İbadete Devam
On bir ayın sultanı Ramazan ayını, bütün güzelliğiyle ve nimet zenginliğiyle geride bıraktık. Bu mübârek ayı oruç, sahur, iftar ve teravihle ağırladık ve uğurladık. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nde, ışıklı kubbelerin altında saflar teşkil ederek rükû ve secdelerde meleklerle dua ettik. Allah’ın lütfettiği manevi nimetleri, üstün ahlâkî faziletleri ruhumuza sindirmeye çalıştık. Çok şükür Ramazan ayında ibadete alıştık ve ibadete devam etmeye karar kıldık ve söz verdik,
Sevgili Peygamberimiz: “Eğer siz, Ramazan ayında tecelli eden faziletleri, iyilikleri ve güzellikleri kemaliyle görmüş ve bilmiş olsaydınız bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederdiniz. Gönlünüz Ramazan ayından ayrı kalmaya rıza göstermezdi veya dayanamazdı.” buyuruyor. Biz, bu dünyada göremediğimiz ve bilemediğimiz faziletleri, iyilikleri ve güzellikleri Allah’ın, ahirette göstereceği ümit ve inancıyla bu kutsal ayı ibadet ve taatla ihya etmeye çalıştık.
Bundan böyle bize düşen görev; Ramazanın-ı şerifin aydınlığında kazanmış olduğumuz güzellikleri ve iyilikleri bundan sonra da ayniyle devam ettirmektir. Eğer böyle davranmazsak Ramazan ayı, önümüzdeki yıl bize isteksiz ve neşesiz gelir. Bildiğimiz ve inandığımız gibi ibadet, yalnız Ramazan ayına veya belli günlere mahsus değildir. Eğer bundan böyle de ibadetlerimizi ihmal etmezsek, Kur’an-ı Kerimle göz ve gönül bağımızı devam ettirirsek yaşadığımız her gün Ramazan ayından birer günmüş gibi olur.
Bizi yaratan Rabbimiz ibadetle ilgili şöyle buyuruyor:
“Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (1) Ölüm gelinceye kadar geçecek zaman içinde; Ramazan ayı olduğu gibi diğer aylar da var. İbadet açısından Ramazan ayına nasıl sahip çıkıyorsak, diğer aylara da aynı şekilde sahip çıkmamız gerekir.
Allah-ü Teâlâ bir başka ayette de şöyle buyuruyor:
“Eğirdiği ipi kuvvetle ve sağlamca büktükten sonra bozan (kadın) gibi olmayın.” (2) Uygun olan ipi, ara vermeden kuvvetle ve sağlamca eğirip bükmeye devam etmektir. Ramazan ayında yoğun bir şekilde ibadete sarılıp, diğer aylarda ihmal etmek, Ramazan ayındaki ibadeti de değersiz kılar.
Sevgili Peygamberimiz de, az da olsa devamlı ve istikrarlı yapılan ibadetin daha hayırlı olacağını ve Allah katında daha çok makbule geçeceğini bildiriyor:
Hz.Ayşe (R.Anha) nin anlattığına göre: yanında bir kadınla evinde otururken içeriye Resulullah girdi ve Hz. Ayşe’ye:
-Bu kadın kimdir? diye sordu. Hz. Ayşe:
-Filan kadındır, dedi ve kıldığı namazları uzun uzun anlatmaya başladı. (Demek ki kadın Hz. Ayşe’ye kıldığı namazları Peygamberimiz gelmeden önce uzun uzun anlatmış.) Bunun üzerine Peygamberimiz;
-Ey Ayşe unutma, gücünüzün yettiğini yapın. Allah’a yemin ederim ki, siz usanmadıkça Allah usanmaz. Yani sizin takatinizi kat kat aşacak bir şekilde dahi yapacağınız ibadetleri Allah kabul eder; fakat hiçbir zaman işinizi gücünüzü bırakıp ta bütün vaktinizi ibadete ayırmanızı istemez. O’nun sevdiği ibadet, az da olsa devamlı ve istikrarlı olan ibadettir.” (3) buyurdu.
