40 yıldır el emeği tespih yapıyor

40 yıldır el emeği tespih yapıyor

Aslen Erzincanlı olan Kültür Bakanlığı sanatçısı tespih ustası Necip Fazıl Karadağ, 40 yıldır tespih sanatı ile uğraştığını, çocukluğunda işe bir ustanın yanında başladığını söyledi

Tespihi zamanla sanata çevirdiğini ve Türkiye'nin sayılı tespih ustaları arasında yer aldığını söyleyen Karadağ yaptığı tesbihlerle hayran bırakıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tespih koleksiyonuna 20'ye yakın çalışma gönderen Karadağ'ın tespihlerinde İslamiyet’i ve Osmanlıyı simgeleyen motifler kullanıyor.

16-3.jpg

"TESPİHLERİME MANA KATMAYI ÇOK SEVİYORUM"

Yaptığı eserlerin diğerlerinden ayrıldığını vurgulayan Karadağ,"Çünkü biz ona el emeği göz nuru diyoruz. Gözümüzün nurunu oraya nakşettiğimiz zaman o estetik, o mana başka bir şey oluyor. Mesela ben tesbihlerime mana katmayı çok seviyorum. Mesela işte kavuk koyuyorum. Kavuk demek ölümü simgelemek demektir, ölüm her zaman benimle demektir. Bu manayı eğer tesbihe katıyorsan onun gerekçesini karşı tarafa anlatınca onun sanat değeri ortaya çıkıyor. Bir mana yoksa onun sanat değeri de yoktur"diye konuştu.

16-2.jpg

TESPİH KİŞİNİN DUYGULARINI ORTAYA ÇIKARIR

Tespihlere ağırlıklı olarak kültürümüzden motifler verdiğini aktaran usta Karadağ, daha sonra şunları kaydetti: “Yapmış olduğumuz çalışmalar büyük teveccüh görüyor. Bakınız, tespih çekmek bir kültür işidir. Malesef tespih çekme kültürü ülkemizde yeterince rayına oturtulamamıştır. Biz genelde yıllarca filmlerde tesbihi sallayan adamları izledik. Bu da topluma tespih ile ilgili yanlış bir izlenim vermiştir. Tespihin elde tutulmasının ve çekilmesinin bir metodu var. Bu metodlar, yeni yeni öğrenilmeye başlandı. Tespih, az önce dediğim gibi kişiliği yansıtır. Eğer bir adam tespihi sallıyorsa, onun kesinlikle psikolojik sorunları vardır. Eğer kişi tespihi yerli yerinde çekiyorsa onun da yaşadığı çok farklı duygular vardır. Kısacası tespih çekmek, içinde bulunulan durumu en iyi özetleyecek olan objedir. Tespihin iyi kullanılınca olumlu yönleri çok fazla. Hayatın kanunudur bu. Ne doğru ve faydalı yönde kullanılırsa, sağlıklıdır. Tespih çeken kişi ile tesbih arasında bir ünsiyet bağı bulunmalıdır.”

16-6-001.jpg

"HER VAV HARFİ VAV DEĞİLDİR"

İşlemelerinde kullandığı Vav harflerinin tescilli olduğunu aktaran Karadağ, "Vav'ın özünü kaybetmeye başladık. Vav doğumu simgeler, temizliği simgeler. Eğer bu manada yapıyorsanız o sizin sanatsal boyutunuzu ön plana çıkartıyor. Ama öbür türlü maalesef yapmış olduğumuz çalışmalarımız bizi farklı parasal durumlara itiyor bu da bu sefer kaliteyi bozuyor, estetiği bozuyor. Yani her Vav harfi Vav değildir" şeklinde konuştu.

GAZETECİLER ABANOZ AĞACI TESPİHİ ÇEKMELİDİR

“Kişinin ayrıca çektiği tespihin özelliklerini bilmesi gerekir” diyen Karadağ, “Diyelim ki bir kişi kehribar tespih çekiyor. Bu tespih türünün guatr hastalığına, bronşit ve faranjit hastalıklarına iyi geldiği bilinmelidir. Kehribarın toprak altında kalarak fosilleştiği de bilinmelidir. Ustanın da işlevi önemli. Tespihe hak ettiği işçiliği yaptıysa, o tespihin çekimine doyulmaz. Değer bilmeyen bir insanın eline kehribar verilmemelidir. Ne olur, tespihi sallar iki üç tanesini kırar. Tespihin anlamı kalmaz. Biz, gelen kişinin tespihi ne için çektiğini bilmek ister ve ona göre tespih çeşiti sunarız. Mesela basın mensuplarına kesinlikle abanoz ağacı öneririm. Çünkü yaptıkları iş çok zorlu ve streslidir. Abanoz ağacı ise stresi alır. Çölde yetişen ve yağlı bir türdür. Test edilmiştir ve insan üzerinde nasıl etkisi olduğu tescillenmiştir. Eldeki mikropları kırdığı için kuka tespih tercih ederim. Plastik tespih çekilmemelidir. Atık malzemeden yapıldığı için kanser yapma riski çok yüksek” şeklinde konuştu.

ÖNEMLİ OLAN TESPİHE ESTETİK KATABİLMEK

Filmlerde tespih kullanımının yaygınlaşmasından sonra tespih üretiminin arttığını söyleyen Karadağ, tespihi sanata çevirmek ile tespih üretmek arasında çokça farkın olduğunu söyledi. Önemli olanın ustalık olduğunu vurgulayan Karadağ, konuşmasını şu cümleler ile noktaladı: “Tespih ele alınınca o tespihte bir ibare varsa, sanatsal değeri yüksektir. Osmanlı Devleti döneminde hep böyle tespih yapılmıştır. Mezar taşlarında, evlerde, camilerde hep bir manâ vardır. Tespihte de durum aynı olmalıdır.  Manâsız sanat olmaz. Bir imame yapıyorum, bana neden 5 sütunlu deniliyor. O imamede İslamın 5 şartını anlatıyorum. Tespih çeken kişi, her baktıkça İslamın o beş şartını muhakkak ki hatırlıyor. Çeşitlilik olmalı ve bu çeşitlilik estetik ile bütünleştirilmelidir.”

SAİT ÇELİK

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum