Hak Dost diyen: Dr. Ali Kemal BELVİRANLI

Büyüklerimizin, hayatın imbiğinden süzülen cansuyu üsaresini andıran hikmetli sözleri vardır. Burada Ebû Saîd Hâdimî hazretlerinin, ele alacağım konuyla ilgili bir sözünü hatırlayalım: “İnsan ana derler ki koya bir eser; Eseri olmayanın yerinde yeller eser.”.

Vaktiyle Selçuklu Belediyesi’nin himmetiyle yayınlanan bir CD albüm, elime henüz geçti. Adı: “Eserleriyle Dr. Ali Kemal Belviranlı (Hak Dost Diyen Dillere Selâm Olsun)”. Zarîf bir kapak içindeki albümde önce, onaltı yapraklık bir bilgi bölümüne yer verilmiş. Bu 32 sayfada, rahmetli Dr. Bey’in, çeşitli fotoğrafları, hayatı, hatıraları, hizmetleri, eserleri, besteleri hakkında özlü ama gayet feyizli bilgiler bulunuyor. Gökkubbemizde hoş sada olarak yankılanan bestelerinden onbeş adet örneği muhtevî CD, bilhassa musıkî severler için bir hazine. Eserlerin icrasında yer alanlar: Ney: Yusuf Kayya; Tanbur: Kağan Ulaş; Kemençe: Derya Türkân; Kanun: Hakan Kılınçarslan; Violonsel: Tikel Akın Özkök; Bendir-Daire-Armane: Suat Orhan; Vokal: Ufuk Yürüç; Zikirler: A. Sami Küçük, Suat Orhan, Ö. Faruk Belviranlı. Solist de, Konya’mızın yetiştirdiği büyük kıymet, aynı zamanda Dr. Ali Kemal Bey’in yiğeni olan medâr-iftiharımız: Ö. Faruk Belviranlı.

Büyük emeklerle ve titizlikle hazırlanılmış her türlü takdire şayan, bir vefa hatırası olan bu albüm, Konyamızın yetiştirdiği, Mehmet Âkif bey gibi: “Sessiz yaşadım; kim beni nerden bilecektir.” deme sırrına ermiş değerlerimizden biri olan Dr. Ali Kemal Belviranlı’nın ruhunu şâd etmek üzere gerçekleştirilerek, armağan edilmiş nefis bir şükran çelengidir. Hizmeti, himmeti geçenler sağ olsunlar, var olsunlar.

Dr. Ali Kemal Bey, 1923 yılında Konya’da doğdu. 11 yaşında Kur’ân-ı Kerîm’i hıfzetti. Özel olarak İslâmî ilimler, Arapça ve Farsça tahsil etti. 1944’de, pekçok meşhurun feyiz kaynağı olan Konya Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirerek doktor oldu. Buradaki öğrencilik yıllarında İstanbul’un ilim, irfan, sanat ve kültür çevrelerinden birçok şahsiyeti tanımak, sohbet ve derslerinde bulunmak suretiyle de, kendini aydınlık geleceğe ve büyük hizmetlere hazırladı. Bu zevat-ı muhteremle gönül dostluğu ve ilişkileri, ömür boyu devam etti. Bu arada orada, “İslâm’ın Nuru” isimli, İslâmî neşriyat sahasında çığır açan bir dergiyi yayınlamaya başladı. Merhum müfessir, Mehmet Âkif Ersoy’un canyoldaşı Hasan Basri Çantay’ın kaleme aldığı Kur’ân-ı Kerîm Meâli’nin redaksiyon ve tashihlerini yaparak, yayına hazırladı.

1953 yılında Konya’ya dönerek, hekimliğe başladı. Teşkilâtçılığı burada da kendini gösterdi; şehrin tanınmış şahsiyetlerini bir araya getirerek, yüksek seviyede ilmî, fikrî, harsî, musıkî çalışma ve faaliyetleri yürüttü. Birçok programlar sergiledi. 1961’de AP Konya İl Teşkilâtı’nı kurdu. İmam-Hatip Lisesi’nde, Yüksek İslâm Enstitüsü’nde musıkî ve Osmanlıca dersleri verdi. İdealist gönüldaşlarıyla birleşerek, “Aydın Fikirler Kulübü”nü tesis edip, ilim, fikir, sanat faaliyetleri düzenleyerek, dernekçilik yoluyla da son derecede faydalı işler yaptı.

1967 yılında, meslekiyle alâkalı çalışmalar yapmak üzere, İngiltere’ye gitti. Orada kaldığı altı yıl boyunca tıbbî konularda bilgi ve deneyimlerini artırırken, uluslararası İslâmî Teşkilâtlarda aktif görevler alarak, pek çok Müslüman ilim ve fikir adamıyla tanışıp, görüş teatisinde bulundu.

