamayanlar, çağdaş aile yapısında sahip olanlar-olmayanlar, çağdaş kıyafeti olanlar-olmayanlar ayrılarak fişlenerek binlerce insan mağdur edildi. Bu postmodern darbeydi. Ama modernlik darbeyle olmaz. Darbeyle modernlik bir araya gelmez. Ama bu kavramı bile kullandılar." diye konuştu.

Artık Türkiye'de modern yada çağdaş olsun, tek kişi iradesine kalmış yönetim şeklinin benimsenemeyeceğini vurgulayan Yazıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Millet kaliteli bir demokrasiye sahip olacak. İnsan gibi yaşayarak insan gibi muamele görerek devletiyle bütünleşerek dünyanın saygın ülkeleri arasına girecektir. Milletin tercihinin bu yönde olduğu kanaatindeyim. Artık darbelere son dediği kanaatindeyim. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat dahil hiçbir darbe girişimini tasvip etmedim. Ülkeye hiçbir faydası yoktur. Bundan sonrada millet, kendi iradesi dışındaki bir yönetim şeklini kabul etmeyecek."

12 Haziran 1997 tarihinde Başbakanlık binası önünde gazetecilere Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu şu açıklamayı yapmıştır. Türkiye İran olmayacaktır, Türkiye Cezayir olmayacaktır, Lakin Türkiye’nin Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz demiştir. Bu sözleriyle darbe heveslisi cuntanın hesabını bozmuştur. 4 Şubat 1997’de Sincan da tank yürüten iradeye karşı, ‘Millete namlusunu çevirmiş tanka selam durmam’, askerin yeri kışlasıdır diyerek, cesaret ve dik duruş sergilemiştir

 

Muhsin başkanın izinden giden biz alperenler 15 Temmuz günüde yapılmak istenen kalkışmaya  engel olmak için tüm gücümüzle sokaklarda direndik. Halkın iradesi hiçe sayan zorbalıkla yönetimi ele geçirmek isteyen her kim olursa olsun Büyük Birlik Partisi ve Alperen ocakları olarak karşısında durmaya devam edeceğiz. 

 

Aslında 28 şubat üzerine söyleyeceğim çok şey vardı. Bir makale yazmayı düşündüm. Sözü  28 ŞUBAT 1997 de,tavrını net olarak ortaya koyan, ömrünü inandığı değerlere adamış, gücünü rabbin'den ve milletin'den alan gül yüzlü ALPEREN MUHSİN YAZICIOĞLU' na bırakmayı uygun gördüm. Kendi sözlerimin onun 28 şubattaki süreçle ilgili sözlerinin yanında aciz kalacağına inanarak sözü manevi huzurunda koca reise bırakmayı bir borç bildim. emperyalist güçlerin içerideki işbirlikçileriyle ,o günlerde kutsal vatan topraklarında neler yaptığını o güzel insanın sözleriyle ve röportaj yapılan siz değerli okuyucularla paylaşmak istedim

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.