Aşağıdaki hadîs-i şerifte devamlı yapılan ibadetlerin lüzumundan ve değerinden bahsediyor:
Abdullah b. Amr b.el As (R.Anhüma) dan rivayet edildiğine göre Peygamber Aleyhisselâm bana:
“Filanca kimse gibi olma; o geceleri ibadet ederken sonra gece ibadetini bıraktı.” (4) buyurdu. Demek ki bir kimse geceleri ibadet ediyorsa az da olsa o ibadeti devam ettirecek. Hani hoş karşılayacağınız ümidiyle, bazen ibadet edip bazen etmeyen, bazen geceleri namaz kılıp bazen kılmayan kimseden hiç ibadet etmeyen kimse daha istikrarlıdır, diyesim geliyor.
Gücümüz yetti, çok şükür, Ramazan ayında oruç tuttuk, Teravih namazı kıldık ve bol bol Kur’an-ı Kerim okuduk. Yine gücümüz yetecek Ramazan ayının dışında da günde beş vakit namazımızı camide cemaatla inşallah kılacağız. Çünkü cemaatla namaz kılmanın ayrı bir değeri, hizmeti, itibârı ve yeri var.
Sevgili Peygamberimiz: “Namaz, dinin direğidir.” buyuruyor. Eğer İslâm dinini bir binaya benzetecek olursak, bu binanın ana direği namazdır.
Namaz, İslâm binasının direği olduğu gibi, cemaatla namaz da milletin aslı, esası ve direğidir. İslâm binasının ayakta kalmasını ve sağlıklı olmasını sağlayan namazdır. Milleti de ayakta tutan, hür ve serbest yaşamasını sağlayan cemaatla kılınan namazdır. Cemaatla namaz, aynı zamanda İslâm binasını ayakta tutan direği dikmek ve sağlamlaştırmaktır.
Aşağıdaki hadîs-i şerifler de bu konuya açıklık kazandırmaktadır:
Ebu Hureyre (R.Anh) den; Nebiyyi Muhterem (s.a.s.):
“Sabah ve akşam (namaz için) camiye giden kimseye, her gidip gelişinde Allah-ü Tealâ Cennetini hazırlar.” (5) buyurur.
Yine Ebu Hureyre (R.Anh) den Peygamberimiz (s.a.s.) :
“Bir kimse evinde güzelce temizlenir de Allah’ın farzlarından birini ödemek maksadıyla mescitlerden birine giderse, attığı adımlardan her biri günahlarını siler, diğeri de onun derecesini yükseltir.” (6) buyurur.
İbn-i Ömer (R.Anhüma) dan; Peygamberimiz (s.a.s.):
“Cemaatla kılınan namazın sevabı, yalnız başına kılınan namazdan yirmi yedi derece üstündür.” (7) buyurur.
Kur’an-ı Kerimin inzal edildiği Ramazan ayını minnet ve şükranla uğurlamaya hazırlandığımız şu günlerde, önümüzdeki günleri yukarda ki hadîs-i şeriflerin ışığında değerlendirecek ve gereğini yerine getirecek olursak, İslâm’ın ibadet ruhuna, geleneğine ve tavsiyesine uygun bir iş yapmış oluruz. Ramazan ayından bu niyet ve ruhla tekrar kavuşmak eğilimiyle çıkabilmişsek ne mutlu bize !
Dip notları:
1- Kur’an-ı Kerim, Hicr Suresi ayet;99.
2- “ “ Nahl “ “ 92.
3- Riyazüs-Salihin,cilt; 1,sayfa; 174, hadis no; 142
4- “ “ “ 1 “ 192 “ “ 154.
5- “ “ “ 2 “ 379 “ “ 1057.
6- “ “ “ 2 “ 379 “ “ 1058
7- “ “ “ 2 386 “ “ 1068





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.