Bizim öğrencilik ve öğretmenliğimin ilk yıllarında Dr. Ali Kemal Bey, mahallemizde ev komşumuz idi. Bayramlarda ziyaretine giderdik. Sohbetlerine doyamadığımı hatırlıyorum. Muayenehanesi, Aziziye Camii’in güney-batı karşısında, Tuzcular içinde idi. Sonra, Mevlâna Caddesi’nde, şimdiki Şifa Lokantası’nın yanına taşındı. Zaman zaman burada da ziyaret ederdim. O yıllarda, büyük emek, gayret ve şevkle çalışarak, “İslâm’ın Prensipleri” adındaki kitabını hazırlamakla da meşgul idi. Bu eseri, şimdilerde belki otuza yakın baskı yapmış ve yurt çapında çok büyük dinî hizmetler ifa etmiştir. Son derecede değişik uslup, muhteva ve yaklaşımla özlü bilgiler veren kıymetli bir eserdir. Zaman içerisinde İzmir’den, Bitlis’e kadar yaptığım seyahatlerimde Konyalı olduğumu öğrenen birçok kişinin, Dr. Ali Kemal Belviranlı bey’in bu eserinden övgü ile bahsettiklerine çok defa şâhit olmuştum.

Konyamız’ın son derecede parlak, renkli, çokyönlü, nâdir yetişen şahsiyetlerindendi. 1960’lı yıllarda veli-i nimetim Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’i yeni tanımış ve hayran olmuştum. O, tam bir Osmanlı ve İstanbul Efendisi idi. Son derecede kibar konuşma tarzı, nâzik hal ve davranışları, metodik çalışma tarzı, bitmek bilmeyen araştırma merakı, eser verme azmi, ufuk açıcı görüş ve düşünceleri, hafızamda derin yer etmişti. Onun bu vasıflarını, diriltici sıcak nefesini ben, Konya’da Dr. Ali Kemal Belviranlı bey’de görmüş ve hayran olmuştum. Görünüm olarak Dr. Belviranlı, Dr. A. Süheyl Ünver’ın biraz kısa boylusu ama kilolusu idi, o kadar. Siretleri ise büyük benzerliğe sahipti. Onun için sohbetimiz, son derecede zevkli coşkulu geçer, hastası gelinceye kadar uzayıp giderdi.

Yıllar sonra şimdi düşünüyorum da, Konya’ya 1950’li yıllarda “Dinî mûsıkî” denilen bir muhteşem sanatın varlığını gösteren, dinleten değerlerin başında Dr. Belviranlı ağabey gelir. Nuri Yılmazgil, Feyzi Özçimi, Hasan Hüseyin Varol, Nuri Baş, Kardeşi Esad beyefendilerle ve diğer kıymetli insanlarla kurdukları musıkî meclisleri, dinleyenlerin gönüllerini yıkar, duygu ve düşüncelerini disiplin altına alır, bambaşka âlemlere urûcu temin ederdi. Kur’ân-ı Kerîm, Mevlîd ve Na’t-ı Şerîf kıraati, nasıl olur; Ezân-ı Muhanmmedî, kamed nasıl okunur; mihrabın, minberin sedası ve edası nasıldır, biz bunları, onun sayesinde, o zamanki günlerde daha iyi fark ettik.

Dr. Ali Kemal Belviranlı Bey, 14 Eylül 2003 tarihinde Ma’şûk-ı Hakîki’sine kavuştu. İnanın, Konya’nın gökkubbesini kaplayan duygu ve coşku kaynağı en hoş sedalarından biri sustu. Gönül âlemimizi aydınlatıp süsleyen kristal âvizelerden biri daha söndü. Sessiz ve yapayalnız kaldık. Hamdolsun şimdilerde, onun izini izleyen, yolunu gözleyen gençler yetişiyor. Yaramıza merhem oluyorlar. Allah, gönüllerimize inşirah, kubbelerimize letafetle hoş seda veren değerlerimizin sayısın artırsın.

Bakınız, ihlâslı bir işaret insanı nerelere götürüyor; Bir CD albümü, bizi nerelerde dolaştırdı. Aşk ve samimiyet olunca, böyle olur. Satırlar biter ama, söz bitmez. Güzel ve güzellikler, tarife gelmez, satırlara sığmaz. Satırlarımızı, iyi ki bu güzel insanları tanımakla müşerref olmuşuz. Allah, o ilim, irfan ve feyiz kaynağı insanlardan râzı olsun; ebediyete intikal edenlere rahmet eylesin, hayatta olanlara da, hayırlı uzun ömür versin, diyerek noktalayalım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Arşivi

Bir Oğuz Beyi İçin Var mısınız?

13 Ekim 2011 Perşembe 18:28

Atlı Tramvaydan, Yeni Hızlı Trene

12 Ekim 2011 Çarşamba 19:13

Gazel Ayları: Eylül - Ekim

09 Ekim 2011 Pazar 17:50

Gurbetin Azizlikleri

05 Ekim 2011 Çarşamba 18:38

Mehmet Öndersiz Yıllar

26 Ağustos 2011 Cuma 15:26

Merhum Ağazâde Osman Efendi Hocamız

24 Ağustos 2011 Çarşamba 17:20

Enstitü Müdürümüz Veli Ertan Bey

07 Ağustos 2011 Pazar 23:40