Deprem
Deprem: Yeryüzünün bir bölümünün büyük bir sarsıntıyla sarılıp doğal ortama zarar veren bir tabiat olayıdır.
Deprem: Jeolojik yeryüzünün, sarsıntısıdır.
Deprem: Edebiyat dilinde ise; insanı ya da insanları uyaran önemli bir olay! Misalen: “......bu onda deprem etkisi yarattı...” gibi.
Deprem: Yıkılma ve sarsıntı; çaresizlik -güçsüzlük. Sarsma, kendine getirme, intikam alma, toparlanma, birleştirme, ayrıştırma hatırlatma, öldürme, diriltme, düşündürme ve sarılma!..
Ancak kişiler veya millet Mehmet Akif'in dediği gibi “ Milleti Merhume olursa deprem bile etki etmiyor. Ya da yürüyen, ayakta gezen ölüler, zombiler olunca; depremdir, sarsıntıdır öyle şeyler uyur-gezer insanlara tesir etmedi/etmiyor.
Ben bu en son jeolojik tabiat olayından bahsetmek istemiyorum. Ama ondan da bahsetsek yine de fark etmiyor. Yine çürük evlerde oturmaya, hatta çürük ev yapmaya devam edilecek. Suçlular üç gün sonra serbest bırakılmaya, önlemlerin önceden alınmamasına, her türlü malzemeden çalmaya devam ediliyor, olacak. Sonuç olarak ta durum ortada: “ Her dem yelmane-yelmane” Her zaman yıkıntı ve virane-virane...
Ondan sonra hiç ibret almamak üzere; mağdurlar üzerinden sahtekarlıklar, çalıp çırpmalar, istismar veya suistimal etmek için yarışlar hemen başlar. Bir de suçu kimse üstlenmeyip herkes birbirinin üstüne atarlar-atarlar...
***
25 Nisan Cuma sabah namazından sonra, taş yastığa kafamı koyup ayaklarımı da bazanın üstüne uzattım. Tavana baka-baka mırıldanıyorum: (ben konuşuyorum ben dinliyorum, ben soruyorum ben cevap veriyorum. En iyisi ben yazayım ben ve başkaları okusun!..)
-“Depremler yeni değil, herkesin yaşıyla aynı sayıda veya daha çok fazla sayıda deprem oldu/oluyor. Ama ölüler ülkesinden hiç tepki yok. Ülke yönetiminin en başı Yahudi cübbesi giyip, üstün başarı belgesi alıyor= 10,5 şiddetinde deprem. “Ben Bop eş başkanıyım.” Dedi=10, 10 şiddetinde ikinci deprem. Zina, içki, kumar, faizin serbest bırakılıp artırılması= 20.00 şiddetinde deprem oldu.
Bir de varlık içinde yokluk çekiyoruz. Her ürün var; kıtlık-kuraklık yok, ama alamıyoruz. Bir de parası olan kesimde lüks israf başını almış gidiyor. Huzur ve güven ortamı kalmadı. Çözüm olarak; mafyatik çözümler üretilip ona göre yaşanıyor. Bunlar ana depremler...
Hele-hele 6-7 Ekim 2024'te başlayan Gazze İsrail savaşından sonra artık deprem değil Kıyamet kopuyor ama bizim ölü milletten yine ses seda yok.
Çimlerin üzerinde çay simit sefası... çok üşümüşler. Sabaha kadar hiç uyumadan çay içmişler!.. Fark bu.
Mademki bir hareket yok, gerçek deprem, kıyamet depremi yerin dibine geçirirse o zaman neymiş: “ Yeryüzü şiddetli bir şekilde sarılınca,” “ Yer ağırlıklarını kusunca...” “ Ve insan: “ Buna ne oluyor?” dediği zaman...”(Zilzal: 1,2,3) İnsan ancak, o zaman uyanacak. Faydası olursa!..
Depremler olmadan hazırlıklı olmayı, hatta depremin etkisinin hiç olmaması için maddi manevi tedbirleri almayı unutmamamız gerekmektedir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.