Kays b. Kesir şöyle anlatır: Ebu Derda (r.a) ile beraber Şam meclisinde oturmakta idik. Uzaktan bir adam yanımıza gelip oturdu ve,
⁃ Ya Ebu Derda! Medine’den buraya, Peygamberimiz (s.a.v)’dem rivayet ettiğin hadisi sormaya geldim. Ebu Derda (r.a),
⁃ Sen buraya ticaret ve başka bir iş için değil de, sırf bunun için mi geldin? Adam,
⁃ Evet, sadece bunun için geldim, der. Ebu Derda (r.a),
⁃ Ben, Rasûlullah (s.a.v)’tan şöyle duydum: “İlim öğrenmek için yola çıkan kişiye, Allah (c.c) cennetin yolunu kolaylaştırır. Melekler, sevinçten dolayı kanatlarını ilim talebesinin ayakları altına sererler. Bu kişi için; göktekiler, yerdekiler ve hatta denizdeki balıklar bile ilim talebesinin affedilmesi için Allah’a yalvarırlar. Âlim kişinin üstünlüğü, cehaletle ibadet eden kişiye karşı üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamber varisleridir. Peygamberler, miras olarak ne altın ne de pul bırakırlar. Onlar, miras olarak sadece ilmi bırakmışlardır. Her kim de bu ilimden nasibini almışsa büyük hayırlara kavuşur.” (Ebu Davud, no: 3642.)
Abdullah ibn Mesud (r.a) şöyle demiştir:
“Şu ikisi asla doymazlar. Biri ilim düşkünü diğeri ise mal-mülk düşkünü. Bunlar asla bir tutulmazlar. İlim düşkünü, Allah’ın rızasını kazandıkça kazanır. Mal-mülk düşkünü ise dünyaya olan bağlılığı ve azgınlığı artar.” İbn Mesud (r.a), konuşmasını şu ayetlerle bitirir:
“Kulları içinden ancak alimler, Allah’tan hakkıyla korkarlar.” (Fatır, 35/28.)
“Gerçek şu ki insan, kendini kendine yeterli gördüğü için azar.” (Alak, 96/6-7.)
Kur’an-ı Kerîm’e ilk inen ayet “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” emridir.
Doğru ve yanlışların, hak ve batılın bulunduğu, adalet ve zulmün var olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu yüzden dinimizin emir ve yasaklarını bilmeli ve aynı zamanda bildiklerimiz ile de amel etmeliyiz. Aksi takdirde hüsrana uğramış olanlardan oluruz.
Gününüz hayırlı, bereketli olsun.