Efdalü Zade Hamidüddin Efendi, muhkem bir tabiata, sağlam bir karaktere güzel bir ahlak ve huya malik / sahip müftülerden idi. Babası ulemadandı. Gençliğinde “ulum u ibtidaiye’yi” (*) babasından tahsil etti. Bir müddet Molla Yegân’a stajyerlik yaptıktan sonra Bursa’da Kaplıca, İstanbul’da Murad Gazi Medresesi’ne müderris oldu. Payitahtta Taun (**) zuhur etmesi üzerine evlad ü iyaliyle / bakmakla yükümlü olduğu kimselerle birlikte İstanbul haricinde bir köye iltica etti; bununla beraber buradan yine derslerine devam etmekten geri kalmadı. II. Bayezid zamanında şan ve şöhreti bir kat daha arttı. Uhdesine / sorumluluğuna İstanbul Kadılığı emanet edildi. Sonunda şeyhülislamlık makamına nail oldu (h. 901). Fetva müddeti / görev süresi yedi senedir. Vefatı, h.908 dedir. Ebu Eyyub civarına defnedilmiştir. Edirne Kapısı civarında bir mescidi, Şekerciler Hanı yakınında bir medresesi vardır. ……… * Ulum u ibtidaiyye: Tahsile yeni başlayanlara verilen dersler ve bu dersleri ihtiva eden kitaplar. ** Taun, veba, yumurcak denilen salgın hastalıktır. ( Osmanlıca – Türkçe ansiklopedik Lügat, Ferit Develioğlu) Hz. Üsame İbni Zeyd (r.a.)’den rivayet edildiğine göre bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Bir yerde veba olduğunu işittiğiniz zaman oraya girmeyin. Siz bir yerde iken orada veba zuhur etmişse, kaçmak için oradan çıkmayınız.” (Ramûz el-Ehâdis, C:1, S:50 Kaynaklar. İlmiye Salnamesi, S:341
Önceki ve Sonraki YazılarYAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.